Sanığın yükümlülüğü
MADDE 325. - (1) Cezaya veya güvenlik tedbirine mahkûm edilmesi hâlinde, bütün yargılama
giderleri sanığa yüklenir.
(2) (Değişik: 06.12.2006-5560/27 md.)439Hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve cezanın
ertelenmesi hallerinde de birinci fıkra hükmü uygulanır.
439
19.12.2006 tarihli ve 26381 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 06.12.2006 tarihli ve 5560
sayılı Kanunun 27. maddesi ile değiştirilen fıkra metni,
'(2) Cezanın ertelenmesi hâlinde de birinci fıkra hükmü uygulanır.' şeklindedir.
(3) Yargılamanın değişik evrelerinde yapılan araştırma veya işlemler nedeniyle giderler meydana gelmiş
olup da, sonuç sanık lehine ortaya çıkmış ise, bu giderlerin sanığa yüklenmesinin hakkaniyete aykırı olacağı
anlaşıldığında mahkeme, bunların kısmen veya tamamen Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verir.
(4) Hüküm kesinleşmeden sanık ölürse, mirasçılar giderleri ödemekle yükümlü tutulmazlar.
Bağlantılı davalarda giderler
MADDE 326.-(1) Birden çok suçtan dolayı aleyhinde kovuşturma yapılmış olan kimse, bunların
bir kısmından mahkûm olmuş ise, beraat ettiği suçların duruşmasının gerektirdiği giderleri ödemekle
yükümlü değildir.
(2) İştirak halinde işlenmiş bir suç nedeniyle mahkûm edilmiş olanlara, sebebiyet verdikleri yargılama
giderleri ayrı ayrı yükletilir.
Beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi hâlinde gider
MADDE 327. - (1) Hakkında beraat veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen kişi, sadece
kendi kusurundan ileri gelen giderleri ödemeye mahkûm edilir.
(2) Bu kişinin önceden ödemek zorunda kaldığı giderler, Devlet Hazinesince üstlenilir.
Karşılıklı hakaret hâllerinde gider
MADDE 328. -(1) Karşılıklı hakaret hâllerinde taraflardan biri veya her ikisi hakkında ceza verilmesine
yer olmadığı kararının verilmesi, bunlardan birinin veya her ikisinin giderleri karşılamaya mahkûm
edilmelerine engel olmaz.
Suç uydurma ve iftira gibi hâllerde gider
MADDE 329. - (1) Suç uydurup iftirada bulunduğu sabit olan kimse, bu nedenle yapılmış giderleri
ödemeye mahkûm edilir.
Kanun yollarına başvuru sonucunda gider
MADDE 330. - (1) Kanun yollarından birine başvuran taraf, bu başvurusunu geri almasından veya
başvurunun reddolunmasından ileri gelen giderleri öder. Kanun yollarına başvuran Cumhuriyet savcısı
ise, sanığın ödemek zorunda bulunduğu giderler Devlet Hazinesine yükletilir.
(2) Kanun yoluna başvuranın istemi kısmen kabul olunmuş ise, mahkeme uygun gördüğü şekilde
giderleri bölüştürür.
(3) Kesinleşmiş bir hüküm ile sonuçlanan bir duruşma hakkındaki yargılamanın yenilenmesi
isteminden ileri gelen giderler hakkında da aynı hüküm geçerlidir.
(4) Eski hâle getirme isteminden doğan giderler, hasım tarafının esassız karşı koymasından meydana
gelmiş değilse, bu istemi ileri sürene yükletilir.
Adlî tatil
MADDE 331. -(1) (Değişik: 08.08.2011-KHK-650/27 md.)440, (İptal: Anayasa Mahkemesinin
18.07.2012 tarihli ve 113-108 sayılı kararı ile., Yeniden düzenleme: 27.06.2013-6494/25 md.)441
440 26.08.2011 tarihli ve 28037 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak ilgili hükmü 01.01.2012 tarihte yürürlüğe giren 08.08.2011
tarihli ve 650 sayılı KHKnın 27. maddesiyle değiştirilen fıkra metni,
'Ceza işlerini gören makam ve mahkemeler her yıl ağustosun birinden eylülün beşine kadar tatil olunur.' şeklindedir.
