Son İletiler
#81
Tazminat Hukuku / Haciz Kararı Verilmesine Rağme...
Son İleti Gönderen Özgür KOCA - 08 Mart 2025, 13:48:01İlk Derece Mahkemesince; "Davanın kabulü ile 18.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine," karar verilmiştir.
Verilen karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; İcra memurunun kusuru bulunmadığını, TMK m 110 kapsamında tapu müdürlüğüne haczin bildirilmesinin kurucu değil bildirici işlem olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun(HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava; İİK m 5 kapsamında tazminat davasıdır.
4721 sayılı yasanın 1010. maddesine göre; "Aşağıdaki sebeplere dayanan tasarruf yetkisi kısıtlamaları, tapu kütüğüne şerh verilebilir: ..., Haciz, iflâs kararı .., Tasarruf yetkisi kısıtlamaları, şerh verilmekle taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı ileri sürülebilir."
2004 sayılı yasanın Mahcuz malları muhafaza tedbirleri ara başlıklı 88 ve devamı maddelerinden taşınmazlar hakkındaki 91. maddesine göre de;" Sicile kaydedilmek üzere haciz keyfiyeti, ne miktar meblağ için yapıldığı ve alacaklının adı ile tebliğe yarar adresi icra dairesi tarafından tapu siciline bildirilir. " denilmektedir. Yasanın 91. maddesi emredici bir hükümdür.
Türk Medeni kanunun 1010. maddesi tapuya şerh edilebilecek tasarruf kısıtlamalarını düzenlemiş, İcra İflas Kanununun 91. maddesi de haczolunan taşınmazın paraya çevrilmesinden önce alınması gereken tedbirler kapsamında icra dairesi tarafından haczin tapuya tescil edilmesini emretmiştir.
Somut olayda icra müdürlüğünce taşınmazın haczine karar verilmiş buna karşın alacaklının talebine rağmen haciz tapuya şerh edilmemiş ve haciz tarihinden sonra taşınmaz üçüncü kişiye satılmıştır. Bu durumda takip alacaklısı, haciz tapuya şerh edilmediği için taşınmazı sonradan devralan üçüncü kişiye karşı haczi ileri süremeyecektir. Dosyada takip borçlusunun haczi kabil başka mal varlığı bulunmadığı da dikkate alındığında takip alacaklısının alacağını tahsil edememesine icra memurunun 2004 sayılı yasanın 91. maddesinin yukarıda yer verilen emredici hükmüne aykırı eylemi sebep olmuştur. Davalı vekilinin icra memurunun kusuru bulunmadığı ve haczin tescilinin zorunlu olmadığı yönündeki istinaf talebi yerinde görülmemiştir (İstanbul BAM 4. HD. T:06/11/2024, E:2023/1634, K:2024/3920).
Verilen karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; İcra memurunun kusuru bulunmadığını, TMK m 110 kapsamında tapu müdürlüğüne haczin bildirilmesinin kurucu değil bildirici işlem olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun(HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava; İİK m 5 kapsamında tazminat davasıdır.
4721 sayılı yasanın 1010. maddesine göre; "Aşağıdaki sebeplere dayanan tasarruf yetkisi kısıtlamaları, tapu kütüğüne şerh verilebilir: ..., Haciz, iflâs kararı .., Tasarruf yetkisi kısıtlamaları, şerh verilmekle taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı ileri sürülebilir."
2004 sayılı yasanın Mahcuz malları muhafaza tedbirleri ara başlıklı 88 ve devamı maddelerinden taşınmazlar hakkındaki 91. maddesine göre de;" Sicile kaydedilmek üzere haciz keyfiyeti, ne miktar meblağ için yapıldığı ve alacaklının adı ile tebliğe yarar adresi icra dairesi tarafından tapu siciline bildirilir. " denilmektedir. Yasanın 91. maddesi emredici bir hükümdür.
Türk Medeni kanunun 1010. maddesi tapuya şerh edilebilecek tasarruf kısıtlamalarını düzenlemiş, İcra İflas Kanununun 91. maddesi de haczolunan taşınmazın paraya çevrilmesinden önce alınması gereken tedbirler kapsamında icra dairesi tarafından haczin tapuya tescil edilmesini emretmiştir.
Somut olayda icra müdürlüğünce taşınmazın haczine karar verilmiş buna karşın alacaklının talebine rağmen haciz tapuya şerh edilmemiş ve haciz tarihinden sonra taşınmaz üçüncü kişiye satılmıştır. Bu durumda takip alacaklısı, haciz tapuya şerh edilmediği için taşınmazı sonradan devralan üçüncü kişiye karşı haczi ileri süremeyecektir. Dosyada takip borçlusunun haczi kabil başka mal varlığı bulunmadığı da dikkate alındığında takip alacaklısının alacağını tahsil edememesine icra memurunun 2004 sayılı yasanın 91. maddesinin yukarıda yer verilen emredici hükmüne aykırı eylemi sebep olmuştur. Davalı vekilinin icra memurunun kusuru bulunmadığı ve haczin tescilinin zorunlu olmadığı yönündeki istinaf talebi yerinde görülmemiştir (İstanbul BAM 4. HD. T:06/11/2024, E:2023/1634, K:2024/3920).
#82
Tazminat Hukuku / İcra Memurunun Kusurlu Eylemi ...
Son İleti Gönderen Özgür KOCA - 08 Mart 2025, 13:41:44Dava; İİK'nın 5. maddesi gereğince İcra Memurunun kusurundan kaynaklandığı iddia edilen zararın ödetilmesi istemine ilişkindir.
Dosya içeriğinden; Davalı . Anonim Şirketi'nin ihalenin feshine sebep olan hukuki sürece herhangi bir müdahele etme yetkisinin bulunmadığı, işlemlerin İcra Müdürlüğü vasıtasıyla yürütüldüğü anlaşıldığından davalı Ş. yönünden husumet yokluğu sebebiyle davanın reddi kararı isabetli olup davalı vekilinin istinaf istemi yerinde değildir.
Dosya içeriğinden; Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 2021/7685 esas-2022/6229 karar sayılı ilamı ile "alacaklı İİK'nun 150/e maddesi hükmüne uygun şekilde yasal sürede satış talebinde bulunmadığına göre, takip düşmüş olup, satışın yapılması mümkün olmadığı" gerekçesiyle ihalenin feshine karar verildiği, buna göre icra memurunun kusurlu eylemi ile ihalenin feshedildiği sabittir.
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle denkleştirici adalet ve hakkaniyet prensibi hakkında açıklama yapılmasında yarar vardır. Sebepsiz zenginleşmenin (haksız iktisabın) temelinin hakkaniyet esasına dayanmakta olduğunu ve sebepsiz zenginleşmenin asıl unsurunu da "denkleştirici adalet" ilkesinin oluşturduğunu belirtmekte yarar vardır.
Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri vermek zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hâle getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 2/2. maddesinde düzenlenen hakkın kötüye kullanılması yasağı kuralı, hâkime özel ve istisnai hâllerde (adalete uygun) hüküm verme olanağı sağlamaktadır. Yargı organları, çıkarlar dengesini ve adalet duygularını gözeterek toplumun gereksinimlerini karşılamakla yükümlüdür.
Bilindiği gibi ülkemizde yaşanan enflasyon uzun yıllar boyu yüksek oranlarda seyretmiş ve paramızın değeri (alım gücü) de bununla ters orantılı olarak devamlı düşmüştür. Belli bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen zamana bağlı olarak iade günündeki alım gücünün farklı ve çok daha az olduğu bir gerçektir. Hâl böyle olunca alıcının akit tarihinde verdiği paranın aynı miktarda iadesine karar verilmesi, gerçek hayatta büyük sarsıntılara, tutarsızlıklara, adalete karşı var olması gereken güvenin sarsılmasına sebep olması, kamu vicdanında haklı eleştiri konusu yapılması üzerine daha adil çözüme ulaşabilmek için yargısal içtihatlarla denkleştici adalet prensibine göre iade ilkesi benimsenmiştir.
Denkleştirici adalet ilkesi gereğince güncelleme yapılırken, güncellemeye esas alınan somut veriler tek tek uygulanarak ödeme tarihinden ifanın imkânsız hâle geldiği tarihteki veya akdin ifa edilemeyeceğinin öğrenildiği tarihte ulaştığı alım gücü, çeşitli ekonomik etkenlerin ( enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın ve döviz kurlarındaki artış, maaş artışları vs. gibi) ortalamaları alınarak belirlenmesi ve hüküm altına alınması gerekmektedir.
Somut olayda taraflar arasında denkleştirici adalet ilkesinin uygulanmasını gerektiren bir ilişki bulunmadığı; Davalı Adalet Bakanlığı veya dava dışı icra memurlarının davacı aleyhine haksız yere zenginleşmedikleri, taraflar arasında geçersiz de olsa sözleşme ilişkisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 5. maddesi "İcra ve İflas Dairesi görevlilerinin kusurlarından doğan tazminat davaları, ancak idare aleyhine açılabilir. Devletin, zararın meydana gelmesinde kusuru bulunan görevlilere rücu hakkı saklıdır. Bu davalara adliye mahkemelerinde bakılır."
Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen İcra hukuk mahkemesi dosyası içeriğinden icra memurunun kusurlu eylemi ile ihalenin feshedildiği sabittir. Burada araştırılması gereken husus ihalenin feshi sebebiyle davacının maddi bir zararının olup olmadığı ve varsa miktarı konusundadır.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 25/03/2015 tarih ve 2014/5540 Esas, 2015/3624 Karar sayılı ilamında "...Dosya kapsamına göre; icra memuru, satış ilanını usulüne uygun yapmadığından ihalenin feshine, söz konusu taşınmazın davacının elinden çıkmasına ve zarara uğramasına sebep olmuştur. İhale aşamasında ödenen teminat bedeli, satış bedeli, KDV ve damga vergisi, tellaliye bedeli, vergi bedeli, tapu harç ve masrafı daha sonra davacıya iade edilmiş ise de, davacı ödeme tarihlerinden iade tarihlerine kadar ödediği kalemler yönünden yasal faiz tutarları kadar zarara uğramıştır. Zarar icra memurunun kusurlu eyleminden doğduğundan, davalı İİK'nun 5. maddesi gereğince zarardan sorumludur. Mahkemece, davacı tarafından ödenen ve ihalenin feshi sebebiyle iade edilen kalemler yönünden ödeme tarihlerinden iade tarihlerine kadar yasal faizlerinin hesaplattırılarak hüküm altına alınması gerekirken, zararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın tümden reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun bulunmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir." şeklinde karar verilmiş, benzer bir dosyada Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2010/12983 Esas, 2012/4177 Karar sayılı ilamında "... Davacının talebi icra memurunun hatalı eylemi sebebiyle zarar görmeye ilişkin olduğundan, ihalenin feshi sebebiyle istenebilecek zarar, yatırılan ihale bedeli ve ihale masrafları ile bunların iadesi halinde iade edilinceye kadar geçen sürede bu bedellerin kullanılamaması sebebiyle uğranılan yasal faiz kaybından ibarettir...."şeklindedir.
Yukarıda belirtilen Yargıtay ilamlarındaki yönteme uygun olarak hesaplama yapılması gerekirken hatalı bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm tesisi isabetsiz olup davacı vekilinin bu yöne değinen istinaf istemi yerindedir.
Kabule göre de; İcra müdürlüğünce yapılması gereken işlemler sebebiyle davalı şirket ve davalı E. G. sorumlu tutulamayacağından davanın bu davalılar yönünden pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak davalı Bakanlık yönünden davanın pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesinin hatalı olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf sebebi yerindedir (İstanbul BAM 4. HD. T:26/02/2025, E:2025/495, K:2025/811).
Dosya içeriğinden; Davalı . Anonim Şirketi'nin ihalenin feshine sebep olan hukuki sürece herhangi bir müdahele etme yetkisinin bulunmadığı, işlemlerin İcra Müdürlüğü vasıtasıyla yürütüldüğü anlaşıldığından davalı Ş. yönünden husumet yokluğu sebebiyle davanın reddi kararı isabetli olup davalı vekilinin istinaf istemi yerinde değildir.
Dosya içeriğinden; Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 2021/7685 esas-2022/6229 karar sayılı ilamı ile "alacaklı İİK'nun 150/e maddesi hükmüne uygun şekilde yasal sürede satış talebinde bulunmadığına göre, takip düşmüş olup, satışın yapılması mümkün olmadığı" gerekçesiyle ihalenin feshine karar verildiği, buna göre icra memurunun kusurlu eylemi ile ihalenin feshedildiği sabittir.
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle denkleştirici adalet ve hakkaniyet prensibi hakkında açıklama yapılmasında yarar vardır. Sebepsiz zenginleşmenin (haksız iktisabın) temelinin hakkaniyet esasına dayanmakta olduğunu ve sebepsiz zenginleşmenin asıl unsurunu da "denkleştirici adalet" ilkesinin oluşturduğunu belirtmekte yarar vardır.
Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri vermek zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hâle getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 2/2. maddesinde düzenlenen hakkın kötüye kullanılması yasağı kuralı, hâkime özel ve istisnai hâllerde (adalete uygun) hüküm verme olanağı sağlamaktadır. Yargı organları, çıkarlar dengesini ve adalet duygularını gözeterek toplumun gereksinimlerini karşılamakla yükümlüdür.
Bilindiği gibi ülkemizde yaşanan enflasyon uzun yıllar boyu yüksek oranlarda seyretmiş ve paramızın değeri (alım gücü) de bununla ters orantılı olarak devamlı düşmüştür. Belli bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen zamana bağlı olarak iade günündeki alım gücünün farklı ve çok daha az olduğu bir gerçektir. Hâl böyle olunca alıcının akit tarihinde verdiği paranın aynı miktarda iadesine karar verilmesi, gerçek hayatta büyük sarsıntılara, tutarsızlıklara, adalete karşı var olması gereken güvenin sarsılmasına sebep olması, kamu vicdanında haklı eleştiri konusu yapılması üzerine daha adil çözüme ulaşabilmek için yargısal içtihatlarla denkleştici adalet prensibine göre iade ilkesi benimsenmiştir.
Denkleştirici adalet ilkesi gereğince güncelleme yapılırken, güncellemeye esas alınan somut veriler tek tek uygulanarak ödeme tarihinden ifanın imkânsız hâle geldiği tarihteki veya akdin ifa edilemeyeceğinin öğrenildiği tarihte ulaştığı alım gücü, çeşitli ekonomik etkenlerin ( enflasyon, tüketici eşya fiyat endeksi, altın ve döviz kurlarındaki artış, maaş artışları vs. gibi) ortalamaları alınarak belirlenmesi ve hüküm altına alınması gerekmektedir.
Somut olayda taraflar arasında denkleştirici adalet ilkesinin uygulanmasını gerektiren bir ilişki bulunmadığı; Davalı Adalet Bakanlığı veya dava dışı icra memurlarının davacı aleyhine haksız yere zenginleşmedikleri, taraflar arasında geçersiz de olsa sözleşme ilişkisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 5. maddesi "İcra ve İflas Dairesi görevlilerinin kusurlarından doğan tazminat davaları, ancak idare aleyhine açılabilir. Devletin, zararın meydana gelmesinde kusuru bulunan görevlilere rücu hakkı saklıdır. Bu davalara adliye mahkemelerinde bakılır."
Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen İcra hukuk mahkemesi dosyası içeriğinden icra memurunun kusurlu eylemi ile ihalenin feshedildiği sabittir. Burada araştırılması gereken husus ihalenin feshi sebebiyle davacının maddi bir zararının olup olmadığı ve varsa miktarı konusundadır.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 25/03/2015 tarih ve 2014/5540 Esas, 2015/3624 Karar sayılı ilamında "...Dosya kapsamına göre; icra memuru, satış ilanını usulüne uygun yapmadığından ihalenin feshine, söz konusu taşınmazın davacının elinden çıkmasına ve zarara uğramasına sebep olmuştur. İhale aşamasında ödenen teminat bedeli, satış bedeli, KDV ve damga vergisi, tellaliye bedeli, vergi bedeli, tapu harç ve masrafı daha sonra davacıya iade edilmiş ise de, davacı ödeme tarihlerinden iade tarihlerine kadar ödediği kalemler yönünden yasal faiz tutarları kadar zarara uğramıştır. Zarar icra memurunun kusurlu eyleminden doğduğundan, davalı İİK'nun 5. maddesi gereğince zarardan sorumludur. Mahkemece, davacı tarafından ödenen ve ihalenin feshi sebebiyle iade edilen kalemler yönünden ödeme tarihlerinden iade tarihlerine kadar yasal faizlerinin hesaplattırılarak hüküm altına alınması gerekirken, zararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın tümden reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun bulunmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir." şeklinde karar verilmiş, benzer bir dosyada Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2010/12983 Esas, 2012/4177 Karar sayılı ilamında "... Davacının talebi icra memurunun hatalı eylemi sebebiyle zarar görmeye ilişkin olduğundan, ihalenin feshi sebebiyle istenebilecek zarar, yatırılan ihale bedeli ve ihale masrafları ile bunların iadesi halinde iade edilinceye kadar geçen sürede bu bedellerin kullanılamaması sebebiyle uğranılan yasal faiz kaybından ibarettir...."şeklindedir.
Yukarıda belirtilen Yargıtay ilamlarındaki yönteme uygun olarak hesaplama yapılması gerekirken hatalı bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm tesisi isabetsiz olup davacı vekilinin bu yöne değinen istinaf istemi yerindedir.
Kabule göre de; İcra müdürlüğünce yapılması gereken işlemler sebebiyle davalı şirket ve davalı E. G. sorumlu tutulamayacağından davanın bu davalılar yönünden pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak davalı Bakanlık yönünden davanın pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesinin hatalı olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf sebebi yerindedir (İstanbul BAM 4. HD. T:26/02/2025, E:2025/495, K:2025/811).
#83
Satış (ihale) & Paraların Paylaştırılması / Ynt: İİK Geçici Md. 18/2'nin 4...
Son İleti Gönderen Özgür KOCA - 05 Mart 2025, 10:47:22T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2024/7448
KARAR NO: 2024/10433
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Şikayetçi borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, sair fesih iddialarının yanı sıra Satış Giderleri Tarifesine göre 8.03.2023 tarihine kadar yatırılması gereken satış avansının yatırılmadığını, buna göre süresinde yapılmış bir satış talebinden bahsedilemeyeceğini ve haczin düştüğünü ileri sürerek 29.02.2024 tarihli taşınmaz ihalesinin feshini istediği, İlk Derece Mahkemesince; eksik satış avansının yatırıldığı gerekçesi ile şikayetin reddine ve borçlu aleyhine para cezasına hükmedildiği, borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; İİK'nın 106 maddesinin değişiklik öncesi haline göre süresinde satış talep edildiği ve satış avansının yatırıldığı gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmüştür.
