8. Hukuk Dairesi 2015/22636 E. , 2018/12586 K

Başlatan İçtihat, 04 Nisan 2021, 03:11:43

« önceki - sonraki »
avatar_İçtihat
8. Hukuk Dairesi         2015/22636 E.  ,  2018/12586 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil


Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davalı ... yönünden davanın reddine, davalı ... yönünden davanın husumetten reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine, duruşma isteği değerden ret edilerek, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacılar Vekili , davacıların ölü ... mirasçıları olduğunu , dava konusu yerin Kayabaşı köyü 1422 parsel sayılı taşınmaz içerisinde bulunan 10799m2 yüz ölçümlü kısım ile 1436 parsel sayılı taşınmazın içerisinde bulunan 10470m2 olduğunu ve davacılar tarafından kullanıldığını, dava konusu taşınmazları senetsizden Maliye Hazinesi adına tespit edildiğini ancak tutanakların 2006 tarihinde kesinleştiğini, kadastro tutanaklarının kesinleşmesi sonrası bu yerlerin tapularının ...'ye devredildiğini, 1940lı yıllardan bu tarafa dava konusu bu yerlerin eklemeli zilyetlik ile davacılar kullanım ve tasarrufunda olduğunu, 1950li yıllardan bu yana davacılar murisi ... kullanımında olduğunu, kadastro tespitinin yapıldığı tarihe kadar 20 yılı aşkın süredir malik sıfatı ile muris ... tarafından kullanıldığını, ölümünden sonra da mirasçıları davacılar tarafından kullanıldığını, bu nedenle davacılara murislerinden zilyetlikle intikal eden ... adına kayıtlı 1436 parsel sayılı taşınmazda 10470m2nin, 1422 parselde ise 10799 m2 nin tapusunun davalı adına olan kaydının iptali ile bir başka parsel numarası verilerek davacılar adına miras payları oranında tapuya tescilini talep etmiştir.
Davalı ... vekili; davanın süre yönünden reddi gerektiğini, eski 1422 parselin 10.08.2006 tarihinde eski 1436 parselin ise, 01.05.2006 tarihinde ... ‘ye devredilip tescil edildiğini, husumet yönünden davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili; 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği , dava konusu taşınmazlara ilişkin iddiaların ... ‘ye devir işlemi gerçekleştirilmeden önceki döneme ilişkin olduğunu, iyiniyetle taşınmazın alındığını, davanın idareye yöneltilemeyeceğini, dava konusu ... Köyünün ... ismi ile anılan eski bir rum köyü olup Yunanistan devleti ile yapılan 10.06.1930 tarihli ... Anlaşması ile tüm taşınmazların mülkiyetinin Maliye Hazinesine geçtiğini köylülerin kullandıkları taşınmazların mera niteliği taşınmadığı ham toprak ve fundalık vasfı taşıdığı, Kayabaşı köyünün hazinece dağıtıldığı bir kısım arazinin dağıtım dışı bırakıldığı dağıtılan yerlerin miktar fazlalarınında tescil edileceğini hükme bağlayan emsal karardan bahisle 10.06.1930 tarihli ... Anlaşmasına dayalı olarak TBMMce çıkarılan 1725 sayılı yasa gereği hazineye geçtiği, bu hususun ... Kadastro Mahkemesi 2005/4 esas ve 2005/12 karar sayılı ilamda aynen yer aldığı, ayrıca komisyon kararında imar ihyasının mümkün olmadığının belirtildiği, dava konusu taşınmazın zamanaşımı ile iktisabının mümkün olmadığını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; Kadastro tutanaklarının 2005 yılında kesinleştiği, TMK nın 713. maddenin 1. ve 2. fıkralarından bahsetmek suretiyle kadastro tutanağının kesinleştiği tarihten itibaren davacıların 20 yıllık kazandırıcı zaman aşımı sürelerinin nizasız fasılasız dolmadığı, kaldı ki; ... Kadastro mahkemesinin 2005/4 esas 2005/12 karar sayılı mahkeme ilamından da anlaşılacağı üzere bu yerlerin tamamının 10/06/1930 tarihli ... antlaşmasına dayalı olarak TBMM ce çıkarılan 1725 sayılı yasa gereği ... köyünün mübadil Rumlardan kalması sebebiyle mülkiyetinin hazineye geçtiğinin anlaşıldığı kadastro mahkemesince ... adına tescilinin gerçekleştiği, ... tarafından ... ye devredildiği dava konusu parsellerin ham toprak ve fundalık vasfında bulunduğu, taşınmazın tamamının ... adına 2006 yılında tescil edilmiş olduğu, taşınmazın malikinin tapu kütüğünden anlaşılamayan, taşınmaz niteliğinde olmadığı, buna göre TMK'nın 713/2. maddesinde belirtilen olağan üstü zaman aşımı şartlarının davacı lehine oluşmadığı, dava konusu taşınmazın evveliyatı itibariyle Rumlardan kalan yerlerden olduğu, devlete yasa ve anlaşmalar gereği kaldığı, tapusuz yerlerden olmadığı, kadastro mahkemesi kararı ile ... adına tesciline karar verildiği daha sonra ... ye devredildiği ve ... alanında kaldığı taşınmazın olağan üstü zaman aşımı ile zilyetliğe dayalı olarak elde edilebilecek taşınmazlardan olmadığı gibi kazandırıcı zaman aşımı ile iktisap koşullarının da oluşmadığı, tüm bu nedenlerle ispat edilemediği, davalı hazinenin ise davalı sıfatı kalmadığı gerekçesiyle davanın ... yönünden estan, ... yönünden husumetten reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacılar vekili tarafından süresinde duruşma talepli olarak temyiz edilmiş olup duruşma talebinin değerden reddine karar verilmiştir.
