8. Hukuk Dairesi 2018/999 E. , 2018/2664 K.

Başlatan İçtihat, 04 Nisan 2021, 01:19:36

« önceki - sonraki »
avatar_İçtihat
8. Hukuk Dairesi         2018/999 E.  ,  2018/2664 K.

'İçtihat Metni'
DAVA TÜRÜ : Şikayet
MAHKEMESİ : ... 4. İcra Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda ... 4. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 19.01.2017 tarih ve 2016/1453 Esas 2017/108 Karar sayılı mahkeme hükmüne karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 20.Hukuk Dairesi'nce ilk derece mahkemesinin gerekçesi değiştirilmek suretiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, bu kez davacı vekilince Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyizi üzerine Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü;

KARAR

Davacı üçüncü kişi vekili, 30/11/2016 tarihinde müvekkili şirketin adresine gelinerek tamamı şirket tarafından yurt dışından gümrüklemesi yapılmış ve yasal yollardan ithal edilmiş menkullerin İK 97. maddesi uygulanmak suretiyle muhafaza altına alındığını, takip borçlusuyla davacının herhangi bir bağlantısının bulunmadığını, icra memurunca; müvekkili şirket adresinde şirketin iştigal konusunu oluşturan ticari malların İİK madde 99'a göre 3.kişi konumundaki müvekkili şirketin mülkiyetinde olduğu kabul edilerek, alacaklı vekiline istihkak davası açması için 7 günlük süre verilmesi gerekirken İİK 97'nin uygulanmasına yönelik karar tesis edildiğini belirterek hukuka açıkça aykırı olarak tesis edilen kararın kaldırılmasına, haczin İİK madde 99'a göre yapılmış sayılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince 30/11/2016 tarihli haciz işleminin 21/10/2016 tarihinde haczedilen menkullerin muhafaza altına alınması ve borç miktarınca ilave haciz ve muhafaza işleminin yapılması talebi üzerine yapıldığı, dava konusu menkullerin icra dosyasında borçlu adresi olarak gösterilen ''...'' adresinde haczedildiği, bu haczin 21/10/2016 tarihli haczin devamı olduğunun ve dava konusu menkullerin 21/10/2016 tarihinde icra dosyasında defalarca borçlu adresi olarak gösterilen '...' adresinde haczedildiği, haciz yapılan adresin borçlu adresi olduğunun dosya kapsamı ile sabit olduğu, haciz sırasında da borçlunun hazır bulunduğu ve yapılan evrak araştırmasında borçlu ... ... adına ... yazısı ve ayrıca borçlunun bir dönem şirket yetkilisi olduğunu
gösterir bir belge bulunduğu, şirket bilgisayarlarında yapılan taramada “... Bey” klasörünün içinde ' Tansa Makine hesap bilgileri 2015' başlığı ile kaydedilen excell sayfasının olduğu ve içeriğinde ... ... İBAN adı altında borçlunun banka iban bilgilerinin kayıtlı bulunduğu, aynı klasörün içerisinde ... ... ibareli Almanca yazılmış olan bir belgenin de kayıtlı olduğunun görüldüğü, ' ... ... DASK' klasörünün içinde ise yine borçluya ait bir taşınmaza ilişkin olarak 2015 yılında yapılan DASK ödemesinin ve buna ilişkin poliçenin bulunduğunun tespit edildiği ve borçlunun adına başkaca belgelere de ulaşılarak bunların tamamının fotoğraflanmak suretiyle bilgisayar çıktılarının dosyaya alındığı, muhasebe diye beyan edilen yerde üzerinde 2016 KASA DEFTERİ yazan bir defter görüldüğü, içeriğine bakıldığında 2016 yılının başından itibaren günümüze kadar geçen zaman zarfı içerisinde her ay birden fazla '... Bey' diye kaydedilen kişiye şirket kasasından düzenli para çıkışlarının yapıldığının görüldüğü, şirketin çalışanı olduğu anlaşılan ... konu ile ilgili olarak haciz zaptına geçen beyanlarında şirketin sahibi olan ... ...'ın, ... ...'a borcu olduğunu söyleyerek şirket kasasından ... ...'a ödeme yapılması için talimat verdiğini, bunun için ... ...'a söz konusu ödemelerin yapıldığını beyan ettiği, ayrıca ... ...'ın DASK poliçesi kastedilerek borçlu ... ...'ın ödeme yapması için kendisine para verdiğini ve bu para ile borçlunun ödemesini yaptığını söylediği ve haczin borçlu huzurunda yapıldığı, İİK 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu dolayısı ile alacaklı yararına olduğu, bu durumda ve bu aşamada haczin İİK 96 maddesi gereğince yapılmış sayılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı, İcra hukuk mahkemesinin sınırlı yetkili bir mahkeme olarak, daha çok şekli hukuka göre inceleme yaptığı, maddi hukuka (genel hükümlere) göre inceleme yapılabilmesi için, kanunda bu konuya ilişkin açık bir yetki bulunması gerektiği ve istihkak davalarına yönelik inceleme için, bu konuda açık hüküm mevcut olduğundan açılacak/açılmış olan istihkak davasında bu konunun daha ayrıntılı tetkik edileceği, bu aşamada inceleme yetkisinin de sınırlı olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiş; hükme yönelik olarak 3. kişi vekili ve alacaklı vekili ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