Konuya ilişkin yasal düzenlemeler incelendiğinde;
7343 sayılı Yasanın 9. maddesi ile değişen 106/3 maddesinde; "Satış talebiyle birlikte kıymet takdiri ve satış giderlerinin tamamının peşin olarak yatırılması zorunludur." düzenlemesi,
7343 sayılı Yasanın 33. maddesi ile eklenen geçici 18/2.1 maddesinde; "Uygulamaya geçilen il ve ilçelerde, geçiş tarihinden sonra haczedilen mallar hakkında, bu maddeyi ihdas eden Kanunla değiştirilen 87, 106 ve 110 uncu madde hükümleri uygulanır. Geçiş tarihinden önce haczedilen mallar hakkında ise değişikliklerden önceki hükümler ile ilga edilen hükümlerin uygulanmasına devam olunur" düzenlemesi,
Aynı maddenin 3. fıkrasında "106 ncı madde uyarınca çıkarılacak tarifenin yürürlüğe girdiği tarihten önce satış talep edilmiş olmasına rağmen kıymet takdiri ile muhafaza ve satış giderlerinin tamamının yatırılmadığı hâllerde bu tarifenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde tarifede belirlenen giderlerin yatırılması zorunludur. Bu süre içinde giderler peşin olarak yatırılmazsa satış talebi vaki olmamış sayılır" düzenlemesi,
7343 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile değişik İcra ve İflâs Kanunu'nun 106'ncı maddesi gereğince çıkarılan ve 08.03.2022 tarihli ve 31772 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Satış Gideleri Tarifesi'nin "Geçiş hükümleri" kenar başlıklı Geçici 1'inci maddesinde;
"(1) Bu Tarife hükümleri;
(a)Bakanlıkça resmî internet sitesinden elektronik satış uygulamasına geçileceği duyurulan il veya ilçelerde belirlenen tarihten sonra haczedilecek mallar hakkında,
b) Ülke genelinde ise, İcra ve İflâs Kanunu Uyarınca Elektronik Ortamda Yapılacak Satışların Usulü Hakkında Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç bir yılın sonunda haczedilecek mallar hakkında, uygulanır.
(2) Bu Tarife hükümleri elektronik satış uygulamasına henüz geçilmeyen il veya ilçelerde uygulanmaz. Bu kapsamda bulunan mahallerdeki haczedilen mallarla ilgili tahsil edilmesi gereken giderler hakkında 2004 sayılı Kanunun 24.11.2021 tarihli ve 7343 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunla yapılan değişikliklerden önceki hükümleri ve ilga edilen hükümleri uygulanır." düzenlemesi,
Aynı tarifenin 9. maddesinde ise "(1) Satış giderinin belirlenmesinde, satış talebinin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan tarife esas alınır. Bu Tarifenin 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükmü saklıdır" düzenlemesi yer almaktadır.
Tüm bu yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, elektronik satış uygulamasına geçiş tarihinden sonra haczedilen mallar yönünden satış talebiyle birlikte kıymet takdiri ve satış giderlerinin tamamının Tarife hükümleri doğrultusunda peşin olarak yatırılması zorunluluğu bulunmakta olup, geçiş tarihinden önce haczedilen mallarla ilgili tarife hükümlerinin uygulanması ve satış giderlerinin peşin olarak yatırılması zorunluluğu bulunmamakta ise de, tarifenin yürürlüğe girdiği 08.03.2022 tarihinden önce satış talep edilmiş olmasına rağmen kıymet takdiri ile muhafaza ve satış giderlerinin tamamının yatırılmadığı haller ile 8.03.2022 tarihinden sonra satış talep edilmesine rağmen elektronik satış uygulamasına geçilmemiş olması nedeniyle Tarife'ye bağlı kalınmaksızın takdir edilen veya alacaklı tarafından Tarife'de belirlenen miktarın altında yatırılan giderlerin 08.03.2023 tarihine kadar yatırılmasının veya tamamlanmasının zorunlu olduğu, İİK'nın Geçici Madde 18/3 fıkrasındaki bu sürenin kanun koyucu tarafından belirlenen kesin nitelikteki sürelerden olduğu, giderlerin tamamlanması yönünde alacaklıya süre verileceğine ve muhtıra çıkartılacağına ilişkin bir yasal düzenlemenin bulunmadığı, yasa ile belirlenen bu sürede giderlerin tamamlanmaması halinde satış talebinin vaki olmamış sayılacağı, yine tarifenin yürürlük tarihinden önce haciz konulmuş olmasına rağmen satış isteme süresi geçmeyen ve henüz satış talep edilmeyen mahcuzlar yönünden de yasal değişiklik hükümlerinin uygulanacağı anlaşılmaktadır.
Somut olayda; alacaklı tarafından başlatılan genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinde, borçluya ait ... 3 parselde bulunan 12 nolu bağımsız bölüme 13.10.2021 tarihinde haciz konulduğu ve alacaklı tarafından 17.05.2022 tarihinde satış talep edilerek 05.07.2022 tarihinde 1.500,00 TL satış avansının yatırıldığı, 7343 sayılı Yasa ile ilgili maddelerde yapılan değişikliklerin Adalet Bakanlığı'nın resmi sitesinden yapılan duyuruya göre İstanbul il ve ilçelerinde 01.11.2022 tarihi itibariyle ilanı yapılacak artırmalar hakkında uygulanacağının belirlendiği, buna göre haciz tarihi itibariyle tarife hükümleri uygulanmayacağından alacaklı tarafından tarifede belirlenen giderleri peşin olarak yatırılması zorunlu değil ise de, İİK'nın Geçici Madde 18/3 uyarınca Tarife'nin yürürlük tarihi olan 8.03.2022 tarihinden itibaren bir yıl içinde (08.03.2023 tarihine kadar) Tarife'de belirlenen miktarın altında kalan satış avansının tamamlanmasının zorunlu olduğu anlaşılmıştır.
O halde, İlk Derece Mahkemesince; anılan tüm yasal düzenlemeler ve özellikle İİK'nın Geçici Madde 18/3 hükmü dikkate alınarak satış avansının süresinde tamamlanmadığına ilişkin fesih nedeni incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yasal dayanağı ve gerekçesi gösterilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ:
Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca, istinaf talebinin esastan reddine ilişkin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nin 2.10.2024 tarih ve 2024/2314 Esas 2024/2603 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 6.06.2024 tarih ve 2024/162 Esas 2024/450 Karar sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 11.12.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
**************
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2025/1047
KARAR NO: 2025/2472
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı/3. kişi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Şikayetçi 3. kişi icra müdürlüğüne yaptıkları haczin kaldırılması istemlerinin İİK'nın 106. ve 110. maddeleri gereği haczin düşmüş olduğu da göz ardı edilerek reddedildiğini bildirerek, icra müdürlüğü işleminin iptali istemiyle haczin kaldırılması için icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece en son haciz tarihinden itibaren süresinde satış talebinde bulunulmadığı ve gerekli satış masraflarının yatırılmadığı gerekçesiyle şikayetin kabulüne karar verildiği, kararın alacaklı tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince satış talebinin süresinde olduğu, satış avansının da süresinde yatırıldığından bahisle alacaklının istinaf talebinin esastan kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, şikayetin reddine karar verildiği görülmüştür.
Konuya ilişkin yasal düzenlemeler incelendiğinde;
7343 sayılı Yasanın 9. maddesi ile değişen 106/3 maddesinde; "Satış talebiyle birlikte kıymet takdiri ve satış giderlerinin tamamının peşin olarak yatırılması zorunludur." düzenlemesi,
7343 sayılı Yasanın 33. maddesi ile eklenen geçici 18/2.1 maddesinde; "Uygulamaya geçilen il ve ilçelerde, geçiş tarihinden sonra haczedilen mallar hakkında, bu maddeyi ihdas eden Kanunla değiştirilen 87, 106 ve 110 uncu madde hükümleri uygulanır. Geçiş tarihinden önce haczedilen mallar hakkında ise değişikliklerden önceki hükümler ile ilga edilen hükümlerin uygulanmasına devam olunur" düzenlemesi,
Aynı maddenin 3. fıkrasında "106 ncı madde uyarınca çıkarılacak tarifenin yürürlüğe girdiği tarihten önce satış talep edilmiş olmasına rağmen kıymet takdiri ile muhafaza ve satış giderlerinin tamamının yatırılmadığı hâllerde bu tarifenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde tarifede belirlenen giderlerin yatırılması zorunludur. Bu süre içinde giderler peşin olarak yatırılmazsa satış talebi vaki olmamış sayılır" düzenlemesi,
7343 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile değişik İcra ve İflâs Kanunu'nun 106'ncı maddesi gereğince çıkarılan ve 08.03.2022 tarihli ve 31772 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Satış Gideleri Tarifesi'nin "Geçiş hükümleri" kenar başlıklı Geçici 1'inci maddesinde
"(1) Bu Tarife hükümleri;
(a)Bakanlıkça resmî internet sitesinden elektronik satış uygulamasına geçileceği duyurulan il veya ilçelerde belirlenen tarihten sonra haczedilecek mallar hakkında,
b)Ülke genelinde ise, İcra ve İflâs Kanunu Uyarınca Elektronik Ortamda Yapılacak Satışların Usulü Hakkında Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç bir yılın sonunda haczedilecek mallar hakkında, uygulanır.
(2)Bu Tarife hükümleri elektronik satış uygulamasına henüz geçilmeyen il veya ilçelerde uygulanmaz. Bu kapsamda bulunan mahallerdeki haczedilen mallarla ilgili tahsil edilmesi gereken giderler hakkında 2004 sayılı Kanunun 24.11.2021 tarihli ve 7343 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunla yapılan değişikliklerden önceki hükümleri ve ilga edilen hükümleri uygulanır." düzenlemesi,
Aynı tarifenin 9. maddesinde ise "(1) Satış giderinin belirlenmesinde, satış talebinin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan tarife esas alınır. Bu Tarifenin 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükmü saklıdır" düzenlemesi yer almaktadır.
Tüm bu yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, elektronik satış uygulamasına geçiş tarihinden sonra haczedilen mallar yönünden satış talebiyle birlikte kıymet takdiri ve satış giderlerinin tamamının Tarife hükümleri doğrultusunda peşin olarak yatırılması zorunluluğu bulunmakta olup, geçiş tarihinden önce haczedilen mallarla ilgili tarife hükümlerinin uygulanması ve satış giderlerinin peşin olarak yatırılması zorunluluğu bulunmamakta ise de, tarifenin yürürlüğe girdiği 08.03.2022 tarihinden önce satış talep edilmiş olmasına rağmen kıymet takdiri ile muhafaza ve satış giderlerinin tamamının yatırılmadığı haller ile 08.03.2022 tarihinden sonra satış talep edilmesine rağmen elektronik satış uygulamasına geçilmemiş olması nedeniyle Tarife'ye bağlı kalınmaksızın takdir edilen veya alacaklı tarafından Tarife'de belirlenen miktarın altında yatırılan giderlerin 08.03.2023 tarihine kadar yatırılmasının veya tamamlanmasının zorunlu olduğu, İİK'nın Geçici Madde 18/3. fıkrasındaki bu sürenin kanun koyucu tarafından belirlenen kesin nitelikteki sürelerden olduğu, giderlerin tamamlanması yönünde alacaklıya süre verileceğine ve muhtıra çıkartılacağına ilişkin bir yasal düzenlemenin bulunmadığı, yasa ile belirlenen bu sürede giderlerin tamamlanmaması halinde satış talebinin vaki olmamış sayılacağı, yine tarifenin yürürlük tarihinden önce haciz konulmuş olmasına rağmen satış isteme süresi geçmeyen ve henüz satış talep edilmeyen mahcuzlar yönünden de yasal değişiklik hükümlerinin uygulanacağı anlaşılmaktadır.