Dava; TMK'nın 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu 14. maddede yazılı Kadastrodan Önceki zilyetlik hukuki sebebine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Dava konusu 1422 ve 1436 parsel sayılı taşınmazlar senetsizden evvelki tapulama çalışmaları esnasında tahdit ve tespite tabi tutulmayıp tapulama harici bırakılmış olup yeniden tetkikinde mülkiyete konu olabilecek yerlerden olduğu, ham toprak vasfına haiz içinde yer yer fundalıkların bulunduğu belirtilmekle ... adına 20.11.1974 tarihinde tespit edilmiş olup 09.01.1979 -01.02.1979 tarihlerinde askı ilan aşamasında tespite itiraz edilmesi üzerine Tapulama Komisyonunca 09.01.1979 tarihinde 1410 ila 1488 nolu parsellere ilişkin ... Köyünü temsilen Av ... taşınmazların cinsinin mera olarak tashih edilmek suretiyle Köy Tüzel Kişiliği adına tahdit ve tespit edilmesini talep ettiği, 1410-1488 parseller arasında kalan dava dışı bir takım parsellere ise şahıslar tarafından yapılan itirazlarda,taşınmazların kendi adlarına tespitini talep ettikleri , yapılan incelemede 1410 nolu tapulama tutanağına ekli 02.08.1978 tarihli iki ayrı inceleme zabıtlarından anlaşılacağı gibi itirazlı parsellerin ilk tapulamaca yapılan tahdit ve tespitlerinin yerinde olduğu, itirazcı şahısların ise para ve emek sarfıyla tarla haline getirdikleri parsellerin de 1617 sayılı Torak ve Tarım Reformu Ön Tedbirler Kanunu Hükümleri gereğince imar ihyanın söz konusu olmayacağının anlaşıldığı gerekçesiyle 1410 ila 1488 parsellerine yapılan tüm itirazların yersiz görülerek reddine karar verilmiştir. Bunun üzerine Davacısının ... Köyü Tüzel Kişiliği, ... Belediye Başkanlığı ve bir kısım şahıslar ile davalısının Maliye Hazinesi olduğu ... Tapulama Mahkemesinin 1979/9 ve 1984 /24 karar sayılı dosyasıyla tespite itiraz davası açıldığı, dava konusu parsellerin içinde bulunduğu tapulama tutanaklarının usulüne uygun tutulmadıkları gerekçesiyle Tapulama Müdürlüğüne geri gönderilmesine karar verildiği, hükmün işin esasına girilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulması üzerine dosyanın 1988/3 esas numarasını aldığı bu defa ... Adliyesinin kurulması üzerine dosyanın kapatıldığı ve ... Kadastro Mahkemesinin 1990/35 esasını aldığı, 1422 ve 1436 parsellerde dahil bir çok taşınmaza ilişkin tefrik kararı alınması üzerine 2005/4 esas ve 2005/12 karar sayılı dosya ile davanın görülmeye devam ettiği , dava konusu 1422 ve 1436 parsellerin de içinde bulunduğu taşınmazlara ilişkin Köy Tüzel kişiliğinin ... ilçesine bağlanmasından sonra yetki ve sorumluluğun ... Belediye Başkanlığına da geçtiği anlaşılmakla mahkemece davacı Kayabaşı Tüzel Kişiliği tarafından 1410 ila 1488 parsellerin kadimden beri mera oldukları belirtilerek köy tüzel kişiliği adına taşınmazların tescilinin talep edildiğini, Hazinenin ise ... Köyünün Ayayorgi ismi ile anılan eski bir rum köyü olup ...devleti ile yapılan 10.06.1930 tarihli ... Anlaşması ile tüm taşınmazların mülkiyetinin Maliye Hazinesine geçtiğini köylülerin malik oldukları taşınmazların devletçe dağıtımı yapılmayan dağıtım dışı bırakılan ve köy merası ile ilgisi olmayan taşınmazlar olup taşınmazların mera niteliği taşımadığı ham toprak ve fundalık vasfı taşıdığı, Kayabaşı köyünün hazinece dağıtıldığı bir kısım arazinin dağıtım dışı bırakıldığı dağıtılan yerlerin miktar fazlalarınında tescil edileceğini hükme bağlayan emsal karardan bahisle 10.06.1930 tarihli ... Anlaşmasına dayalı olarak TBMM'ce çıkarılan 1725 sayılı yasa gereği Kayabaşı köyünün Mübadil Rumlardan kalması nedeniyle mülkiyetinin hazineye geçtiği belirtilerek davanın reddinin savunulduğu, ... Belediye Başkanlığı tarafından davalı ... lehine davadan feragat edilmesi üzerine feragat nedeniyle davanın reddine 1422 ve 1436 parsellerinde içinde olduğu bir çok taşınmazın taşınmazların Maliye Hazinesi adına tesciline karar verilmiş olup, hüküm temyiz edilmemekle 14.11.2005 tarihinde kesinleşmiştir. 