441 Anayasa Mahkemesinin 18.07.2012 tarihli ve 113-108 sayılı kararı ile iptal edilen fıkra metni,
' (Değişik: 08.08.2011-KHK-650/24 md.) (1) Ceza işlerini gören makam ve mahkemeler her yıl bir eylülde başlamak üzere, yirmi
temmuzdan otuzbir ağustosa kadar çalışmaya ara verirler.' biçimindedir.
07.07.2013 tarihli ve 28700 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 27.06.2013 tarihli ve 6494
sayılı Kanunun 25. maddesi ile bu madde metne işlendiği şekilde yeniden düzenlenmiştir.
Ceza işlerini gören makam ve mahkemeler her yıl bir eylülde başlamak üzere, yirmi temmuzdan otuz bir
ağustosa kadar çalışmaya ara verirler.
(2) Soruşturma ile tutuklu işlere ilişkin kovuşturmaların ve ivedi sayılacak diğer hususların tatil süresi
içinde ne suretle yerine getirileceği, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenir.
(3) Tatil süresince bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtay, yalnız tutuklu hükümlere ilişkin veya Meşhud
Suçların Muhakeme Usulü Kanunu gereğince görülen işlerin incelemelerini yapar.
(4) Adlî tatile rastlayan süreler işlemez. Bu süreler tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzatılmış sayılır.
Bilgi isteme
MADDE 332. -(1) Suçların soruşturma ve kovuşturması sırasında Cumhuriyet savcısı, hâkim veya
mahkeme tarafından yazılı olarak istenilen bilgilere on gün içinde cevap verilmesi zorunludur. Eğer bu
süre içinde istenen bilgilerin verilmesi imkânsız ise, sebebi ve en geç hangi tarihte cevap verilebileceği aynı
süre içinde bildirilir.
(2) Bilgi istenen yazıda yukarıdaki fıkra hükmü ile buna aykırı hareket etmenin Türk Ceza Kanununun
257 nci maddesine aykırılık oluşturabileceği yazılır. Bu durumda haklarında kamu davasının açılması,
izin veya karar alınmasına bağlı bulunan kişiler hakkında, yasama dokunulmazlığı saklı kalmak üzere,
doğrudan soruşturma yapılır.
Yönetmelik
MADDE 333. -(1) Bu Kanunda öngörülen yönetmelikler, aksine hüküm bulunmadıkça, ilgili
bakanlıkların görüşü alınarak Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılır.
Kolluk görevlilerine yönelik özel hükümler
EK MADDE 1- (Ek: 03.05.2016-6713/10 md.)442
(1) Kolluk görevlileri hakkındaki öldürme, kasten yaralama, işkence, zor kullanma yetkisine ilişkin
sınırın aşılması ve suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçları ile örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla
ilgili iddialara ilişkin soruşturmaları Cumhuriyet savcıları bizzat ve öncelikle yapar. Bu suçlardan dolayı
kolluk görevlileri hakkında açılan davalar, acele işlerden sayılır. Bu tür davaların kanun yolu incelemesi de
öncelikli olarak yapılır.
GEÇİCİ MADDE 1- (Ek Madde: 24.01.2013-6411/2 md.)443(1) Bu Kanunun 202 nci maddesinin
beşinci fıkrasında öngörülen yönetmelik, Adalet Bakanlığınca bu maddeyi ihdas eden Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren bir ay içinde çıkarılır. Bu yönetmelik uyarınca tercüman listeleri oluşturuluncaya
kadar bu Kanunun 202 nci maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenen tercüme hizmetleri sanığın
kendisi tarafından getirilen tercüman tarafından yerine getirilir.