Somut olayda; şikayete konu bağımsız bölümün 1/4 hissesi dava dışı takip borçlusu Salih Ç. adına kayıtlı iken icra müdürlüğünce 29.06.2015 tarihinde haciz tesis edildiği, haciz tarihinden sonra olmak üzere 27.10.2015 tarihinde taşınmaz hissesinin şikayetçi tarafından satın alındığı, alacaklı tarafından 30.06.2016 tarihinde satış talebinde bulunulduğu ve 01.07.2016 tarihinde 500,00 TL satış avansının yatırıldığı, 7343 sayılı Yasa ile ilgili maddelerde yapılan değişikliklerin Adalet Bakanlığı'nın resmi sitesinden yapılan duyuruya göre Ankara il ve ilçelerinde 01.06.2022 tarihi itibariyle ilanı yapılacak artırmalar hakkında uygulanacağının belirlendiği, buna göre haciz tarihi itibariyle tarife hükümleri uygulanmayacağından alacaklı tarafından tarifede belirlenen giderlerin peşin olarak yatırılması zorunlu değil ise de, İİK'nın Geçici Madde 18/3. uyarınca Tarife'nin yürürlük tarihi olan 08.03.2022 tarihinden itibaren bir yıl içinde (08.03.2023 tarihine kadar) tarifede belirlenen miktarın altında kalan satış avansının tamamlanması zorunludur.
O halde, Bölge Adliye Mahkemesince; anılan tüm yasal düzenlemeler ve özellikle İİK'nın Geçici Madde 18/3. hükmü dikkate alınarak satış avansının süresinde tamamlanıp tamamlanmadığına ilişkin inceleme ve değerlendirme yapılmak suretiyle hacizlerin düşüp düşmediği araştırılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ:
Davacı/3. kişinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesinin 28.11.2024 tarih ve 2024/265 Esas - 2024/1643 Karar sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 19.03.2025 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
*************
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2025/1599
KARAR NO: 2025/3105
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi 3. kişiler tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Şikayetçi 3. kişilerin icra mahkemesine başvurarak, taşınmazlara konulan 22.08.2014 ve 20.08.2021 tarihli hacizlerin İİK'nın 106-110. maddelerine ve 7343 sayılı kanunla İİK'ya eklenen geçici 18. maddesi düzenlemesi gereğince kaldırılması istemine ilişkin icra müdürlüğünce reddine dair verilen kararın kaldırılmasını talep ederek icra mahkemesine başvurduğu, İlk Derece Mahkemesince şikayetlerin reddine karar verildiği, karara karşı şikayetçiler tarafından istinaf talebinde bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, başvurunun kısmen kabulüyle mahkeme kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle 20.08.2021 tarihli hacizlerin kaldırılmasına ve 22.08.2014 tarihli hacizlere yönelik şikayetin ise İİK'nın geçici 18/2-1. bendi uyarınca geçiş tarihinden önce haczedilen mallar hakkında değişikliklerden önceki hükümler ile ilga edilen hükümlerin uygulanmasına devam olunacağından bahisle reddine hükmedildiği ve şikayetin reddine ilişkin kararın şikayetçi 3. Kişiler tarafından temyiz edildiği anlaşılmıştır.
Somut olayda alacaklı vekili tarafından 03.05.2015 tarihinde satış talep edildiği, taşınmazlar üzerinde ise icra müdürlüğünce konulan 22.08.2014 tarihli hacizlerin bulunduğu tapu kaydından anlaşılmıştır. 30.11.2021 tarihinde yayımlanan 7343 S.K. ile İİK madde 106 ve 110'da değişikliklerin yapıldığı, buna göre değişiklik sonrası ilgili 106/3 maddesinde "Satış talebiyle birlikte kıymet takdiri ve satış giderlerinin tamamının peşin olarak yatırılması zorunludur." hükmünün yer aldığı, 7343 Sayılı Kanunun 33. maddesiyle İcra İflas Kanununa geçici madde 18'in eklendiği, geçici madde 18/2 gereğince 106. ve 110. maddelerde yapılacak değişikliklerin 111/b maddesinin uygulanmasına ilişkin yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlanacağı, bu yönetmeliğin de 08.03.2022 tarihinde yürürlüğe girdiği, geçici madde 18/3'de "106 ncı madde uyarınca çıkarılacak tarifenin yürürlüğe girdiği tarihten önce satış talep edilmiş olmasına rağmen kıymet takdiri ile muhafaza ve satış giderlerinin tamamının yatırılmadığı hallerde bu tarifenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde tarifede belirlenen giderlerin yatırılması zorunludur. Bu süre içinde giderler peşin olarak yatırılmazsa satış talebi vaki olmamış sayılır." hükmünün yer aldığı, tarifenin de 08.03.2022 tarihinde yürürlüğe girdiği, buna göre tarifenin yürürlüğe girmesinden önce satış talep edilmiş ve satış giderlerininin tamamı yatırılmamışsa, tarifede yer alan ücretin 08.03.2023 tarihine kadar yatırılması gerektiği anlaşılmış olup, dosyanın incelenmesinde, yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 1 yıllık sürede masrafın yatırılmadığı böylelikle taşınmazlar üzerindeki haczin düştüğü anlaşılmıştır.
O halde, hacizlerin düştüğü göz önüne alınarak 3. kişilerin şikayetlerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : 3. Kişilerin temyiz itirazlarının kabulü ile Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 09.01.2025 tarih ve 2025/16 E. - 2025/36 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/2. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 14.04.2025 gününde oy birliğiyle karar verildi.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2024/7448
KARAR NO: 2024/10433
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Şikayetçi borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, sair fesih iddialarının yanı sıra Satış Giderleri Tarifesine göre 8.03.2023 tarihine kadar yatırılması gereken satış avansının yatırılmadığını, buna göre süresinde yapılmış bir satış talebinden bahsedilemeyeceğini ve haczin düştüğünü ileri sürerek 29.02.2024 tarihli taşınmaz ihalesinin feshini istediği, İlk Derece Mahkemesince; eksik satış avansının yatırıldığı gerekçesi ile şikayetin reddine ve borçlu aleyhine para cezasına hükmedildiği, borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; İİK'nın 106 maddesinin değişiklik öncesi haline göre süresinde satış talep edildiği ve satış avansının yatırıldığı gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmüştür.
Konuya ilişkin yasal düzenlemeler incelendiğinde;
7343 sayılı Yasanın 9. maddesi ile değişen 106/3 maddesinde; "Satış talebiyle birlikte kıymet takdiri ve satış giderlerinin tamamının peşin olarak yatırılması zorunludur." düzenlemesi,
7343 sayılı Yasanın 33. maddesi ile eklenen geçici 18/2.1 maddesinde; "Uygulamaya geçilen il ve ilçelerde, geçiş tarihinden sonra haczedilen mallar hakkında, bu maddeyi ihdas eden Kanunla değiştirilen 87, 106 ve 110 uncu madde hükümleri uygulanır. Geçiş tarihinden önce haczedilen mallar hakkında ise değişikliklerden önceki hükümler ile ilga edilen hükümlerin uygulanmasına devam olunur" düzenlemesi,
Aynı maddenin 3. fıkrasında "106 ncı madde uyarınca çıkarılacak tarifenin yürürlüğe girdiği tarihten önce satış talep edilmiş olmasına rağmen kıymet takdiri ile muhafaza ve satış giderlerinin tamamının yatırılmadığı hâllerde bu tarifenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde tarifede belirlenen giderlerin yatırılması zorunludur. Bu süre içinde giderler peşin olarak yatırılmazsa satış talebi vaki olmamış sayılır" düzenlemesi,
7343 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile değişik İcra ve İflâs Kanunu'nun 106'ncı maddesi gereğince çıkarılan ve 08.03.2022 tarihli ve 31772 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Satış Gideleri Tarifesi'nin "Geçiş hükümleri" kenar başlıklı Geçici 1'inci maddesinde;
"(1) Bu Tarife hükümleri;
(a)Bakanlıkça resmî internet sitesinden elektronik satış uygulamasına geçileceği duyurulan il veya ilçelerde belirlenen tarihten sonra haczedilecek mallar hakkında,
b) Ülke genelinde ise, İcra ve İflâs Kanunu Uyarınca Elektronik Ortamda Yapılacak Satışların Usulü Hakkında Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç bir yılın sonunda haczedilecek mallar hakkında, uygulanır.
(2) Bu Tarife hükümleri elektronik satış uygulamasına henüz geçilmeyen il veya ilçelerde uygulanmaz. Bu kapsamda bulunan mahallerdeki haczedilen mallarla ilgili tahsil edilmesi gereken giderler hakkında 2004 sayılı Kanunun 24.11.2021 tarihli ve 7343 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunla yapılan değişikliklerden önceki hükümleri ve ilga edilen hükümleri uygulanır." düzenlemesi,
Aynı tarifenin 9. maddesinde ise "(1) Satış giderinin belirlenmesinde, satış talebinin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan tarife esas alınır. Bu Tarifenin 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükmü saklıdır" düzenlemesi yer almaktadır.
