8. Hukuk Dairesi 2016/2415 E. , 2018/17748 K.

Başlatan İçtihat, 04 Nisan 2021, 04:38:23

« önceki - sonraki »
avatar_İçtihat
8. Hukuk Dairesi         2016/2415 E.  ,  2018/17748 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak


Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

... A R A R

Davacı alacaklı vekili, borçlu aleyhine yapılan icra takibinin kesinleştiğini, Tapu Müdürlüğü tarafından istihkak iddia edilen taşınmazlara haciz şerhi konulduğunu, 3. kişinin istihkak iddiasında bulunduğunu, belirterek, davanın kabulü ile 3. kişinin istihkak iddiasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı 3. kişi vekili, Tapu Müdürlüğünce hak kaybına sebebiyet vermemek için haciz tatbik edildiğini, ancak Tapu Müdürlüğünce 04.03.2015 tarihli yazı cevabı ile haciz konulan taşınmazların borçlu ile ilgisi olmadığını İcra Müdürlüğüne bildirildiğini, müvekkilleri ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi ilişkilerinin olduğunu, borçlunun borcundan sorumlu olmayı taahhüt etmediklerini, haciz konulan tüm taşınmazların 3. kişiye ait olduğunu, diğer davalıların dava ile ilgilerinin bulunmadığını, borçlunun tüm daireleri tamamladıktan sonra kendi adına tescil talep edebileceğini, dolayısıyla hakediş aşamasına gelmediği alacağı için müvekkiline ait olan dairelere haciz konulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, tapu kaydına haciz konulduğundan müvekkilinin orada hazır olmadığını, hazır olmasının da hayatın olağan akışına aykırı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davaya konu taşınmazların 3. kişi adına tapuda kayıtlı olduğu, kural olarak taşınmazlar tapuda kimin üzerine kayıtlı ise mülkiyetinin de ona ait olduğunun kabulü gerektiği, bunun aksinin resmi kayıt ve belgelerle ispatlanabileceği, davacı alacaklı tarafça istihkak iddiasının aksinin ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. 6100 Sayılı HMK'nin 33. maddesi uyarınca, Türk Hukukunu resen uygulamakla yükümlü olan hâkim, tarafların ileri sürdükleri maddi olay ve netice talepleri ile bağlı olup, onların hukuki nitelendirmesi ile bağlı değildir. 04.06.1958 tarih, 1958/16-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nda da kabul edildiği gibi taraflarca ileri sürülen iddia ve maddi olayların hukuki tavsifini yapmak mahkemeye ait olup, hakim olaya uyan ilgili yasa maddelerini re'sen gözetmek, bulmak ve uygulamak zorundadır. Eş anlatımla, olayların hukuksal açıdan değerlendirilmesi ve nitelendirilmesi mahkeme hakimine aittir.
Mahkemece, davacı alacaklının talebi istihkak iddiasının reddi talebi olarak incelenmiş ve bu hali ile karara bağlanmıştır. Ancak, taşınmaz üzerine konulan haczin kaldırılması istemi, icra memurunun işlemine yönelik şikayet mahiyetinde olduğundan şikayet koşulları doğrultusunda çözümlenmesi gerekir. Dairemizin ve Hukuk Genel Kurulunun istikrar kazanmış içtihatları da bu yöndedir.(HGK'nin 24.09.1997 tarih 1997/15-461 E. 1997/729 ....; HGK'nin 13.06.2001 tarih ve 2001/12-461 E. 2001/516 ....; HGK'nin 31.03.2004 tarih ve 2004/12-198 E. 2004/183 ....sayılı kararları). Bu durumda Mahkemece, davanın konusunun taşınmaz olduğu da nazara alınarak çekişmenin icra memurunun işlemine yönelik şikayet biçiminde olduğu gözetilerek yargılamanın bu yönde yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Anılan bu hususlar dikkate alınmadan davanın nitelendirilmesi konusunda hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2. Bozma sebep ve şekline göre, davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün İİK'nin 366. ve 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına, taraflarca İİK'nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 23.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.







Mesele yorum yapmakta değil, Mesele o yorumu gerekçelendirmekte. ÖKC (Özgür KOCA)

Benzer Konular (10)