GEÇİCİ MADDE 2-(Ek Madde: 11.04.2013-6459/21 md.)444 (1) İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri
Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle bir ceza hükmünün verildiğini tespit
eden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararlarından, 15.6.2012 tarihi itibarıyla Avrupa
Konseyi Bakanlar Komitesi önünde denetlenmekte bulunanlar bakımından bu Kanunun 311 inci
maddesinin ikinci fıkrası hükmü uygulanmaz. Bu durumda olanlar, bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren üç ay içinde yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunabilirler.
GEÇİCİ MADDE 3- (Ek: 15.08.2017-KHK-694/149 md., Aynen kabul: 01.02.2018-7078/144
md.)445
442
20.05.2016 tarihli ve 29717 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 03.05.2016 tarihli ve 6713
sayılı Kanunun 10. maddesi ile eklenmiştir.
443
31.01.2013 tarihli ve 28545 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak ilgili hükmü aynı tarihte yürürlüğe giren 24.01.2013 tarihli
ve 6411 sayılı Kanunun 2. maddesiyle eklenmiştir.
444
30.04.2013 tarihli ve 28633 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 11.04.2013 tarihli ve 6459
sayılı Kanunun 21. maddesi ile fıkraya eklenmiştir.
445
25.08.2017 tarihli ve 30165 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 15.08.2017 tarihli ve 694
sayılı KHKnın 149. maddesiyle eklenmiş, daha sonra bu hüküm 01.02.2018 tarihli ve 7078 sayılı Kanunun 144. maddesiyle
aynen kabul edilerek kanunlaşmıştır.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar milletvekilleri hakkında açılmış olan davalarda, bu
maddeyi ihdas eden Kanun Hükmünde Kararname ile bu Kanunun 161 inci maddesine eklenen
dokuzuncu fıkra hükmü uyarınca yetkisizlik ve görevsizlik kararı verilemez, bu davalara kesin hükümle
sonuçlandırılıncaya kadar bu mahkemelerce bakılmaya devam olunur. Bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihe kadar milletvekilleri hakkında başlatılmış soruşturmalarda da bu maddeyi ihdas eden Kanun
Hükmünde Kararname ile bu Kanunun 161 inci maddesine eklenen dokuzuncu fıkra hükmü uyarınca
yetkisizlik kararı verilemez.
GEÇİCİ MADDE 4 (Ek: 20.02.2019-7165/10 md.)446
(1) Bu maddeyi ihdas eden Kanunla 304 üncü maddenin ikinci fıkrasında yapılan düzenleme, bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra Yargıtay tarafından verilen bozma kararları hakkında uygulanır.
GEÇİCİ MADDE 5- (Ek: 17.10.2019-7188/31 md.)447
(1) Bu maddeyi ihdas eden Kanunla,
a) 102 nci maddede yapılan düzenleme, bu maddenin yayımlandığı tarihten itibaren üç ay sonra
uygulanır.
b) 236 ncı maddenin dördüncü ve beşinci fıkralarında yapılan düzenleme uyarınca kurulması gereken
merkezler, en geç 1/9/2020 tarihine kadar faaliyete geçirilir. Bu tarihe kadar mevcut uygulamaya devam
olunur.
c) 250 nci maddede düzenlenen seri muhakeme usulü ile 251 ve 252 nci maddelerde düzenlenen
basit yargılama usulüne ilişkin hükümler, 1/1/2020 tarihinden itibaren uygulanır.
d) 1/1/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş
dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.
e) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla, kovuşturma evresine geçilmiş dosyalarda kamu
davasının açılmasının ertelenmesi hükümleri uygulanmaz.
f) 286 ncı maddenin üçüncü fıkrasında yapılan düzenleme, bu maddenin yayımlandığı tarihten
itibaren on beş gün içinde talep etmek koşuluyla aynı suçlarla ilgili olarak bölge adliye mahkemelerince
verilmiş kesin nitelikteki kararlar hakkında da uygulanır. Bu bendin uygulandığı hâlde, cezası infaz
edilmekte olan hükümlülerin, 100 üncü madde uyarınca tutukluluğunun devam edip etmeyeceği
hususu, hükmü veren ilk derece mahkemesince değerlendirilir.