Tüm bu yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, elektronik satış uygulamasına geçiş tarihinden sonra haczedilen mallar yönünden satış talebiyle birlikte kıymet takdiri ve satış giderlerinin tamamının Tarife hükümleri doğrultusunda peşin olarak yatırılması zorunluluğu bulunmakta olup, geçiş tarihinden önce haczedilen mallarla ilgili tarife hükümlerinin uygulanması ve satış giderlerinin peşin olarak yatırılması zorunluluğu bulunmamakta ise de, tarifenin yürürlüğe girdiği 08.03.2022 tarihinden önce satış talep edilmiş olmasına rağmen kıymet takdiri ile muhafaza ve satış giderlerinin tamamının yatırılmadığı haller ile 8.03.2022 tarihinden sonra satış talep edilmesine rağmen elektronik satış uygulamasına geçilmemiş olması nedeniyle Tarife'ye bağlı kalınmaksızın takdir edilen veya alacaklı tarafından Tarife'de belirlenen miktarın altında yatırılan giderlerin 08.03.2023 tarihine kadar yatırılmasının veya tamamlanmasının zorunlu olduğu, İİK'nın Geçici Madde 18/3 fıkrasındaki bu sürenin kanun koyucu tarafından belirlenen kesin nitelikteki sürelerden olduğu, giderlerin tamamlanması yönünde alacaklıya süre verileceğine ve muhtıra çıkartılacağına ilişkin bir yasal düzenlemenin bulunmadığı, yasa ile belirlenen bu sürede giderlerin tamamlanmaması halinde satış talebinin vaki olmamış sayılacağı, yine tarifenin yürürlük tarihinden önce haciz konulmuş olmasına rağmen satış isteme süresi geçmeyen ve henüz satış talep edilmeyen mahcuzlar yönünden de yasal değişiklik hükümlerinin uygulanacağı anlaşılmaktadır.
Somut olayda; alacaklı tarafından başlatılan genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinde, borçluya ait ... 3 parselde bulunan 12 nolu bağımsız bölüme 13.10.2021 tarihinde haciz konulduğu ve alacaklı tarafından 17.05.2022 tarihinde satış talep edilerek 05.07.2022 tarihinde 1.500,00 TL satış avansının yatırıldığı, 7343 sayılı Yasa ile ilgili maddelerde yapılan değişikliklerin Adalet Bakanlığı'nın resmi sitesinden yapılan duyuruya göre İstanbul il ve ilçelerinde 01.11.2022 tarihi itibariyle ilanı yapılacak artırmalar hakkında uygulanacağının belirlendiği, buna göre haciz tarihi itibariyle tarife hükümleri uygulanmayacağından alacaklı tarafından tarifede belirlenen giderleri peşin olarak yatırılması zorunlu değil ise de, İİK'nın Geçici Madde 18/3 uyarınca Tarife'nin yürürlük tarihi olan 8.03.2022 tarihinden itibaren bir yıl içinde (08.03.2023 tarihine kadar) Tarife'de belirlenen miktarın altında kalan satış avansının tamamlanmasının zorunlu olduğu anlaşılmıştır.
O halde, İlk Derece Mahkemesince; anılan tüm yasal düzenlemeler ve özellikle İİK'nın Geçici Madde 18/3 hükmü dikkate alınarak satış avansının süresinde tamamlanmadığına ilişkin fesih nedeni incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yasal dayanağı ve gerekçesi gösterilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ:
Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca, istinaf talebinin esastan reddine ilişkin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nin 2.10.2024 tarih ve 2024/2314 Esas 2024/2603 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 6.06.2024 tarih ve 2024/162 Esas 2024/450 Karar sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 11.12.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
**************
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2025/1047
KARAR NO: 2025/2472
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı/3. kişi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Şikayetçi 3. kişi icra müdürlüğüne yaptıkları haczin kaldırılması istemlerinin İİK'nın 106. ve 110. maddeleri gereği haczin düşmüş olduğu da göz ardı edilerek reddedildiğini bildirerek, icra müdürlüğü işleminin iptali istemiyle haczin kaldırılması için icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece en son haciz tarihinden itibaren süresinde satış talebinde bulunulmadığı ve gerekli satış masraflarının yatırılmadığı gerekçesiyle şikayetin kabulüne karar verildiği, kararın alacaklı tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince satış talebinin süresinde olduğu, satış avansının da süresinde yatırıldığından bahisle alacaklının istinaf talebinin esastan kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, şikayetin reddine karar verildiği görülmüştür.
Konuya ilişkin yasal düzenlemeler incelendiğinde;
7343 sayılı Yasanın 9. maddesi ile değişen 106/3 maddesinde; "Satış talebiyle birlikte kıymet takdiri ve satış giderlerinin tamamının peşin olarak yatırılması zorunludur." düzenlemesi,
7343 sayılı Yasanın 33. maddesi ile eklenen geçici 18/2.1 maddesinde; "Uygulamaya geçilen il ve ilçelerde, geçiş tarihinden sonra haczedilen mallar hakkında, bu maddeyi ihdas eden Kanunla değiştirilen 87, 106 ve 110 uncu madde hükümleri uygulanır. Geçiş tarihinden önce haczedilen mallar hakkında ise değişikliklerden önceki hükümler ile ilga edilen hükümlerin uygulanmasına devam olunur" düzenlemesi,
Aynı maddenin 3. fıkrasında "106 ncı madde uyarınca çıkarılacak tarifenin yürürlüğe girdiği tarihten önce satış talep edilmiş olmasına rağmen kıymet takdiri ile muhafaza ve satış giderlerinin tamamının yatırılmadığı hâllerde bu tarifenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde tarifede belirlenen giderlerin yatırılması zorunludur. Bu süre içinde giderler peşin olarak yatırılmazsa satış talebi vaki olmamış sayılır" düzenlemesi,
7343 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile değişik İcra ve İflâs Kanunu'nun 106'ncı maddesi gereğince çıkarılan ve 08.03.2022 tarihli ve 31772 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Satış Gideleri Tarifesi'nin "Geçiş hükümleri" kenar başlıklı Geçici 1'inci maddesinde
"(1) Bu Tarife hükümleri;
(a)Bakanlıkça resmî internet sitesinden elektronik satış uygulamasına geçileceği duyurulan il veya ilçelerde belirlenen tarihten sonra haczedilecek mallar hakkında,
b)Ülke genelinde ise, İcra ve İflâs Kanunu Uyarınca Elektronik Ortamda Yapılacak Satışların Usulü Hakkında Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç bir yılın sonunda haczedilecek mallar hakkında, uygulanır.
(2)Bu Tarife hükümleri elektronik satış uygulamasına henüz geçilmeyen il veya ilçelerde uygulanmaz. Bu kapsamda bulunan mahallerdeki haczedilen mallarla ilgili tahsil edilmesi gereken giderler hakkında 2004 sayılı Kanunun 24.11.2021 tarihli ve 7343 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunla yapılan değişikliklerden önceki hükümleri ve ilga edilen hükümleri uygulanır." düzenlemesi,
Aynı tarifenin 9. maddesinde ise "(1) Satış giderinin belirlenmesinde, satış talebinin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan tarife esas alınır. Bu Tarifenin 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükmü saklıdır" düzenlemesi yer almaktadır.
Tüm bu yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, elektronik satış uygulamasına geçiş tarihinden sonra haczedilen mallar yönünden satış talebiyle birlikte kıymet takdiri ve satış giderlerinin tamamının Tarife hükümleri doğrultusunda peşin olarak yatırılması zorunluluğu bulunmakta olup, geçiş tarihinden önce haczedilen mallarla ilgili tarife hükümlerinin uygulanması ve satış giderlerinin peşin olarak yatırılması zorunluluğu bulunmamakta ise de, tarifenin yürürlüğe girdiği 08.03.2022 tarihinden önce satış talep edilmiş olmasına rağmen kıymet takdiri ile muhafaza ve satış giderlerinin tamamının yatırılmadığı haller ile 08.03.2022 tarihinden sonra satış talep edilmesine rağmen elektronik satış uygulamasına geçilmemiş olması nedeniyle Tarife'ye bağlı kalınmaksızın takdir edilen veya alacaklı tarafından Tarife'de belirlenen miktarın altında yatırılan giderlerin 08.03.2023 tarihine kadar yatırılmasının veya tamamlanmasının zorunlu olduğu, İİK'nın Geçici Madde 18/3. fıkrasındaki bu sürenin kanun koyucu tarafından belirlenen kesin nitelikteki sürelerden olduğu, giderlerin tamamlanması yönünde alacaklıya süre verileceğine ve muhtıra çıkartılacağına ilişkin bir yasal düzenlemenin bulunmadığı, yasa ile belirlenen bu sürede giderlerin tamamlanmaması halinde satış talebinin vaki olmamış sayılacağı, yine tarifenin yürürlük tarihinden önce haciz konulmuş olmasına rağmen satış isteme süresi geçmeyen ve henüz satış talep edilmeyen mahcuzlar yönünden de yasal değişiklik hükümlerinin uygulanacağı anlaşılmaktadır.
Somut olayda; şikayete konu bağımsız bölümün 1/4 hissesi dava dışı takip borçlusu Salih Ç. adına kayıtlı iken icra müdürlüğünce 29.06.2015 tarihinde haciz tesis edildiği, haciz tarihinden sonra olmak üzere 27.10.2015 tarihinde taşınmaz hissesinin şikayetçi tarafından satın alındığı, alacaklı tarafından 30.06.2016 tarihinde satış talebinde bulunulduğu ve 01.07.2016 tarihinde 500,00 TL satış avansının yatırıldığı, 7343 sayılı Yasa ile ilgili maddelerde yapılan değişikliklerin Adalet Bakanlığı'nın resmi sitesinden yapılan duyuruya göre Ankara il ve ilçelerinde 01.06.2022 tarihi itibariyle ilanı yapılacak artırmalar hakkında uygulanacağının belirlendiği, buna göre haciz tarihi itibariyle tarife hükümleri uygulanmayacağından alacaklı tarafından tarifede belirlenen giderlerin peşin olarak yatırılması zorunlu değil ise de, İİK'nın Geçici Madde 18/3. uyarınca Tarife'nin yürürlük tarihi olan 08.03.2022 tarihinden itibaren bir yıl içinde (08.03.2023 tarihine kadar) tarifede belirlenen miktarın altında kalan satış avansının tamamlanması zorunludur.