2006 tarihi itibariyle ... ‘ye devredildiği son gelen tapu kayıtlarında 1422 ve 1436 parsellerin imar uygulaması sonucu 23.11.2009 tarihi itibariyle farklı ada ve parsel numaralarına dönüştüğü, Mahkemece 21.12.2011 tarihinde bir Fen bilirkişisi ile yapılan keşif sonrası alınan raporda 1422 parsel sayılı taşınmazda talep konusu olan 10799 m2 nin 3741,69m2lik kısmının 490 ada 1 parsel, 3483,02 m2lik kısmının 443 ada 29 parsel 1526,22 m2lik kısmının park alanı, 828,65 m2lik kısmının 443 ada 28, 1219,42 m2lik kısmının ise yeni açılan imar yolu içerisinde kaldığını, 1436 parsel taşınmazda talep edilen 10470 m2lik kısmın yeni yapılan imar parseli olan 518 ada 10 parsel içerisinde kaldığı tespit edilmiştir.
Mahkemece; TMK 713/1 ve 713/2 fıkralarında yazılı hukuki sebepler değerlendirilmek suretiyle yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmişse de gerekçe ve sonucu itibariyle red hükmü usul ve kanuna, ayrıca dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, uygulanacak kanun maddesini belirleyip uygulamak hakime aittir. Dava dilekçesi, cevap layihası ve dosya kapsamına göre TMK 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu 14. maddesinde yazılı kadastrodan önceki zilyetlik hukuki sebebine dayalı tapu iptal ve tescil davasıdır. Bu tür davalarda zilyetlik olgusunun tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Mahkemece tanık dinlenmeden, kadastro tutanakları ile dayanak belgeler ve varsa kadastro dosyalarının fiili olarak getirtilmek suretiyle mahkemece usulüne uygun uygulanmadan, dava konusu taşınmazların ham toprak ve fundalık niteliğinde tescil edildiği, ayrıca davacılar tarafından dava konusu taşınmazın ... etmek suretiyle kullanıldığı iddia edildiğine göre mahkemece, uzman ... bilirkişiden rapor alınmadan karar verilmiş olması doğru değildir.
Yine Bilinmektedir ki; Mübadil rumlardan hazineye kalan taşınmazların olağanüstü zamanaşımı yoluyla kazanılması mümkün değildir. Dava konusu taşınmazların bulunduğu ... Köyü çalışmaları esnasında mübadil rumlara ait bir veya birkaç yerin bulunması o çalışma alanında kalan tüm taşınmazların da mübadil rumlardan kaldığını göstermeyeceğine göre, davalı tarafın savunmasında geçen az yukarıda ayrıntılı şekilde açıklanan dava konusu taşınmazların bulunduğu köyün Rum köyü olduğu, mübadil rumlardan kalan yer olduğu ifadesi üzerinde de yeteri kadar durulmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş az yukarıda yapılan açıklamalar gözetilmekle dava konusu taşınmazın tanık, yerel bilirkişiler, ..., teknik bilirkişi aracılığıyla yeniden keşif yapılmak suretiyle dava konusu taşınmazın öncesinin ne olduğu, niteliği, hangi tarihte zilyet olunduğu imar ihya edilip edilmediği, kim tarafından ve nasıl kullanıldığı, kimden kime nasıl ve ne şekilde geçtiği, ekonomik amaca uygun zilyetliğin bulunup bulunmadığı zilyetliğin süresi ve sürdürülüş biçimi itibariyle hak kazandırıcı nitelikte olup olmadığı, tutanaktaki edinme sebebinin doğru olup olmadığı, taşınmazların öncesinde mera veya mübadil yeri veya kaçak yitik kişi yeri olup olmadığı, ... adına tespit ve tescil edildiği tarihten geriye doğru 20 yıl ve daha önce çekilmiş bulunan hava fotoğrafları ve memleket haritaları da dosya arasına alınarak tanık ve yerel bilirkişilerden sorulmak suretiyle ve yine komşu parsellere uygulanan dayanak kayıtlarında (tapu ve vergi kayıtları vs) bulundukları yerlerden getirtilerek kayıtların da dava konusu taşınmazı ne olarak gösterdiği olgusu tanık ve bilirkişilerden sorulmak suretiyle zilyetlikle kazanmaya engel durum olup olmadığı hususu üzerinde durularak konunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nın 428. maddesi uyarınca usul ve yasaya aykırı kararın BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nın 440/1. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 14.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








Mesele yorum yapmakta değil, Mesele o yorumu gerekçelendirmekte. ÖKC (Özgür KOCA)

Benzer Konular (10)