MÜTEMMİM CÜZ HACİZ İŞLEMİ

Başlatan necati, 12 Ocak 2016, 12:51:59

« önceki - sonraki »
N
Eklentilerin (teferruatın) asıl şeyden (taşınmazdan) ayrılması mümkün (MK m.686) olduğundan, kural olarak, eklentilerin taşınmazdan ayrı olarak haczi mümkündür. Kural olarak mütemmim cüzün taşınmazdan ayrı olarak haczi mümkün değil ise de, teferruatın taşınmazdan ayrı olarak haczedilip satılması mümkündür. Kural olarak eklentinin taşınmazdan ayrı olarak haczi mümkündür. Taşınır mallar MK'nun 686. maddesi uyarınca eklenti olduğu saptandığı takdirde taşınmazdan ayrı haczedilebiir ve satılabilir. Çünkü eklentinin taşınmaz yok edilmeden, zarara uğratılmadan veya yapısı değiştirilmeden ondan ayrılması mümkündür (Yargıtay 12 HD. 02/04/2009,26602/6986 (İBD 2009/5 s.2874)
Kural olarak eklentilin taşınmazdan ayrı olarak haczi mümkündür. Yani alacaklılar fabrika binasını satmadan, binada bulunan eklenti niteliğindeki mallar (Medeni Kanunun 686. maddesine göre eklenti olduğu bilirkişilerce saptandığı takdirde) ayrı ayrı haczedilebilir ve satılabilir. Çünkü eklenti taşınmaz yok edilmeden, zarara uğratılmadan veya yapısı değiştirilmeden ondan ayrılması mümkündür (Baki Kuru'dan alıntı) 
Fakat, icra müdürü, borçlu ile alacaklının menfaatlerini mümkün olduğu kadar bağdaştırmakla yükümlü olduğu (m.85 son fıkra), eklenti taşınmazdan ayrı olarak haczedilmesinin borçluya vereceği zararın alacaklıya sağlayacağı yarardan fazla olması halinde, eklentinin taşınmaz ile birlikte haczine karar verilmelidir. Buna karşılık, eklentinin ayrı haczedilmesinin borçluya vereceği zarar alacaklıya sağlayacağı yarardan daha az ise, o zaman, eklentinin ayrı olarak haczine karar verilmelidir. Mesela, kolayca yerine konulması mümkün olan bir makinenin satış bedeli alacaklının alacağını karşılayacaksa, alacaklıyı taşınmazın (tüm fabrikanın) haciz ve satışı ile uğraştırmak alacaklı için çok güç, masraflı ve vakit alıcı olduğundan, makinenin (eklentinin) ayrı olarak haczedilmesi menfaatler dengesine (m. 85 son fıkra) uygun düşer.
Her halde, icra dairesi, haczettiği eklentinin korunması için gerekli tedbirleri alır (m.92,III, c.1)
Taşınmaz rehni ipotek akit tablosunda sayılı bulunan eklentiler taşınmazdan ayrı haczedilemez (İİK m 83/c.I). Bu hükmün, ipotek alacaklılarını korumak için konulduğu anlaşılmaktadır. Fakat, bazen eklentinin taşınmazdan ayrı olarak haczedilmesi, ipotekli alacaklının da yararına olabilir ve o zaman ipotek alacaklısı, böyle bir (ayrı) hacze muvafakat edebilir. İİK m.83/c hükmünün mutlak ifadesine göre, ipotek alacaklısı muvafakat etse bile, eklentiler taşınmazdan ayrı olarak haczedilemez. Bu ise, menfaatler dengesine (m.85 son fıkra) aykırıdır. İİK m.83/c,II hükmünde, Medeni Kanunun 862. maddesi hükmü saklı tutulmuştur. Buna göre, borçlunun diğer alacaklıları ipotek akit tablosunda yazılı olan taşınır malların, eklenti niteliğinde olmadığını, bu nedenle taşınmazdan ayrı olarak haczedilebileceğini iddia ve ispat edebilirler.
Misal; borçlu, şikayetinde mahcuz makinelerin fabrika binasından bağımsız olarak haczedilemeyeceğini ileri sürmektedir. Kural olarak teferruatın fabrikadan (taşınmazdan ) ayrı olarak haczi mümkündür. İİK'nun 83/c ve MK 862. maddesindeki yazılı haller, üzerine ipotek bulunan taşınmazlar için geçerlidir. MK'nun 686. maddesine göre; mahalli örfe veya malikin sarih arzusuna göre bir şeyin işletilmesi veya muhafazası veya ondan istifade olunması için daimi bir tarzda tahsis olunan ve kullanmakta o şeye tabi kılınan veya takılan veya onunla birleştirilen menkul eşya asıl şeyin teferruatıdır. İİK'nun 83/c maddesinde yazılı olan teferruat (eklenti) listesinde yazılı olsa bile gayrimenkulden ayrı olarak haczedilebilir. O halde mercice mahallinde keşif yapılıp taşınırların MK'nun 686. maddesinde tarif edilen vasıfta teferruat olup olmadıkları bu maddedeki ilkelere göre bilirkişiye tespit ettirilmeden evrak üzerinde inceleme yapan bilirkişi raporuna göre haczin kaldırıolması isabetsizdir

