-3
ÖZET: Katılan ve vekilinin temyiz dilekçeleri kapsamına göre sanık hakkındaki hırsızlık suçunun
yanında mala zarar verme ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından kurulan beraat hükümlerini
de temyiz ettiklerinin anlaşılması karşısında öncelikle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca bu
suçlara ilişkin ek tebliğname düzenlenmesi, Özel Dairece bu ek tebliğnamenin hükümleri temyiz eden
katılan vekiline ve aleyhine görüş bildirilmesi hâlinde sanığa da tebliğ edildikten sonra inceleme
yapılması, Özel Dairece mala zarar verme ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından verilen
beraat hükümlerine ilişkin direnme kararının da yerinde görülmemesi hâlinde tüm suçlara yönelik
inceleme yapılması, yerinde görülmesi hâlinde ise sadece hırsızlık suçu bakımından direnme kararına
konu bu hükmün incelenmesi için tekrar dosyanın Ceza Genel Kuruluna gönderilmek üzere Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi edilmesine karar verilmelidir.
Sanık E.C. hakkında hırsızlık, mala zarar verme ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından verilen
beraat hükümleri Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme
sanık H.U. hakkında nitelikli hırsızlık, mala zarar verme ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından
kurulan beraat hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken
uyuşmazlıklar, sanık hakkında yasal ve yeterli gerekçe ile hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine
ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle,
1- Katılan ve vekilinin temyiz dilekçeleri kapsamına göre hırsızlık suçunun yanında sanık hakkında
konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından verilen beraat hükümlerine yönelik
temyiz taleplerinin bulunup bulunmadığının,
2- Katılan ve vekilinin konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından verilen beraat
hükümlerine yönelik temyiz talebinin bulunduğu sonucuna ulaşılması hâlinde bu suçlara ilişkin ek
tebliğname düzenlettirilip CMKnın 307/3. maddesi uyarınca Özel Dairece inceleme yapılmadan dosyanın
Ceza Genel Kurulunca ele alınmasının mümkün olup olmadığının,
3- Katılan ve vekilinin sadece hırsızlık suçundan kurulan beraat hükmünü temyiz ettiği sonucuna
ulaşılması hâlinde ise hırsızlık suçu bakımından dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin,
Değerlendirilmesi gerekmektedir.
Sanık H.U. ile inceleme dışı sanık E.C. hakkında nitelikli hırsızlık, mala zarar verme ve konut
dokunulmazlığının ihlali suçlarından kamu davası açıldığı, Yerel Mahkemece verilen beraat hükümlerinin
katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece inceleme dışı sanık E.C. hakkında kurulan
beraat hükümlerinin onandığı, sanık H.U. yönünden ise bozulduğu, bozma üzerine Yerel Mahkemece
direnme kararı verilerek sanığın üzerine atılı bütün suçlardan beraatine hükmedildiği, katılanın hükmü
temyiz ederken 'Mahkemenize ait .../... esas sayılı dosyasını temyiz etmek istiyorum, gereği arz olunur.' dediği,
vekilinin ise 17.04.2014 havale tarihli temyiz dilekçesinde direnmeye konu beraat hükümlerine konu
suçların tamamını dilekçe başlığında gösterip 'Her iki sanık müşterek hareket etmek suretiyle müvekkilimin
Y. Basın Sitesindeki villasına girmek ve yatak odasının kapısını kanırtmak suretiyle açıp evdeki kasayı ve
özellikle kasa içerisindeki açık borç senedini hedef alarak hırsızlık fiilini ika etmişlerdir.' şeklindeki gerekçeler
ile temyiz talebinde bulunduğu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16.03.2015 tarihli ve 203553 sayılı
onama isteyen tebliğnamesinde sanığa atılı suçlardan sadece hırsızlık suçuna ilişkin görüş bildirildiği,
CMKnın 307/3. maddesi uyarınca direnme kararını inceleyen Özel Dairenin de sadece hırsızlık suçuyla
ilgili değerlendirme yaptığı,
Anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konularının sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşturulabilmesi için öncelikle temyiz
incelemesinin yapılabilmesi için gerekli koşulların üzerinde durmakta fayda bulunmaktadır.