Bölge Adliye Mahkemesince, yapılan hacizde İİK.nun 96. maddesinin uygulamasının yerinde olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiş ise de; üçüncü kişinin istihkak iddiası üzerine ... 4. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 30/12/2016 tarih, 2016/1448 Esas 2016/1220 Karar sayılı kararı ile takibin devamına karar verildiği, verilen kararın kesin mahiyette olduğu, istinaf/temyiz yasa yoluna kapalı olduğu, üçüncü kişinin kesin olarak verilen takibin devamı kararının tebliğinden itibaren 7 gün içinde istihkak davası açması gerekirken, İİK'nun 97. maddesinin uygulanmasına yönelik şikayet yoluna başvurmakta hukuki yararı bulunmadığı, şikayetin bu nedenle ilk derece mahkemesince reddi gerekirken bunun yerine hacizde İİK.nun 99. maddesinin uygulanma yeri olmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi yerinde değil ise de, mahkeme kararı sonucu itibariyle doğru olduğundan davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği, diğer yandan her ne kadar davalı vekili tarafından vekalet ücreti yönünden katılma yoluyla istinaf kanun yoluna başvurulmuş ise de; şikayetin reddine karar verilmiş olması nedeniyle hüküm tarihinde geçerli Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davalı lehine hüküm altına alınabilecek vekalet ücreti (dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu karar verilmiş olması nedeniyle) 400,00 TL olduğundan, istinafa konu edilen bu miktarın, karar tarihi itibarı ile İİK'nun 363/1. maddesinde öngörülen ve 6763 sayılı Yasanın 3.maddesi ile arttırılan 7.260,00 TL kesinlik sınırının altında olması karşısında, ilk derece mahkemesi kararı kesin nitelikte olduğundan davalı vekilinin katılma yolu ile istinaf başvurusunun HMK.nun 352. maddesi uyarınca reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusuun esastan reddine, davalı alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun ise HMK.nun 352. maddesi uyarınca reddine karar verilmiş; hüküm davacı 3. kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Şikayete konu haciz, ... 7. İcra Müdürlüğü'nün 2013/15502 Esas sayılı takip dosyası üzerinden 30.11.2016'da yapılmış olup, haciz sırasında 3. kişinin istihkak iddiasında bulunması üzerine 01.12.2016 tarihinde dosyanın İcra Müdürlüğünce İcra Hukuk Mahkemesine gönderildiği, ... 4.İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2016/1448 Esas, 2016/1220 K. sayılı ve 30.12.2016 tarihli kararıyla takibin devamına ve 3. kişiye dava açması için 7 günlük süre verildiği, temyize konu şikayet başvurusu ise aynı mahkemenin 2016/1453 Esasına kaydedilerek 02.12.2016 tarihinde yapıldığı 30.01.2017 de şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir.
Önemle belirtmek gerekir ki, temyize konu şikayet (2016/1453 Esas sayılı dosya) haczin İİK'nun 97. maddesi uyarınca yapılmasını öngören memur işleminin iptali ile haczin aynı Kanunun 99. maddesi uyarınca yapılması gerektiği talebine ilişkin olup aynı mahkemede görülen 2016/1448 Esas sayılı dava ise istihkak iddiası nedeniyle takibin taliki veya devamına ilişkindir. İcra mahkemesince takibin devamına karar verilmesi, hacze ilişkin memur işleminin iptali için şikayet yoluna gidilmesine engel olmadığı gibi, ilgilinin bu şikayeti yapmasında hukuki yararının bulunmadığından da bahsedilemez.
Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince davacı 3. kişinin istinaf başvurusunun esastan reddi sonucu itibariyle doğru ise de, yukarıda açıklanan bilgiler ışığında gerekçede bahsedildiği gibi davacının temyize konu şikayeti yapmasında hukuki yararının bulunmadığına dair gerekçe doğru görülmemiş, 6100 sayılı HMK'nun 370/4. maddesi uyarınca hükmün bu yönlerden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, ... Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nin 2017/1119 Esas, 2017/1313 Karar sayılı kararının gerekçesi düzeltilmek suretiyle HMK 370/4.maddesi gereğince düzeltilerek ONANMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, karardan bir suretin de Bölge Adliye Mahkemesine Gönderilmesine, ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 22.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Mesele yorum yapmakta değil, Mesele o yorumu gerekçelendirmekte. ÖKC (Özgür KOCA)

Benzer Konular (10)