avatar_Özgür KOCA
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
                                                                           
ESAS NO   : 2015/5280
KARAR NO: 2015/10924   



Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki ihale alıcısı ve alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Borçlu vekilinin; ihale hazırlık döneminde yapılan tebligatların usulsüz olduğunu ve düşük bedelle ihale yapıldığını ileri sürerek ihalenin feshi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu; mahkemece, borçluya yapılan kıymet takdiri raporu ve satış ilanı tebligatlarının usulsüz olduğundan bahisle ihalenin feshine karar verildiği anlaşılmaktadır.
   
Mahkemenin kıymet takdir raporu tebligatının usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin fesih gerekçesi yerindedir. Bununla birlikte, İİK.nun 114. maddesi uyarınca, menkul ihalelerinde satış ilanının borçluya tebliği zorunlu değil ise de; borçluya tebliğine karar verilmesi halinde, tebliğ edilmemesi Dairemizin süregelen içtihatlarına göre ihalenin feshi sebebidir. Ancak, aynı satış kararında çıkarılan tebligatın sonuca etki etmemesine karar verilmesi halinde ise tebligatın çıkartılması zorunlu olup tebliğ edilip edilmemesinin bir önemi bulunmamaktadır.

Somut olayda, alacaklı tarafça E. 2. İcra Müdürlüğü'nün 2012/4885 esas sayılı dosyasından 1 adet trafo, 1 Adet 31,5 KV 630 KVA Monoblok Trafo ve binasının  satılarak paraya çevrilmesinin istendiği, icra dairesince menkul hükmünde satışına karar verildiği, 19.09.2014 tarihli satış kararında; satış ilanının hazırlanarak ilgililere tebliğine, borçluya tebligat yapılmaması halinde dahi satışın icrasına karar verilmiş olup, buna rağmen mahkemece borçluya çıkarılan satış ilanının usulsüz tebliğ edilmesinin ihalenin feshi sebebi olarak kabul edilmesi   doğru değildir.

Ne var ki, İİK.nun 106-144. maddelerinde paraya çevirme ile ilgili hükümler yer almış, aynı Kanun'un satış kararı tarihi itibariyle uygulanması gereken 115. maddesinde; "Birinci ve ikinci ihale icra memuru tarafından, ilanda belirlenen yer, gün ve saatte, elektronik ortamda verilen en yüksek teklif üzerinden başlatılır. Satışa çıkarılan mal üç defa bağırıldıktan sonra, elektronik ortamda verilen en yüksek teklif de değerlendirilerek, en çok artırana ihale edilir. Şu kadar ki, artırma bedelinin, malın tahmin edilen bedelinin yüzde ellisini bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan diğer alacaklar o malla temin edilmişse bu suretle rüçhanı olan alacakların mecmuundan fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paraların paylaştırılması masraflarını aşması gerekir" hükmüne yer verilmiştir. Bu durumda satış bedelinin tüm icra masraflarını değil, paraya çevirme ve paylaştırma giderlerini geçmesi gerektiğinin hüküm altına alındığı görülmekle, satış talebinden ihale tarihine kadarki paraya çevirme ve paylaştırma giderlerinin hesaplamada dikkate alınması gerekmektedir. Bu durumda, satış talebi ile ihale tarihi arasındaki paraya çevirme giderlerine dahil olduğu kabul edilerek, artırma bedelinin hesaplanmasında dikkate alınması zorunludur. Öte yandan  tellaliye harcı, satış talebi ile ihale tarihi arasındaki paraya çevirme ve paylaştırma giderlerinden olmadığından buna yönelik gider hesaplamada dikkate alınmaz.

