8. Hukuk Dairesi 2017/9010 E. , 2018/17287 K.

Başlatan İçtihat, 04 Nisan 2021, 04:31:09

« önceki - sonraki »
avatar_İçtihat
8. Hukuk Dairesi         2017/9010 E.  ,  2018/17287 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Dava dilekçesinde, ...... İlçesi ...... Yardımlaşma ve Dayanışma ...... senedinde yapılan değişikliğin tescili istenmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
1-3294 sayılı Kanun'un 5263 sayılı Kanun ile değişik 9. maddesinin (c) bendinde, ...... Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları yapacakları tüm muameleler dolayısıyla her türlü harçtan muaf tutulmuş olup, bu muafiyet ......n doğrudan yapacağı işlemleri kapsamaktadır. ......n yargı harcından muaf tutulabilmesi için bunun Kanunda açıkça belirtilmesi gerekir.
Dava açılırken alınan başvurma ve maktu peşin harç ...... Yardımlaşma ve Dayanışma ......na ilişkin bir iş ve işlemle ilgili olmayıp yargı işiyle ilgilidir ve anılan Kanun maddesinde ...... Yardımlaşma ve Dayanışma ......'nın yargı harcından bağışık ve istisna tutulduğuna ilişkin açık bir hüküm de yer almamaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; eldeki dava açılırken başvurma harcı ile peşin maktu harcın yatırılmadığı, mahkemece bu harçların daha sonra ikmal edilmesine ilişkin bir ara kararı verilmediği halde davacının harçtan muaf olduğu gerekçesi ile alınmayan harcın da davacı vakfa iadesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davacı ......n açılan davada, yargı harçlarını ödeme yükümlülüğü altında bulunduğuna göre, başvurma harcı ile maktu peşin harç ödenmedikçe, eldeki davaya devam etme imkanı bulunmamaktadır. Mahkemece, bu husus gözetilmeksizin, dava açılırken usulünce yargı harcı yatırılmadan yargılamaya devamla davanın kabulüne karar verilmesi,
Kabule göre de;
2-Davacı vakıf tarafından yapılan yargılama giderlerinin vakıf üzerinde bırakılması gerekirken ... üzerinde bırakılması,

3-4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 102. maddesinde vakıf kurma iradesinin, resmî senetle veya ölüme bağlı tasarrufla açıklanacağı, ......n yerleşim yeri mahkemesi nezdinde tutulan sicile tescil ile tüzel kişilik kazanacağı; 1512 sayılı Noterlik Kanununun 89. maddesinde ise, vakıf senedinin düzenleme şeklinde yapılması gerektiği yapılacak değişikliğinde aynı usule tabi olduğu hükme bağlandığından, vakıf senedinde yapılması istenilen değişiklik de resmi senetle, diğer bir deyimle noterde re'sen düzenleme şeklinde yapılmalıdır. Mahkemece vakıf senedinde yapılan değişikliklerin noterce re'sen hazırlanan düzenleme şeklindeki tadil senedinin (tarih ve yevmiye numarası ile birlikte) tescili yerine Vakıf mütevelli heyetince alınan senet değişikliğine ilişkin kararın doğrudan tescili,
4-Davacı ......n adı senedin 1.maddesinde '...... İlçesi ...... Yardımlaşma ve Dayanışma ......' olduğu halde, karar başlığında '...... ...... Yardımlaşma ve Dayanışma ......', noterce düzenlenen değişiklik senedinde ise '...... İlçe ...... Yardımlaşma ve Dayanışma ......' olarak yazılması,
5-Anayasa Mahkemesinin 20/1/2016 gün, 2013/7114 başvuru numaralı kararında da belirtildiği üzere kararda temyiz süresinin hatalı gösterilerek hukuki belirsizliğe yol açılması, Anayasanın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğurmaktadır. 6100 sayılı HMK'nin 297/1-ç ve Anayasa'nın 40. maddelerine göre de kararda Kanun yolu, süresi, mercii ve şeklinin açıkça gösterilmesi gerekmektedir.
Türk Medeni Kanununa Göre Kurulan Vakıflar Hakkında Tüzüğün 5.maddesinde, 'mahkemenin tescile ve tescil isteminin reddine ilişkin olarak verdiği kararı senetle birlikte Vakıflar Genel Müdürlüğüne re'sen tebliğ edeceği; Türk Medeni Kanununun 103. maddesinde ise, mahkemenin verdiği karar tebliğ tarihinden başlayarak bir ay içinde başvuran veya ... tarafından temyiz edilebileceği hükme bağlanmıştır.
Yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri ve Anayasa Mahkemesinin kararı ışığında Mahkemenin kanun yolunu ve süresini taraflara doğru gösterme yükümlülüğü göz önüne alındığında temyiz süresinin kararın tebliğinden itibaren bir ay yerine onbeş gün olarak gösterilmesi,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ: ... vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle, yerel mahkeme hükmünün, 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK'nin 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nin 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine, 15.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




Mesele yorum yapmakta değil, Mesele o yorumu gerekçelendirmekte. ÖKC (Özgür KOCA)

Benzer Konular (10)