Olağan kanun yollarından olan temyiz incelemesinin yapılabilmesi için, bir temyiz davası açılmış
olmalıdır. Temyiz davasının açılabilmesi için de 1412 sayılı CMUKun 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi
uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 310. maddesine göre iki koşulun varlığı gereklidir.
Bunlardan ilki süre koşuludur. CMUKun 310. maddesinde, genel kural olarak tarafların temyiz
isteğinde bulunabilecekleri süreyi hükmün tefhiminden, tefhim edilmemişse, tebliğinden başlamak
üzere bir hafta olarak belirlemiştir.
Temyiz davasının açılabilmesi için gerekli olan ve uyuşmazlık konusunu da ilgilendiren ikinci koşul
ise istek koşuludur. Yargılama hukukunun temel prensiplerinden olan 'Davasız yargılama olmaz' ilkesinin
doğal sonucu olarak temyiz davası kendiliğinden açılamayacağından, bu konuda hak ve yetkisi olan
kişilerce bir istekte bulunulması zorunlu olup, süre ve istek koşullarına uygun temyiz davasının açılmamış
olması hâlinde hükmün Yargıtayca incelenmesi mümkün değildir.
Ancak bu kuralın istisnasına gereksinim duyan kanun koyucu CMUKun 305. maddesinin 1.
fıkrasındaki düzenleme ile on beş yıl ve daha fazla hürriyeti bağlayıcı cezalara ilişkin mahkûmiyetlerde
istek koşulundan sanık lehine vazgeçerek, temyiz incelemesinin kendiliğinden (resen) yapılmasını kabul
etmiştir.
Yine, 1412 sayılı CMUKun 320. maddesinde,
'Temyiz mahkemesi, temyiz istida ve layihasında irat olunan hususlar ile temyiz talebi usule ait
noksanlardan dolayı olmuş ise temyiz istidasında bu cihete dair beyan edilecek vakıalar hakkında
tetkikler yapabileceği gibi hükme tesiri olacak derecede kanuna muhalefet edilmiş olduğunu görürse
talepte mevcut olmasa dahi bu hususu tetkik eder.
313. maddesinin ikinci fıkrasında gösterilen müstenidattan başka temyiz müddeasını tayin için
yeniden müstenidat göstermeğe lüzum yoktur.
Bununla beraber böyle müstenidat arzolunmuşsa kabul olunur.' hükmü yer almaktadır.
Bu maddenin gerekçesinde de 'Temyiz Mahkemesi Kanunun doğru tatbik edilip edilmediğini
araştırmakla mükellef olduğundan velevki layihai temyiz de dermeyan edilmemiş olsa bile kanunun herhangi
bir suretle ihlal edildiğini gördüğü takdirde hükmü nakzedebilir...Hukuk Usulü Muhakemelerinin terviç
ettiği dairede mahkemei temyizin kendisine sevk olunan işlerde resen tetkikatını teşmil ederek layihada
serdedilmemiş olan ve fakat muhalifi kanun görülen esbaptan dolayı da hükümlerin nakzolunabilmesi kabul
edilmiştir.' denilmektedir.
Buna göre, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca 1412 sayılı CMUKdaki temyiz usulünün
uygulanması gereken kararlar yönünden usulüne uygun şekilde temyiz davası açıldıktan sonra Yargıtay
gösterilen temyiz sebepleri ile bağlı olmayıp, temyiz dilekçesinde ileri sürülsün veya sürülmesin son
karara etkili olan tüm kanuna aykırılıkları kendiliğinden inceleyip hükmü bozabilir.
Nitekim Ceza Genel Kurulu asıl ceza yönünden temyiz incelemesine tabi olmayan bir hükümle
bağlantılı olarak verilen 'müsadere', 'iş yerinin kapatılması','meslek ve sanatın tatili','tecilli cezanın aynen
çektirilmesi', 'sürücü belgesinin geri alınması' ve benzeri kararlarda suç niteliğine veya şahsi hakka
yönelik temyizin, hükmün tümüne temyiz edilebilirlik vasfını kazandıracağını ve hükmün her yönüyle
inceleneceğini kabul ederken Yargıtayın temyiz istemi ile bağlı olmadığı ilkesine dayanmıştır.