Aynı satış kararı ile birden fazla taşınır ya da taşınmazın satışına gidilmesi halinde ortak masrafların muhammen bedelleri esas alınarak oranlama yöntemiyle her bir taşınır ya da taşınmaz yönünden belirlenmesi gerekir. Bundan başka, varsa müstakilen o taşınır veya taşınmaz için yapılmış giderlerin   satış bedeline ilavesi gerekir.

İcra dosyası üzerinde yapılan incelemede, aynı gün satışına karar verilen   iki adet menkul için 300 TL kıymet takdiri bilirkişi ücreti, 80 TL kıymet takdiri araç gideri, 598 TL gazete ilan gideri ve  32 TL   tebligat gideri olmak üzere toplam 910 TL masraf yapılmış olduğu, bu masraf her iki menkulün muhammen bedellerine oranlandığında, satışı yapılan menkule 875,00 TL satış masrafı isabet ettiği görülmektedir.

İhalenin feshi istenen menkulün muhammen değerinin 50.000,00 TL olarak belirlendiği anlaşılmıştır. 17.10.2014  tarihli ilk arttırmada menkulün 25.701,00 TL bedel ile  alıcı Ç.Ö.'e ihale edildiği, artırma bedelinin, 50.000,00 TL tahmini değerin yüzde ellisi olan 25.000,00 TL'ye, 875,00 TL  satış giderinin eklenmesi halinde    oluşan miktarı  karşılamadığı anlaşılmaktadır. İİK.nun 115. maddesi gereğince, bu husus tek başına ihalenin feshi nedeni olduğundan mahkemece re'sen gözetilmelidir. TMK'nun 684. maddesi gereğince, bir şeye malik olan kimse o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur. Bu hüküm uyarınca, trafo binası ana taşınmazın mütemmim cüz'ü olduğuna göre,  ana taşınmazın mülkiyetine sahip olan kimse  trafo binasının da malikidir. Maddi hukuk kurallarına göre mütemmim cüz, asıl taşınmazdan ayrı olarak tasarruf işlemine konu olamayacağından, mütemmim cüz niteliğindeki trafo binasının esas taşınmazdan ayrı satışı mümkün olmadığı gibi, trafo binasının menkul hükmünde satışına da imkan bulunmamaktadır.   

O halde mahkemece; feshi istenen ihalenin, İİK'nun 115. maddesi ile TMK'nun 684. maddesinin kamu düzenine ilişkin emredici hükümlerine aykırı olarak gerçekleştirildiği re'sen  nazara alınmak sureti ile bu gerekçelerle ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken satış ilanı tebligatının usulsüz tebliğ edildiği de gerekçe yapılmak sureti ile ihalenin feshine karar verilmesi isabetsiz ise de, sonuçta ihalenin feshine karar verildiğinden sonucu doğru mahkeme kararının onanması yoluna gidilmiştir.

SONUÇ: İhale alıcısı ve alacaklının temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK'nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), alınması gereken 27,70 TL  temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/04/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.







T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
                                                                           

ESAS NO   : 2015/2232
KARAR NO: 2015/13575   



Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi  tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Borçlular vekilinin icra mahkemesine başvurusu, haczedilen mahcuzların taşınmaz rehni kapsamında kaldığından, mütemmim cüz ve teferruat olması sebebiyle taşınmazdan ayrı haczedilemeyeceğine ve haczin kaldırılmasına ilişkindir.

MK.nun 686.maddesine göre; "Bir şeye ilişkin tasarruflar aksi belirtilmedikçe onun eklentisini de kapsar." Eklenti (teferruat), asıl şey malikinin anlaşılabilen arzusuna veya yerel adetlere göre işletilmesi, korunması veya yarar sağlanması için asıl şeye sürekli olarak özgülenen ve kullanılmasında birleştirme, takma veya başka bir biçimde asıl şeye bağlı kılınan taşınır maldır. Eklenti asıl şeyden geçici olarak ayrılmakla bu niteliğini kaybetmez.

Aynı kanunun 684.maddesine göre ise; "Bir şeye malik olan kimse o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur." Bütünleyici parça (mütemmim cüz) yerel adetlere göre asıl şeyin temel unsuru olan ve o şey yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak bulunmayan parçadır.

MK.nun 684.maddesi hükmüne göre mütemmim cüz niteliğindeki şeyler, bütünden ayrı haczedilemez. Öte yandan kural olarak eklentinin taşınmazdan ayrı olarak haczi mümkündür. Yani alacaklılar fabrika binasını satmadan binada bulunan eklenti niteliğindeki malları ayrı ayrı haczettirebilir ve sattırabilirler. Zira, eklentinin taşınmaz yok edilmeden, zarara uğratılmadan veya yapısı değiştirilmeden ondan ayrılması mümkündür.
   