O halde, Bölge Adliye Mahkemesince; anılan tüm yasal düzenlemeler ve özellikle İİK'nın Geçici Madde 18/3. hükmü dikkate alınarak satış avansının süresinde tamamlanıp tamamlanmadığına ilişkin inceleme ve değerlendirme yapılmak suretiyle hacizlerin düşüp düşmediği araştırılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ:
Davacı/3. kişinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesinin 28.11.2024 tarih ve 2024/265 Esas - 2024/1643 Karar sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 19.03.2025 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
*************
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2025/1599
KARAR NO: 2025/3105
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi 3. kişiler tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Şikayetçi 3. kişilerin icra mahkemesine başvurarak, taşınmazlara konulan 22.08.2014 ve 20.08.2021 tarihli hacizlerin İİK'nın 106-110. maddelerine ve 7343 sayılı kanunla İİK'ya eklenen geçici 18. maddesi düzenlemesi gereğince kaldırılması istemine ilişkin icra müdürlüğünce reddine dair verilen kararın kaldırılmasını talep ederek icra mahkemesine başvurduğu, İlk Derece Mahkemesince şikayetlerin reddine karar verildiği, karara karşı şikayetçiler tarafından istinaf talebinde bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, başvurunun kısmen kabulüyle mahkeme kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle 20.08.2021 tarihli hacizlerin kaldırılmasına ve 22.08.2014 tarihli hacizlere yönelik şikayetin ise İİK'nın geçici 18/2-1. bendi uyarınca geçiş tarihinden önce haczedilen mallar hakkında değişikliklerden önceki hükümler ile ilga edilen hükümlerin uygulanmasına devam olunacağından bahisle reddine hükmedildiği ve şikayetin reddine ilişkin kararın şikayetçi 3. Kişiler tarafından temyiz edildiği anlaşılmıştır.
Somut olayda alacaklı vekili tarafından 03.05.2015 tarihinde satış talep edildiği, taşınmazlar üzerinde ise icra müdürlüğünce konulan 22.08.2014 tarihli hacizlerin bulunduğu tapu kaydından anlaşılmıştır. 30.11.2021 tarihinde yayımlanan 7343 S.K. ile İİK madde 106 ve 110'da değişikliklerin yapıldığı, buna göre değişiklik sonrası ilgili 106/3 maddesinde "Satış talebiyle birlikte kıymet takdiri ve satış giderlerinin tamamının peşin olarak yatırılması zorunludur." hükmünün yer aldığı, 7343 Sayılı Kanunun 33. maddesiyle İcra İflas Kanununa geçici madde 18'in eklendiği, geçici madde 18/2 gereğince 106. ve 110. maddelerde yapılacak değişikliklerin 111/b maddesinin uygulanmasına ilişkin yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlanacağı, bu yönetmeliğin de 08.03.2022 tarihinde yürürlüğe girdiği, geçici madde 18/3'de "106 ncı madde uyarınca çıkarılacak tarifenin yürürlüğe girdiği tarihten önce satış talep edilmiş olmasına rağmen kıymet takdiri ile muhafaza ve satış giderlerinin tamamının yatırılmadığı hallerde bu tarifenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde tarifede belirlenen giderlerin yatırılması zorunludur. Bu süre içinde giderler peşin olarak yatırılmazsa satış talebi vaki olmamış sayılır." hükmünün yer aldığı, tarifenin de 08.03.2022 tarihinde yürürlüğe girdiği, buna göre tarifenin yürürlüğe girmesinden önce satış talep edilmiş ve satış giderlerininin tamamı yatırılmamışsa, tarifede yer alan ücretin 08.03.2023 tarihine kadar yatırılması gerektiği anlaşılmış olup, dosyanın incelenmesinde, yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 1 yıllık sürede masrafın yatırılmadığı böylelikle taşınmazlar üzerindeki haczin düştüğü anlaşılmıştır.
O halde, hacizlerin düştüğü göz önüne alınarak 3. kişilerin şikayetlerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : 3. Kişilerin temyiz itirazlarının kabulü ile Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 09.01.2025 tarih ve 2025/16 E. - 2025/36 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/2. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 14.04.2025 gününde oy birliğiyle karar verildi.
#84
Genel İcra Hukuku / Belediyenin Taraf Olduğu Takip...
Son İleti Gönderen Özgür KOCA - 04 Mart 2025, 11:08:36T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/27868
KARAR NO: 2016/4232
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı vekili; .. Büyükşehir Belediye Başkalığı aleyhine genel haciz yolu ile başlattığı takipte anılan belediye başkanlığı adına ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı İşletme ve İştirakler Daire Başkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı Vekilinin takibe itiraz ettiğini, takibin durdurulduğunu, bu şahsın belediyeyi temsil yetkisi olmadığından yaptığı itirazın geçersiz olduğunu belirterek icra müdürlüğünün durdurmaya ilişkin işleminin kaldırılmasına karar verilmesini şikayet yoluyla talep etmiştir.
İcra takibi borçlu ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı hakkında başlatıldığından, belediyenin taraf olduğu bu takipte belediyeyi 5393 Sayılı Belediye Kanununun 38/c maddesi uyarınca Belediye Başkanı temsil eder. Belediye Başkanı kanundan doğan bu yetkisini kullanması için bir vekil atayabilir. Takip işlemi Avukatlık Kanunun 35. maddesi uyarınca adli işlem niteliğini taşıdığından bu vekilin baroda yazılı avukat olması gerekir. Belediye Başkanı bu yetkisini herhangi bir sözleşme veya yönetmelik ile Genel Sekreter Yardımcı Vekiline devredemez.
O halde mahkemece, 5018 Sayılı Yasanın 11. maddesi de değerlendirilerek takibe itiraz edenin bu hususta yetkili olup olmadığı duruşma açılarak yöntemince araştırılması gerekirken dosya üzerinden şikayetin reddine karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/27868
KARAR NO: 2016/4232
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı vekili; .. Büyükşehir Belediye Başkalığı aleyhine genel haciz yolu ile başlattığı takipte anılan belediye başkanlığı adına ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı İşletme ve İştirakler Daire Başkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı Vekilinin takibe itiraz ettiğini, takibin durdurulduğunu, bu şahsın belediyeyi temsil yetkisi olmadığından yaptığı itirazın geçersiz olduğunu belirterek icra müdürlüğünün durdurmaya ilişkin işleminin kaldırılmasına karar verilmesini şikayet yoluyla talep etmiştir.
İcra takibi borçlu ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı hakkında başlatıldığından, belediyenin taraf olduğu bu takipte belediyeyi 5393 Sayılı Belediye Kanununun 38/c maddesi uyarınca Belediye Başkanı temsil eder. Belediye Başkanı kanundan doğan bu yetkisini kullanması için bir vekil atayabilir. Takip işlemi Avukatlık Kanunun 35. maddesi uyarınca adli işlem niteliğini taşıdığından bu vekilin baroda yazılı avukat olması gerekir. Belediye Başkanı bu yetkisini herhangi bir sözleşme veya yönetmelik ile Genel Sekreter Yardımcı Vekiline devredemez.
O halde mahkemece, 5018 Sayılı Yasanın 11. maddesi de değerlendirilerek takibe itiraz edenin bu hususta yetkili olup olmadığı duruşma açılarak yöntemince araştırılması gerekirken dosya üzerinden şikayetin reddine karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
#85
Genel İcra Hukuku / Takip Talebinde Gösterilmeyen ...
Son İleti Gönderen Özgür KOCA - 03 Mart 2025, 18:59:01T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2024/6378
KARAR NO: 2025/200
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 21/05/2024
NUMARASI : 2024/606-2024/851
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki taraflarca istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Bonoya dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; imzaya itirazının yanında sair nedenlerle takibin iptalini talep ettiği, İlk Derece Mahkemesince, imzaya itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına, alacaklı aleyhine tazminata ve para cezasına, takibin iptaline ilişkin şikayetin reddine karar verildiği, alacaklı ve borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun istinaf başvurusunun esastan reddine, alacaklının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yine imzaya itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına, tazminat ve para cezasına hükmedilmesine yer olmadığına, takibin iptaline ilişkin şikayetin reddine karar verildiği, alacaklı ve borçlu tarafından temyiz yoluna başvurulduğu görülmüştür.
İİK'nın 58. maddesinin 3. fıkrasında; alacağın veya istenen teminatın Türk parasıyla tutarının ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı günün, alacak veya teminat yabancı para ise alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiğinin ve faizinin, takip talebinde belirtilmesi gerektiği, yine aynı Kanun'un 60. maddesinin birinci fıkrasının birinci bendinde ise; alacaklının veya vekilinin banka hesap numarası hariç olmak üzere, 58. maddeye göre takip talebine yazılması lazım gelen kayıtların ödeme emrinde bulunması gerektiği belirtilmiştir. İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliğinin 19/1-k maddesine göre hazırlanan Yönetmeliğe ekli örnek 11 numaralı ödeme emrinde de alacağın Türk Parasıyla tutarının gösterilmesi gerektiğine işaret edilmiştir.
Buna göre; alacaklı, yabancı para alacağının TL karşılığını, takip talebinde göstermek zorunda olup, buna bağlı olarak bu zorunluluğun ödeme emrinde de yerine getirilmesi gerekir. Anılan noksanlık kamu düzeni ile ilgili ve devletin hükümranlık haklarına ilişkin olması nedeniyle takibin her safhasında re'sen göz önünde tutulmalıdır (HGK'nın 12.05.1999 tarih 99/12-271 E, 99/301 K. sayılı kararı).
Diğer taraftan, HMK'nın 445. maddesi ile HMK'nın uygulanmasına ilişkin yönetmeliğe göre elektronik ortamda saklanan UYAP kayıtları asıldır.