g) 308/A maddesinde yapılan değişiklikle bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığınca
yapılan itirazların incelenmesine ilişkin getirilen usul, bu maddenin yayımlandığı tarihten önce itiraz
yoluna başvurulup reddedilmiş olan itirazlar hakkında uygulanmaz.
h) Aile mahkemeleri ile çocuk ve çocuk ağır ceza mahkemelerinde görev yapan psikolog, pedagog
ve sosyal çalışma görevlilerine ilişkin düzenlemeler, bu maddenin yayımlandığı tarihten itibaren altı ay
sonra uygulanır.
Yürürlük
MADDE 334. -(1) Bu Kanun, (Değişik: 31.03.2005-5328/Geçici madde 1-e)448 1 Haziran 2005
tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 335. - (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
446
28.02.2019 tarihli ve 30700 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 20.02.2019 tarihli ve 7165
sayılı Kanunun 10. maddesi eklenmiştir.
447
24.10.2019 tarihli ve 30928 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 17.10.2019 tarihli ve 7188
sayılı Kanunun 31. maddesi ile eklenmiştir.
448
31.03.2005 tarihli ve 25772 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 31.03.2005 tarihli ve 5328
sayılı Kanunun Geçici 1/e maddesi ile değiştirilen madde metni,
'Bu Kanun, 1 Nisan 2005 tarihinde yürürlüğe girer' şeklindedir.
1412 SAYILI CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNU1
(5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca 1412 sayılı Kanunun uygulanacak hükümleri)
Temyizi kabil olan ve olmayan hükümler2-3
MADDE 305 (2789 sayılı Kanun ile değişik) Ceza mahkemelerinden verilen hükümler temyiz
olunabilir. Ancak, onbeş sene ve ondan yukarı hürriyeti bağlayıcı (Değişik ibare: 14.07.2004-5218/1-B)
cezalara ait hükümler hiç bir harç ve masrafa tâbi olmaksızın Yargıtayca resen tetkik olunur.
1 -(3842 ve 14.7.2004 tarihli ve 5219/3-B sayılı Kanunlar ile değişik bent) (Anayasa Mahkemesinin
23.07.2009 tarihli ve 65-114 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.)4
2 -(3842 ve 14.7.2004 tarihli ve 5219/3-B sayılı Kanunlar ile değişik bent) Yukarı sınırı onmilyar
lirayı geçmeyen para cezasını gerektiren suçlardan dolayı verilen beraat hükümleri,5
3 - Bu Kanun ile sair kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümler, temyiz olunamaz.
Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz. Ancak haklarında 343üncü madde hükümleri
dairesinde Yargıtaya başvurulabilir.
KARARLAR
-1
ÖZET: Suç vasfına ilişkin veya hükmün kesinlik sınırını aşacak nitelikte bir müeyyide içermesi
gerektiği yönünde aleyhe temyiz bulunmaması ve 1412 sayılı CMUKun 305/2. maddesinin birinci
bendinin Anayasa Mahkemesinin 07.10.2010 tarihinde yürürlüğe girmiş olan 23.07.2009 tarihli ve
65114 sayılı kararı ile iptal edilmesi nedenleriyle, 07.10.2010 tarihine kadar 5237 sayılı TCK uyarınca
verilen iki milyar (iki bin) TLye kadar (bu miktar dâhil) para cezalarına ilişkin hükümler temyiz
edilemeyeceğinden, 23.09.2010 olan karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 2.000 TLnin altında
kalan 1.800 TLden ibaret adli para cezasına ilişkin bu hükmün temyiz kabiliyetinin bulunmadığı
kabul edilmeli ve bu itibarla, haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının
reddine karar verilmelidir.