İrdelenmesi gereken bir başka husus da, gerçekte teferruat niteliği tespit edilen mahcuzların İİK.nun 83/c maddesi gereğince ipotek akit tablosunda yer alması halinde taşınmazdan ayrı hacizleri mümkün değildir. Bir başka anlatımla bu maddenin uygulanabilmesi için, mahcuzun ipotek akit tablosunda yazılı olması yetmez. MK.nun 686.maddesinde tarif edilen şekilde eklenti niteliğini taşıması zorunludur.
Ayrıca ipotek akit tablosunda yazılı olmasa dahi, TMK'nun 862. maddesi uyarınca da ipotek, taşınmazı, bütünleyici parçaları ve eklentileri ile birlikte yükümlü kılacağı ve taşınmazın haczi onun bütünleyici parçalarını (TMK m.684) ve eklentilerini de (TMK.m.686) kapsayacağından bu madde uyarınca da bütünleyici parça ve  eklentilerinin haczi mümkün değildir. Bu maddenin uygulanabilmesi için haczedilen malların yasa maddelerinde gösterildiği şekilde bütünleyici parça  ve eklenti olduğunun belirlenmesi gerekir.



Somut olayda, mahkemece  hükme esas alınan  ilk ve ek raporda; "...Makine ve teçhizatlar arasında üretime hazır olmayan ve kullanılmayan makine  ve parçaların da bulunduğu, ...  incelenen makine ve ekipmanların tek başına bir anlam taşımadığı, bölümdeki diğer parçalarla kullanılabileceği, herhangi bir bölümün  fiziki olarak sökülüp bir başka yere taşınmasında sakınca olmamasına rağmen, sökülmesi ve başka yere taşınmasının mali kıymetini düşüreceği, Ticari işletme rehni sözleşmesindeki menkullerle aynı özelliklere sahip oldukları ve bu makine ve parçaların işletmeye ve gayrimenkule ait bir bütün olduğu, hacze konu makine ve teçhizatın gayrimenkulün mütemmim bir parçası olup, tek başına bir anlam taşımadığı, diğer makine ve ekipmanlarla birlikte aynı amaca hizmet edebileceği ..."  beyan edilmektedir. Bu raporlarda, hangi menkullerin teferruat, hangilerinin mütemmim cüz olduğu belirtilmediği gibi, bunların mütemmim cüz ve teferruat sayılmasını gerektiren unsurların ve maddi dayanaklarının da gösterilmediği,  kullanılmayan ve üretime hazır olmayan parçaların nelerden ibaret olduğunun açıklanmadığı,   söz konusu kullanılmayan bu parçaların ne surette mütemmim bir parça veya teferruat sayıldığı da irdelenmeden  görüş beyan edildiği görülmektedir. Bu hali ile söz konusu raporlar uyuşmazlık konusu olayın  çözümüne yeterli açıklık ve netlikte  olmayıp  hüküm kurmaya  elverişli   değildir.

Bu durumda, mahkemece yapılacak iş; şikayete konu mahcuzların gerçekte  TMK.nun 684 ve 686.maddelerinde açıklandığı gibi, mütemmim cüz ve  teferruat niteliğinde olup olmadıkları, konusunda uzman bilirkişilerden Yargıtay denetimine  uygun ve hüküm kurmaya elverişli nitelikte rapor alınarak usulüne  uygun olarak tespit edildikten sonra, mütemmim cüz ve teferruat niteliğinde olduklarının  belirlenmesi halinde, TMK.nun 686/1 ve 862/1 maddeleri gereğince rehin kapsamında kaldıklarından (İİK.nun 83/c koşullarında ipotek akit tablosunda yazılmasa dahi) haczedilemeyecekleri göz önünde tutularak; mütemmim cüz ve  teferruat niteliğinde bulunmayan mahcuzların ise haczedilebilecekleri düşünülerek sonucuna göre bir karar verilmesinden ibarettir.  Eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde sonuca  gidilmesi isabetsizdir.  

SONUÇ  :Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Hepsihukuk: Mobil Hesapmatik: Profesyonel hesaplamalar ve içtihat programı

İcra HesapMax: Masaüstü Bilgisayarlar için Hesap Programı

Benzer Konular (10)