Somut uyuşmazlıkta; takip tarihi 07.12.2020 olup UYAP sisteminde kayıtlı olan aynı tarihli takip talebinde 5.000.000 Euro alacağın tahsili istenilmekle birlikte yabancı para alacağının TL karşılığı gösterilmediği gibi, harca esas değerinin de Türk Lirası olarak yazılı olmadığı görülmüştür. Her ne kadar, takip tarihi olan 07.12.2020 tarihinde ilk takip talebinden yaklaşık 45 dakika sonra UYAP sistemine yüklenen takip talebinde harca esas değerin 48.407.326,43 TL olarak yazıldığı ve alacaklı vekilince de elektronik imza ile imzalandığı görülmüş ise de; usulsüz olan ilk takip talebi iptal edilmeden ikinci bir takip talebinde bulunulması sureti ile takibe devam edilmesi mümkün değildir.
O halde, Bölge Adliye Mahkemesince, UYAP sisteminde kayıtlı ilk takip talebinde yabancı para alacağının harca esas değer olarak Türk Lirası karşılığı gösterilmediğinden takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:
Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesi'nin 21.05.2024 tarih ve 2024/606 E. – 2024/851 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/2. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre alacaklının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 15.01.2025 gününde oy birliğiyle karar verildi.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2024/6378
KARAR NO: 2025/200
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 21/05/2024
NUMARASI : 2024/606-2024/851
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki taraflarca istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Bonoya dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; imzaya itirazının yanında sair nedenlerle takibin iptalini talep ettiği, İlk Derece Mahkemesince, imzaya itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına, alacaklı aleyhine tazminata ve para cezasına, takibin iptaline ilişkin şikayetin reddine karar verildiği, alacaklı ve borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun istinaf başvurusunun esastan reddine, alacaklının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yine imzaya itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına, tazminat ve para cezasına hükmedilmesine yer olmadığına, takibin iptaline ilişkin şikayetin reddine karar verildiği, alacaklı ve borçlu tarafından temyiz yoluna başvurulduğu görülmüştür.
İİK'nın 58. maddesinin 3. fıkrasında; alacağın veya istenen teminatın Türk parasıyla tutarının ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı günün, alacak veya teminat yabancı para ise alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiğinin ve faizinin, takip talebinde belirtilmesi gerektiği, yine aynı Kanun'un 60. maddesinin birinci fıkrasının birinci bendinde ise; alacaklının veya vekilinin banka hesap numarası hariç olmak üzere, 58. maddeye göre takip talebine yazılması lazım gelen kayıtların ödeme emrinde bulunması gerektiği belirtilmiştir. İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliğinin 19/1-k maddesine göre hazırlanan Yönetmeliğe ekli örnek 11 numaralı ödeme emrinde de alacağın Türk Parasıyla tutarının gösterilmesi gerektiğine işaret edilmiştir.
Buna göre; alacaklı, yabancı para alacağının TL karşılığını, takip talebinde göstermek zorunda olup, buna bağlı olarak bu zorunluluğun ödeme emrinde de yerine getirilmesi gerekir. Anılan noksanlık kamu düzeni ile ilgili ve devletin hükümranlık haklarına ilişkin olması nedeniyle takibin her safhasında re'sen göz önünde tutulmalıdır (HGK'nın 12.05.1999 tarih 99/12-271 E, 99/301 K. sayılı kararı).
Diğer taraftan, HMK'nın 445. maddesi ile HMK'nın uygulanmasına ilişkin yönetmeliğe göre elektronik ortamda saklanan UYAP kayıtları asıldır.
Somut uyuşmazlıkta; takip tarihi 07.12.2020 olup UYAP sisteminde kayıtlı olan aynı tarihli takip talebinde 5.000.000 Euro alacağın tahsili istenilmekle birlikte yabancı para alacağının TL karşılığı gösterilmediği gibi, harca esas değerinin de Türk Lirası olarak yazılı olmadığı görülmüştür. Her ne kadar, takip tarihi olan 07.12.2020 tarihinde ilk takip talebinden yaklaşık 45 dakika sonra UYAP sistemine yüklenen takip talebinde harca esas değerin 48.407.326,43 TL olarak yazıldığı ve alacaklı vekilince de elektronik imza ile imzalandığı görülmüş ise de; usulsüz olan ilk takip talebi iptal edilmeden ikinci bir takip talebinde bulunulması sureti ile takibe devam edilmesi mümkün değildir.
O halde, Bölge Adliye Mahkemesince, UYAP sisteminde kayıtlı ilk takip talebinde yabancı para alacağının harca esas değer olarak Türk Lirası karşılığı gösterilmediğinden takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:
Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesi'nin 21.05.2024 tarih ve 2024/606 E. – 2024/851 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/2. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre alacaklının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 15.01.2025 gününde oy birliğiyle karar verildi.
#86
Harç & KDV & Vergi Oranları & Tarifeler & Tebliğler & Özelgeler / 2025 LİSANSLI YEDİEMİN DEPOLAR...
Son İleti Gönderen Özgür KOCA - 03 Mart 2025, 18:47:0621 Aralık 2024 CUMARTESİ
Sayı : 32759
TEBLİĞ
Adalet Bakanlığından:
LİSANSLI YEDİEMİN DEPOLARI YÖNETMELİĞİ ÜCRET TARİFESİ
Adalet Bakanlığından:
LİSANSLI YEDİEMİN DEPOLARI YÖNETMELİĞİ ÜCRET TARİFESİ
Amaç ve kapsam
MADDE 1- (1) İcra dairelerince muhafaza altına alınan ve lisanslı yediemin depoları ile özel depo ve garajlarda muhafaza edilen mallar için alınacak ücret hususunda bu Tarife hükümleri uygulanır.
Dayanak
MADDE 2- (1) Bu Tarife; 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununun 88 inci maddesinin beşinci fıkrası ile 23/8/2016 tarihli ve 29810 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Lisanslı Yediemin Depoları Yönetmeliğinin 26 ncı, geçici 1 inci ve geçici 3 üncü maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır.
Muhafaza ücretinin hesabı
MADDE 3- (1) Lisanslı yediemin depolarındaki mahcuz malların muhafaza ücreti ile muhafaza esnasındaki çilingir, çekici ve nakliye hizmetleri için ödenecek ücret Ek-1 ücret tablosu esas alınarak hesap edilir.
(2) Bir mahalde lisanslı yediemin depoları faaliyete geçinceye kadar o yerde yapılan muhafaza işlemleri için ödenecek ücret Ek-1 ücret tablosundaki muhafaza ücretlerinin yüzde sekseni üzerinden hesap edilir. Ek-1 ücret tablosundaki çekici, nakliye, hamaliye ve çilingir hizmetleri için belirlenen ücretler lisanslı yediemin deposu bulunmayan mahallerde uygulanmaz.
(3) Altı aydan sonraki muhafaza süresi için bu ücretler yarı oranında uygulanır.
(4) Ücretin hesabında muhafazanın hitam bulduğu gün nazara alınmaz. Muhafaza ücretinin başlangıç tarihi malın depoya teslim tarihidir.
(5) Muhafazası özellik arz eden malların muhafaza ücreti, ilgili icra dairesi tarafından piyasa koşulları dikkate alınarak takdir olunur.
(6) Mahcuz malın muhafaza altına alındığı yer ile teslim edileceği depo arasındaki uzaklık daha fazla olsa dahi nakliye ve çekici ücreti 50 kilometre mesafe için ödenecek miktarı geçemez.
(7) Muhafaza ücreti hesap edilirken mahcuz malın teslim edileceği deponun bulunduğu mahallin tabi olduğu yargı çevresinin Ek-1 ücret tablosundaki bölgesi dikkate alınır.
(8) Lisanslı yediemin depolarına teslimi yapılacak mahcuz malların muhafaza işlemleri esnasındaki çekici, nakliye ve hamaliye hizmetleri için ödenecek ücret tespit edilirken işin niteliği, süresi, harcanan emek ve masraf göz önünde bulundurularak daha kolay ve kısa zamanda fazla emek ve masraf harcanmadan yapılan işlerde icra dairesi tarafından, belirtilen ücretlerin altında da ücret takdir olunabilir.
(9) Çilingir ücreti hesap edilirken açılacak kapı, araç ya da kasanın basit, güvenlikli ya da yüksek güvenlikli olup olmamasına göre Tarifede belirtilen sınırlar dâhilinde ücret takdir olunur.
(10) İcra ve iflas dairelerince tahliye, tedbir ve muhafaza gerektiren diğer hâllerde hacizli olmayan taşınır malların yediemine teslim edilmesi aşamasında muhafaza ücreti, Ek-1 ücret tablosu dikkate alınarak takdir olunur. Bu ücret beş günlük ücret toplamından az olamaz.
Muhafaza ücretinin azami haddi
MADDE 4- (1) Muhafaza müddeti hitamında 3 üncü madde uyarınca hesap edilecek ücret, mahcuz malın muhammen bedelinin yüzde otuzunu geçemez. Ancak mahcuz malın muhammen bedeli kırk bin Türk Lirasının üzerinde ise kırk bin Türk Lirasının üzerindeki meblağ için hesap edilecek ücret, aşan miktarın yüzde yirmisini geçemez.
(2) Muhafaza müddeti hitamında 3 üncü maddenin onuncu fıkrası uyarınca hesap edilecek ücret altı aylık muhafaza gideri toplamını geçemez.
Muhafaza avansının alınması
MADDE 5- (1) İcra ve iflâs daireleri bu Tarifeye göre hesap edilecek muhafaza avansını alacaklıdan peşin olarak tahsil eder.
(2) Muhafaza avansı hesaplanırken malın en az üç aylık muhafaza gideri dikkate alınır.
(3) 3 üncü maddenin onuncu fıkrası kapsamında muhafaza avansı hesaplanırken malın bir aylık muhafaza gideri dikkate alınır.
(4) Muhafaza avansının yeterli olmadığı durumlarda haczi yapan memur avansın tamamlanması için alacaklıya makul bir süre verebilir.
Yürürlük
MADDE 6- (1) Bu Tarife 1/1/2025 tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 7- (1) Bu Tarife hükümlerini Adalet Bakanı yürütür.
