8. Hukuk Dairesi 2018/2271 E. , 2018/17508 K.

Başlatan İçtihat, 04 Nisan 2021, 04:34:23

« önceki - sonraki »
avatar_İçtihat
8. Hukuk Dairesi         2018/2271 E.  ,  2018/17508 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 17.10.2018 ... günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı vekili Av. ... ve karşı taraftan davacı vekili Av. ... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:


KARAR

Davacı vekili, vekil edeninin maliki olduğu 2566 parsel sayılı taşınmaza davalının bina yapmak suretiyle müdahale ettiğini, bir önceki döneme ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararı olduğunu belirterek 08/03/2007 tarihinden itibaren 60.000,00-TL ecrimisilin kademeli faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, bila tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 70.671,25 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin taşınmaz üzerindeki 1820 m²'lik alanla ilgili taşmaya son verdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ilk hükümle dava konusu 2566 parsel sayılı taşınmaza davalının el atmasının sona erdiği gerekçesi ile ret kararı verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, 1. Hukuk Dairesinin 25/04/2016 tarihli 2014/15486 Esas 2016/5031 Karar sayılı kararı ile ' ...davacı vekili ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesininin 2007/306 Esas sayılı dava dosyasına da dayanmış, bu dosya kapsamı ile 323 sayılı parselde E harfi ile gösterilen kısmın da dava konusu olduğu anlaşılmakla, 323 sayılı parselde gösterilen kısmın dava konusu olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir...' gerekçesi ile bozulmuştur. Bozma üzerine mahkemesince yeniden yapılan yargılama neticesinde, davanın kabulü ile, ecrimisil bedeli olarak hesaplanan asıl alacak 70.671,25 TL ile dava tarihine kadar işlemiş faiz 25.517,95 TL'nin, asıl alacak üzerinden dava tarihi olan 16/03/2011 tarihinden yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.

Tüm dosya içeriği ve toplanan delilerden, 2566 ve 323 sayılı parsellerin davacıya, 2567 sayılı parselin ise davalıya ait olduğu, keşif sonrası ibraz olunan fen bilirkişi raporundan 2566 sayılı parsele her hangi bir tecavüzün bulunmadığı, 323 sayılı parsele ise 2.497,00 m2 tecavüzün bulunduğu, davacı tarafından davalı aleyhine 25/07/2007 tarihinde ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/306 Esas sayılı dosyası ile aynı taşınmaza ilişkin ecrimisil davasının açıldığı, yapılan yargılama sonucunda davalının davacının maliki olduğu 323 parsel sayılı taşınmaza müdahalesinin olduğunun anlaşılması üzerine, davalı aleyhine 25/07/2002-25/07/2007 tarihleri arasındaki dönem için toplam 42.758,07 TL ecrimisile hükmedildiği anlaşılmaktadır.
Dairemizin yerleşmiş uygulamalarına göre; aynı yere ilişkin olarak önceki dönem ecrimisil bedeline ilişkin sonuçlanmış davalar bulunduğu takdirde; kural olarak önceki dönemin son dönemi için kabul edilen (ve kesinleşen) miktara ÜFE'nin tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktar, sonraki dönem ecrimisil bedelini oluşturur. Kural bu olmakla beraber sonraki dönemde taşınmazın bulunduğu yerde imar, sanayileşme, yerleşim vs. özel nedenlerle değişimden dolayı rayiç ve emsal kiralar arttığı takdirde kesinleşen döneme ilişkin değerler nazara alınmadan, toplanacak somut verilere göre yeniden bilirkişi incelemesi yapılarak yeni dönem (sonraki dönem) ecrimisil bedeli belirlenerek hüküm altına alınabilir.
Somut olayda, eldeki dosyada mahkemece, talep gibi 08/03/2007 tarihi ile dava tarihi 15/03/2011 arası 70.671,25 TL ecrimisil alacağı ve 25.517,95 TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 96.189,20 TL alacağa hükmedilmiş, yukarıda bahsi geçen bir önceki döneme ilişkin davalı aleyhine açılan ecrimisil davasında da, 25/07/2002-25/07/2007 tarihleri arasında ecrimisile hükmedilmiş ise de; davalı aleyhine hükmedilen ecrimisil dönemlerinin doğru olarak hesapladığından söz edilemeyecektir. Şöyle ki; önceki dosyada 25/07/2002-25/07/2007 dönemleri arasında davacı lehine ecrimisile hükmedildiği, eldeki davada ise 08/03/2007 - 15/03/2011 tarihleri arasında ecrimisile hükmedilerek davalı aleyhine 4 ay gibi fazladan bir süre hesaplanarak mükerrer tahsile yol açılmıştır.
Yine mahkemece, hesaplanan ecrimisile ilişkin işlemiş faize de hükmedilmiş ise de; bilirkişi raporunda faiz hesaplamasının hangi kıstaslar esas alınarak belirlendiği denetime elverişli şekilde belirtilmemiştir.
O halde, mahkemece yapılacak iş, taraflar arasındaki ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/306 Esas sayılı dosyası gözönüne alınarak, bilirkişiden ek rapor alınması sureti ile; bir önceki döneme ilişkin hesaplanan ecrimisil dönemleri ile eldeki dosyaya ilişkin ecrimisil hesaplama dönemlerinin mükerrerliğe yol açmayacak biçimde hesaplanması, yine ecrimisile uygulanan işlemiş faiz hesabının denetime elverişli bilirkişi raporuyla tespit edilmesi olmalıdır. Tüm bu hususlar düşünülmeden yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.630,00 TL Avukatlık Ücreti'nin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine,
HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine, 17/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



Mesele yorum yapmakta değil, Mesele o yorumu gerekçelendirmekte. ÖKC (Özgür KOCA)

Benzer Konular (10)