Sanık hakkında hakaret suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü Özel Dairece bozulmuş olup itirazın
kapsamına göre inceleme sanık hakkında tehdit suçundan verilen hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi
gereken uyuşmazlık, sanık hakkında kurulan hükmün temyizi kabil olup olmadığının belirlenmesine
ilişkindir.
1
5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi,
'(1) Bölge adliye mahkemelerinin, 26.9.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye
Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazetede ilân edilecek
göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar Ceza
Muhakemeleri Usulü Kanununun 322 nci maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ilâ 326
ncı maddeleri uygulanır. (Ek cümle:6.12.2006-5560/29 md.) Yargıtay ceza daireleri ile Ceza Genel Kurulu kararlarındaki
yazıma ilişkin maddi hataların düzeltilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, ilgili ceza dairesi veya Ceza Genel Kuruluna
başvurabilir.' biçimindedir.
2
Birinci bent Anayasa Mahkemesinin 23.07.2009 tarihli ve 65-114 sayılı kararı ile iptal hükmünün Resmî Gazetede
yayımlandığı 07.10.2009 tarihinden itibaren 1 yıl sonra yürürlüğe girmek üzere iptal edilmiş, iptal kararı 07.10.2010
tarihinde yürürlüğe girmiş, 14.04.2011 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6217 sayılı
Kanunun 26. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen Geçici 2. madde ile temyiz sınırı yeniden düzenlenmiştir.
3
31.03.2011 tarihli ve 6217 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen Geçici 2. madde,
'Geçici Madde 2- (Ek: 31.03.2011-6217/26 md.)(1) Bölge adliye mahkemeleri faaliyete geçinceye kadar hapis cezasından
çevrilenler hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen üçbin Türk Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine karşı
temyiz yoluna başvurulamaz.' şeklindedir.
4
Anayasa Mahkemesince iptal edilen bent metni,
'(Değişik:14.7.2004 - 5219/3-B) İkimilyar liraya kadar (ikimilyar dahil) para cezalarına dair olan hükümler,' biçimindedir.
5
21.7.2004 tarihli ve 25529 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 5219/3-B sayılı Kanun ile 305
inci maddenin (1) numaralı bendinde yer alan 'ikimilyon' ibareleri 'ikimilyar', (2) numaralı bendinde yer alan 'onmilyon'
ibaresi 'onmilyar' olarak değiştirilmiştir.
İncelenen dosya kapsamından,
K. Cumhuriyet Başsavcılığınca 03.06.2009 tarih ve .../... sayı ile, sanık hakkında tehdit suçundan TCKnın
106/1-1. cümle ve 31/2. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,
K. (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesince 23.10.2009 tarih ve .../... sayı ile, eylemin silahla tehdit suçunu
oluşturması ihtimaline karşı sanık hakkında TCKnın 106/2-a ve 31/2 maddeleri gereğince yargılama
yapılması için K. Asliye Ceza Mahkemesine görevsizlik kararı verildiği, bu karara Cumhuriyet savcısının
itirazı üzerine, itirazı incelemekle yetkili K. Asliye Ceza Mahkemesince 19.01.2010 tarih ve .../... Değişik İş
sayı ile, sanığın eylemlerinin bir kısmı ile ilgili olarak K. Cumhuriyet Başsavcılığının .../... sayılı fezlekesinin
düzenlendiği, sanığın silahla gerçekleştirdiği eylemlerinin bu fezleke kapsamında kaldığı, K. Sulh Ceza
Mahkemesine açılan itiraza konu davanın ise daha sonraki başka bir ölümle tehdit olayına ilişkin olduğu
gerekçesiyle itirazın kabul edilerek görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verildiği,
Görevsizlik kararının kaldırılması üzerine dosyayı yeniden ele alan K. (Kapatılan) Sulh Ceza
Mahkemesince 23.09.2010 tarih ve .../... sayı ile, sanığın TCKnın 106/1-1. cümle, 31/2 ve 50/1-a maddeleri
uyarınca 3 ay hapisten çevrili 1.800 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve bu hükmün
yalnızca sanık müdafisi tarafından temyiz edildiği,
Anlaşılmıştır.
