8. Hukuk Dairesi 2016/10806 E. , 2018/17124 K

Başlatan İçtihat, 04 Nisan 2021, 04:28:24

« önceki - sonraki »
avatar_İçtihat
8. Hukuk Dairesi         2016/10806 E.  ,  2018/17124 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ : ...... 1. Asliye (Aile) Hukuk Mahkemesi



Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR
Davacı ... vekili, dava konusu ... ili...... mahallesi 1333 ada 5 parselde 13 nolu meskenin davalı adına edinilmesinde, gerek ziynet gerek kazancı ile katkıda da bulunduğunu açıklayarak, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000 TL alacağın, tasfiyeden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın edinilmesinde davacının düğünde takılan takılarının kullanıldığı, evden kaynaklanan borcun kalanının taraflarca ortak olarak ödendiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, 69.328 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Hüküm, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK mad.33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı isteğine ilişkindir.
Somut olayda eşler, 24.08.2011 tarihinde evlenmiş, 06.12.2013 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK mad.225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 Sayılı Yasa mad.10, TMK mad.202/1). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK mad.179).
Dava konusu 1333 ada 5 parselde 13 nolu mesken,......... ......i adına tapuda kayıtlı iken, 12.06.2013 tarihinde ferdileşmeyle davalı adına kaydedilmiş, 11.11.2013 tarihinde ise dava dışı üçüncü kişiye tapu devredilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki; 6100 sayılı HMK'nin 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunması, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamalarını dikkate alarak değerlendirmesini, kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasa'nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda devam eden bir yargılamada tarafların açıklamaları için bilgilendirme yeterli olmayıp yargılamada yer alan diğer kişilerin (tanık, bilirkişi gibi) açıklamaları açısından da önemlidir. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır. Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, dava konusu bağımsız bölümün alımında davalının babasının katkısının olduğunu, gerek ...... üyeliği yolu ile edinilen taşınmaz, gerekse buna ilişkin ödemeler tamamlanmadan dava dışı 3. kişiye satıldığını ileri sürerek, ...... kayıtlarının celbini talep etmiş, bu hususta diğer deliller ile birlikte tanıklar da bildirilmiştir. Dava konusu taşınmazın edinme tarihi itibarıyla taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olup, TMK'nin 222. maddesindeki “Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir” hükmü de gözetildiğinde, mahkeme tarafından savunma üzerinde durulmadan, davalının delilleri usulüne uygun toplanıp, diğer delillerle birlikte değerlendirilmeden, TMK'nin 6. maddesine göre davalıya savunmasını ispat için süre ve imkan verilmeden, yukarıda yazılı ilkelere aykırı davranılarak, davalının savunma hakkı kısıtlanarak, meskenin tamamının edinilmiş mal olduğundan hareketle yazılı şekilde hüküm verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan karara yönelik yukarıda gösterilen nedenlerle davalı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK'nin 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nin 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 11.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



Mesele yorum yapmakta değil, Mesele o yorumu gerekçelendirmekte. ÖKC (Özgür KOCA)

Benzer Konular (10)