Öte yandan temyiz incelemesinin yapılabilmesi için 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 28. maddesi
kapsamında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenmesi gereken tebliğnameye ilişkin olarak,
2797 sayılı Yargıtay Kanununun 'Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Başyardımcısı ile Yardımcılarının
Görevleri' başlıklı 28. maddesi,
'Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Başyardımcısı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının veya Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcıvekilinin vereceği görevleri yapar. Özel hükümler saklı kalmak kaydıyla Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı ve Vekilinin yokluğunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına vekillik eder. Başyardımcının
da bulunmadığı zamanlarda bu görevi en kıdemli Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıyardımcısı yapar.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıyardımcıları, kendilerine verilen dosyaların tebliğnamelerini, karar düzeltme
ve itiraz yoluna başvurma işlemlerini Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı adına düzenler ve onun yerine imza
ederler. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının vereceği diğer işleri görürler.
Zamanaşımı Türk Ceza Kanununun 102 nci maddesinin birinci fıkrasının (5) ve (6) numaralı bentleri
kapsamında olan suçlara ilişkin dava dosyaları temyiz üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca
tebliğname düzenlenmeksizin ilgili daireye gönderilir. Daire kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının
karar düzeltme ve itiraz kanun yollarına başvurma yetkisi vardır.' şeklinde düzenlenmiş,
Yargıtay İç Yönetmeliğinin 37. maddesinde ise,
'Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı yardımcılarının görevleri:
1- Verilen işleri süresinde ve eksiksiz inceleyip Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı adına düzenleyecekleri ve
imza edecekleri tebliğnamelere bağlıyarak sonuçlandırmak,
2- Dairelerden çıkan ilâmları uygulama, içtihat ve tebliğnamelere uygunluk açılarından inceleyerek
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının görüşüne göre karar düzeltme veya itiraz yollarına gitmek,
3- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı başyardımcısı tarafından düzenlenecek sıraya göre Ceza Genel Kurulu ile
dairelerin duruşmalarına katılarak düşüncesini bildirmek,
4- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı başyardımcısı tarafından düzenlenecek sıraya göre ceza dairelerinin
günlük çalışmaları sona erinceye kadar çalışma saati dışında nöbet tutmak,
5- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından verilecek ve ayrıca kanun ve yönetmelikle verilen diğer
görevleri yapmaktır.' hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Kanun ve İç Yönetmelik hükümleri uyarınca Yerel Mahkemelerce verilen kararların temyiz
yoluyla incelenmesinde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, o konudaki hukuki görüşün açıklandığı
bir tebliğname düzenlenmesi zorunludur. Özel Dairelerce temyiz incelemesi yapılabilmesi için, temyiz
konusu hakkında bir tebliğname düzenlenmiş olması ön şarttır. 1412 sayılı CMUKun 5320 sayılı Kanunun
8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 316. maddesinin 3. fıkrasına göre de Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığınca düzenlenecek bu tebliğnamenin, hükmü temyiz etmeleri veya aleyhlerine sonuç
doğurabilecek görüş içermesi halinde sanık veya katılan ya da vekillerine dairesince tebliğ olunması da
gerekir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenecek olan tebliğnamede usul ve esasa ilişkin tüm
hususlarda görüş bildirilmesi yerinde bir uygulama olacaktır.
Öte yandan 02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763
sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 36. maddesiyle,
5271 sayılı CMKnın 307. maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesi değiştirilerek belirtilen fıkraya,
'Direnme kararları, kararına direnilen daireye gönderilir. Daire, mümkün olan en kısa sürede direnme
kararını inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir, görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir.
Direnme üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara karşı direnilemez.' cümleleri eklenmiş,
aynı Kanunun 38. maddesi ile de 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli
Hakkında Kanuna,
'(1) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlarla ilgili Yargıtay
ceza daireleri tarafından verilen bozma kararları üzerine mahkemelerce verilen direnme kararları, kararına
direnilen daireye gönderilir.