1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi uyarınca karar
tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 305/1. maddesine göre ceza mahkemeleri tarafından verilen hükümler
temyiz yoluna tabidir. İnceleme tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMKnın 223. maddesinde de
hükümler, 'Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirlerine hükmedilmesi, davanın
reddi, davanın düşmesi' olarak sayılmıştır.
Hüküm niteliğinde bulunmamakla birlikte bazı kararların da kanun yolu bakımından temyizinin
mümkün olduğu kabul edilmiştir. Örneğin, adli yargı dışında bir yargı merciine yönelik görevsizlik
kararları, geri verme talebi ile ilgili kararlar hüküm niteliğinde olmamakla birlikte temyizi kabildir.
Hükümlerin temyiz edilebilmeleri kural, temyiz edilememeleri ise istisnadır. Anılan istisna, hukuk
devletinde kabulü mümkün ve meşru bir amaçla, Anayasanın 36. maddesinde düzenlenen 'Hak arama
hürriyeti' ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin altıncı maddesinde hüküm altına alınan mahkemelere
erişim hakkının özüne zarar vermeyecek şekilde ve orantılı olmalı, ayrıca kanunda açıkça düzenlenmiş
bulunmalıdır.
1412 sayılı CMUKun 305. maddesinin birinci fıkrasında, ceza mahkemeleri tarafından verilen
hükümlerin temyiz olunabileceği belirtildikten sonra bu kuralın istisnaları maddenin ikinci fıkrasında,
'1- İki milyar (iki bin) liraya kadar para cezalarına dair olan hükümler,
2- Yukarı sınırı on milyar (on bin) lirayı geçmeyen para cezasını gerektiren suçlardan dolayı verilen beraat
hükümleri,
3- Bu kanun ile sair kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümler,
Temyiz olunamaz' şeklinde düzenlenmiştir.
İki milyar (iki bin) TLye kadar (bu miktar dâhil) para cezalarına ilişkin hükümlerin temyiz
edilemeyeceğine dair 1412 sayılı CMUKun 305. maddesinin ikinci fıkrasının birinci bendinin Anayasa
Mahkemesinin 07.10.2010 tarihinde yürürlüğe girmiş olan 23.07.2009 tarih ve 65114 sayılı kararı ile
iptal edilmesinden sonra ister hapis cezasından çevrilen isterse doğrudan verilen adli para cezasına
ilişkin hükümlerin 14.04.2011 tarihine kadar hiçbir miktar gözetilmeksizin ve 14.04.2011 tarihli ve 27905
sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması
Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 23. maddesi ile 5271 sayılı CMKnın 272.
maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde, 'Hapis cezasından çevrilen adlî para cezaları hariç olmak üzere,
sonuç olarak belirlenen 3.000 Türk Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine karşı istinaf yasa
yoluna başvurulamaz' şeklinde gerçekleştirilen değişiklik ve aynı Kanunun 26. maddesi ile 5320 sayılı
Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanuna eklenen, 'Bölge adliye
mahkemeleri faaliyete geçinceye kadar hapis cezasından çevrilenler hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen
üçbin Türk Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine karşı temyiz yoluna başvurulamaz'
biçimindeki geçici ikinci madde göz önünde bulundurulduğunda da, 14.04.2011 tarihinden sonra
doğrudan hükmolunan 3.000 TLden fazla adli para cezasına ilişkin mahkûmiyet hükümleri yönünden
temyiz yolu açık hâle gelmiştir.
1412 sayılı CMUKun 305. maddesinin birinci fıkrasındaki kesinlik sınırını, maddede belirtilen kesinlik
sınırları içinde kalmak şartıyla başkaca hiçbir hak sınırlaması sonucunu doğurmayan para cezasına ilişkin
hükümlerle sınırlı olarak yorumlamak gerekmektedir.