(2) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Yargıtay Ceza Genel Kurulunda bulunan dosyalar
kararına direnilen daireye gönderilir.
(3) Daire, mümkün olan en kısa sürede direnme kararını inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir,
görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir.' biçiminde Geçici 10. madde eklenerek direnme
üzerine gelen, halen Ceza Genel Kurulunda bulunan ve henüz karara bağlanmamış olan dosyaların da
kararına direnilen daireye gönderileceği belirtilmiştir.
Bu bilgiler ışığında ön soruna ilişkin uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde,
Yerel Mahkemenin direnmeye konu beraat hükümlerinin hırsızlık, mala zarar verme ve konut
dokunulmazlığının ihlali suçlarına ilişkin olduğu, katılanın 16.04.2014 havale tarihli dilekçesinde
temyiz talebini herhangi bir suça hasretmeksizin 'Mahkemenize ait .../... esas sayılı dosyasını temyiz
etmek istiyorum, gereği arz olunur.' dediği, vekilinin ise 17.04.2014 havale tarihli temyiz dilekçesinde
direnmeye konu beraat hükümlerine konu suçların tamamını dilekçe başlığında gösterip 'Her iki sanık
müşterek hareket etmek suretiyle müvekkilimin Y. Basın Sitesindeki villasına girmek ve yatak odasının kapısını
kanırtmak suretiyle açıp evdeki kasayı ve özellikle kasa içerisindeki açık borç senedini hedef alarak hırsızlık
fiilini ika etmişlerdir.' şeklindeki gerekçeleri ileri sürdüğü gözetildiğinde katılan ve vekilinin hırsızlık suçu
ile birlikte mala zarar verme ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından kurulan beraat hükümlerini de
temyiz ettikleri, Yerel Mahkemenin direnmeye konu beraat hükümleri arasında hırsızlık suçu ile birlikte
mala zarar verme ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarının bulunmasına rağmen Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığının 16.03.2015 tarihli ve 203553 sayılı tebliğnamesinde sadece hırsızlık suçuna yönelik görüş
bildirildiği, Yargıtay 6. Ceza Dairesinin de 22.05.2017 tarihli ve 643-1390 sayılı kararında katılana yönelik
hırsızlık suçundan Yerel Mahkemece kurulan beraat hükmü ile ilgili inceleme yapılarak dosyanın Ceza
Genel Kuruluna iade edildiğinin anlaşılması karşısında, mala zarar verme ve konut dokunulmazlığının ihlâli
suçlarına ilişkin ek tebliğname düzenlettirilip dosyanın CMKnın 307/3. maddesi uyarınca öncelikle Özel
Dairece incelemesi yapıldıktan sonra Ceza Genel Kurulunca ele alınmasının gerektiği kabul edilmelidir.
Bu itibarla, katılan ve vekilinin temyiz dilekçeleri kapsamına göre sanık hakkındaki hırsızlık suçunun
yanında mala zarar verme ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından kurulan beraat hükümlerini de
temyiz ettiklerinin anlaşılması karşısında öncelikle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca bu suçlara ilişkin
ek tebliğname düzenlenmesi, Özel Dairece bu ek tebliğnamenin hükümleri temyiz eden katılan vekiline
ve aleyhine görüş bildirilmesi hâlinde sanığa da tebliğ edildikten sonra inceleme yapılması, Özel Dairece
mala zarar verme ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından verilen beraat hükümlerine ilişkin
direnme kararının da yerinde görülmemesi hâlinde tüm suçlara yönelik inceleme yapılması, yerinde
görülmesi hâlinde ise sadece hırsızlık suçu bakımından direnme kararına konu bu hükmün incelenmesi
için tekrar dosyanın Ceza Genel Kuruluna gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi
edilmesine karar verilmelidir.
Birinci ve ikinci uyuşmazlıklar hakkında ulaşılan sonuca göre üçüncü uyuşmazlık konusu bu aşamada
değerlendirilmemiştir.
...
YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 19.02.2019 tarihli ve 812-111 sayılı