Diğer taraftan temyizen incelenemeyen kesin nitelikteki bir hükümdeki açık hukuka aykırılıklar,
söz konusu hükme temyiz edilebilirlik vasfı kazandırmayacaktır. Zira 1412 sayılı CMUKun 315. maddesi
uyarınca temyiz istemi üzerine, hükmü veren mahkemece hükmün temyizinin mümkün olup olmadığı,
yasal süresinde açılmış temyiz davası bulunup bulunmadığı, istemde bulunanların temyize hak ve
yetkileri bulunup bulunmadığı değerlendirilerek bu şartlardan birinin eksik olduğunun tespiti hâlinde
öncelikle temyiz isteminin reddine karar verilecektir. Mahkemece bu hususlarda hatalı ya da eksik
değerlendirme yapılması veya hiç değerlendirme yapılmaması hâllerinde ise Yargıtay tarafından işin
esasına geçilmeden önce bu üç husus, 1412 sayılı Kanunun 317. maddesi uyarınca değerlendirilip temyiz
şartlarının bulunup bulunmadığı belirlenecek ve temyiz şartlarının varlığının tespiti durumunda temyiz
incelemesi yapılacaktır. Aksinin kabulü, hukuka aykırılık taşıyan her hükmün temyizen incelenebileceği
sonucunu doğuracaktır.
Kanun koyucunun kesin nitelikteki hükümlerin temyiz edilememesine ilişkin düzenlemesinin sebebi,
bu kararların her zaman isabetli bulunacağı ve bünyelerinde bir hukuka aykırılık barındırmayacakları
kabulüne dayanmamaktadır. Hukuk sistemi her sorunun çözümünü kendi içinde üretmiştir. Bir
hükümdeki hukuka aykırılıkların olağan kanun yoluyla giderilmesi imkânının bulunmadığı ahvalde bu
aykırılıkların 5271 sayılı CMKnın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenen kanun yararına bozma yoluyla
giderilmesi imkânı bulunmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun 12.03.2013 tarihli ve 1515102 ile 21.12.2010 tarihli ve 230264 sayılı kararları
başta olmak üzere birçok kararında açıkça vurgulandığı gibi kesin nitelikteki hükümler ancak kesinlik
sınırını aşar nitelikte yaptırım içermek şartıyla, suç vasfına yönelik ya da suç niteliği doğru belirlenmesine
rağmen yanılgılı bir uygulama ile kesinlik sınırı içinde kalan cezaların verildiği hükümlere karşı yapılan
aleyhe başvuru üzerine temyiz denetimine konu olabilecektir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde,
Yerel Mahkemece sanık hakkında tehdit suçundan TCKnın 106. maddesinin birinci fıkrasının ilk
cümlesi uyarınca temel cezanın '6 ay hapis' şeklinde belirlenmesinden sonra Aynı Kanunun yaş küçüklüğü
ve seçenek yaptırımlara ilişkin hükümleri uygulanıp sonuç cezanın 1.800 TL adli para cezası olarak
belirlenen bu hükümde, suç vasfına ilişkin veya hükmün kesinlik sınırını aşacak nitelikte bir müeyyide
içermesi gerektiği yönünde aleyhe temyiz bulunmaması ve 1412 sayılı CMUKun 305. maddesinin ikinci
fıkrasının birinci bendinin Anayasa Mahkemesinin 07.10.2010 tarihinde yürürlüğe girmiş olan 23.07.2009
tarihli ve 65114 sayılı kararı ile iptal edilmesi nedenleriyle, 07.10.2010 tarihine kadar 5237 sayılı TCK
uyarınca verilen iki milyar (iki bin) TLye kadar (bu miktar dâhil) para cezalarına ilişkin hükümler temyiz
edilemeyeceğinden, 23.09.2010 olan karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 2.000 TLnin altında kalan
1.800 TLden ibaret adli para cezasına ilişkin bu hükmün temyiz kabiliyetinin bulunmadığı kabul edilmeli
ve bu itibarla, haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar
verilmelidir.
YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 09.04.2019 tarihli ve 1164-296 sayılı