Eki için tıklayınız
#87
Haciz ve Kıymet Takdiri & Hapis Hakkı İşlemleri / İhtiyati Haciz Kararının Kaldı...
Son İleti Gönderen Özgür KOCA - 02 Mart 2025, 00:55:59Şikayetçi borçlu Z.İ. vd. aleyhine 27.04.2022 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, bilahare borçlu hakkında Malatya 6. Asliye Hukuk Mahkemesinden alınan 11.05.2022 gün ve 2022/82 E, 82 K. değişik iş sayılı ihtiyati haciz kararı alındığı, örnek 7 ödeme emrinin borçlu Z.İ.'e 16/05/2022 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 06 *** 9** plaka sayılı aracı üzerine 13/05/2022 tarihinde ihtiyati haciz uygulandığı, borçlunun ödeme emri tebliğinden sonra 7 gün içinde borca itirazı üzerine takibin durdurulduğu, anlaşılmıştır.
Borçlu tarafından temyiz dilekçesi ekinde sunulan Malatya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 30.11.2023 tarih, 2022/82 D.İş sayılı kararının incelenmesinde; borçlu Z.İ.'in ihtiyati hacze itirazının kabul edilerek 11.05.2022 tarihli ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür.
Bu durumda borçlu tarafından yapılan itiraz üzerine, ihtiyati haciz, henüz kesin hacze dönüşmeden ihtiyati hacze karar veren mahkemece ihtiyati haciz kararı kaldırılmıştır. Bu durumda borçlunun malları üzerine konulmuş olan ihtiyati haciz kalkar (HGK'nun 27.03.2013 tarihli, 2012/12-1128 E, 2013/403 K. sayılı kararı). İtirazın kabulüne ilişkin mahkeme kararının temyiz edilmesi, henüz kesin hacze dönüşmeyen ihtiyati haczin kaldırılmasını engellemez (Yargıtay 12. HD. T:07.11.2024, E:2024/3804, K:2024/9419).
Borçlu tarafından temyiz dilekçesi ekinde sunulan Malatya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 30.11.2023 tarih, 2022/82 D.İş sayılı kararının incelenmesinde; borçlu Z.İ.'in ihtiyati hacze itirazının kabul edilerek 11.05.2022 tarihli ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür.
Bu durumda borçlu tarafından yapılan itiraz üzerine, ihtiyati haciz, henüz kesin hacze dönüşmeden ihtiyati hacze karar veren mahkemece ihtiyati haciz kararı kaldırılmıştır. Bu durumda borçlunun malları üzerine konulmuş olan ihtiyati haciz kalkar (HGK'nun 27.03.2013 tarihli, 2012/12-1128 E, 2013/403 K. sayılı kararı). İtirazın kabulüne ilişkin mahkeme kararının temyiz edilmesi, henüz kesin hacze dönüşmeyen ihtiyati haczin kaldırılmasını engellemez (Yargıtay 12. HD. T:07.11.2024, E:2024/3804, K:2024/9419).
#88
Genel İcra Hukuku / İcra müdürünün bononun kambiyo...
Son İleti Gönderen Özgür KOCA - 01 Mart 2025, 13:16:28İİK'nun 168/1. maddesinde; "İcra memuru senedin kambiyo senedi olduğunu ve vadesinin geldiğini görürse, borçluya senet sureti ile birlikte hemen bir ödeme emri gönderir." hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, icra müdürünün bononun kambiyo vasfını değerlendirme yetkisi bulunmakta olup, ilk derece mahkemesince, bu hüküm doğrultusunda icra müdürlüğünün değerlendirmesi denetlenerek şikayet konusu bononun kambiyo vasfı taşıyıp taşımadığı incelenmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir (Yargıtay 12. HD. T:14.12.2022, E:2022/6462, K:2022/13370).
Somut olayda, icra müdürünün bononun kambiyo vasfını değerlendirme yetkisi bulunmakta olup, ilk derece mahkemesince, bu hüküm doğrultusunda icra müdürlüğünün değerlendirmesi denetlenerek şikayet konusu bononun kambiyo vasfı taşıyıp taşımadığı incelenmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir (Yargıtay 12. HD. T:14.12.2022, E:2022/6462, K:2022/13370).
#89
Genel İcra Hukuku / Çek Üzerinde Karşılıksız Kaşes...
Son İleti Gönderen Özgür KOCA - 01 Mart 2025, 13:15:40T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2024/4915
KARAR NO: 2024/7966
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; takibin kesinleşmediğini ve takibe dayanak çekin kesinleşmeden önce zamanaşımına uğradığını ileri sürerek icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep ettiği,
İlk Derece Mahkemesince çekin kambiyo vasfına haiz olmadığından on yıllık zamanaşımı süresi uygulanması gerektiği belirtilerek zamanaşımının dolmadığından bahisle istemin reddine karar verildiği,
Borçlu tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verildiği,
Kararın borçlu tarafından temyiz edildiği görülmektedir.
Somut uyuşmazlıkta; muteriz borçlu adına çıkartılan örnek 10 numaralı ödeme emri tebligatının 29.03.2018 tarihinde bila tebliğ iade edildiği ve borçluya herhangi bir ödeme emri tebliğ edilmediği, bu nedenle itirazın süresinde olduğu görülmüştür. Bu durumda itiraz tarihi itibariyle takip kesinleşmediğinden, başvuru bu haliyle İİK'nun 168/5 ve İİK'nun 169. maddeleri kapsamında takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı olup, HMK'nun 33. maddesinde düzenlenen hukuki tavsifin hakime ait olduğu kuralı gözetildiğinde, mahkemece borçlunun başvurusunun, İİK'nun 71. maddesine dayandırılması sonucu değiştirmez.
Öte yandan; İİK'nın 170/a maddesi gereğince icra mahkemesi, müddetinde yapılan şikâyet ve itiraz dolayısıyla, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını resen nazara alarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapılan takibi iptal edebilir.
6102 sayılı TTK'nun 808/1-b maddesi gereğince; çekin süresinde muhatap bankaya ibraz edildiği, ibraz günü de gösterilmek suretiyle, çekin üzerine yazılmış olan tarihli bir beyanla tespit edilmelidir. Aksi takdirde alacaklı müracaat hakkını kaybeder.
Hal böyle olunca; henüz kendisine ödeme emri tebliğ edilmeyen borçlunun itirazının süresinde olduğu kabul edilerek çekin kambiyo vasfına haiz olup olmadığının incelenmesi gerekir.
İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemelerince de işaret edildiği üzere takibe konu senette karşılıksız kaşesi (ibraz tarihinin) bulunmaması nedeniyle kambiyo vasfına haiz olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu nedenlerle İlk Derece Mahkemesince, yukarıda yapılan açıklamalar ve hem İlk Derece hemde Bölge Adliye Mahkemesinin kabulleri doğrultusunda takibin resen İİK'nun 170/a maddesi kapsamında iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi ve Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:
Borçlunun temyiz isteminin kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 21.12.2023 tarih ve 2023/73 E. - 2023/3189 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, İzmir 9. İcra Hukuk Mahkemesinin 24.11.2022 tarih ve 2022/375 E. - 2022/749 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 01.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
*********
İİK'nun 168/1. maddesinde; "İcra memuru senedin kambiyo senedi olduğunu ve vadesinin geldiğini görürse, borçluya senet sureti ile birlikte hemen bir ödeme emri gönderir." hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, icra müdürünün bononun kambiyo vasfını değerlendirme yetkisi bulunmakta olup, ilk derece mahkemesince, bu hüküm doğrultusunda icra müdürlüğünün değerlendirmesi denetlenerek şikayet konusu bononun kambiyo vasfı taşıyıp taşımadığı incelenmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir (Yargıtay 12. HD. T:14.12.2022, E:2022/6462, K:2022/13370).
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2024/4915
KARAR NO: 2024/7966
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; takibin kesinleşmediğini ve takibe dayanak çekin kesinleşmeden önce zamanaşımına uğradığını ileri sürerek icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep ettiği,
İlk Derece Mahkemesince çekin kambiyo vasfına haiz olmadığından on yıllık zamanaşımı süresi uygulanması gerektiği belirtilerek zamanaşımının dolmadığından bahisle istemin reddine karar verildiği,
Borçlu tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verildiği,
Kararın borçlu tarafından temyiz edildiği görülmektedir.
Somut uyuşmazlıkta; muteriz borçlu adına çıkartılan örnek 10 numaralı ödeme emri tebligatının 29.03.2018 tarihinde bila tebliğ iade edildiği ve borçluya herhangi bir ödeme emri tebliğ edilmediği, bu nedenle itirazın süresinde olduğu görülmüştür. Bu durumda itiraz tarihi itibariyle takip kesinleşmediğinden, başvuru bu haliyle İİK'nun 168/5 ve İİK'nun 169. maddeleri kapsamında takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı olup, HMK'nun 33. maddesinde düzenlenen hukuki tavsifin hakime ait olduğu kuralı gözetildiğinde, mahkemece borçlunun başvurusunun, İİK'nun 71. maddesine dayandırılması sonucu değiştirmez.
Öte yandan; İİK'nın 170/a maddesi gereğince icra mahkemesi, müddetinde yapılan şikâyet ve itiraz dolayısıyla, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını resen nazara alarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapılan takibi iptal edebilir.
6102 sayılı TTK'nun 808/1-b maddesi gereğince; çekin süresinde muhatap bankaya ibraz edildiği, ibraz günü de gösterilmek suretiyle, çekin üzerine yazılmış olan tarihli bir beyanla tespit edilmelidir. Aksi takdirde alacaklı müracaat hakkını kaybeder.
Hal böyle olunca; henüz kendisine ödeme emri tebliğ edilmeyen borçlunun itirazının süresinde olduğu kabul edilerek çekin kambiyo vasfına haiz olup olmadığının incelenmesi gerekir.
İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemelerince de işaret edildiği üzere takibe konu senette karşılıksız kaşesi (ibraz tarihinin) bulunmaması nedeniyle kambiyo vasfına haiz olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu nedenlerle İlk Derece Mahkemesince, yukarıda yapılan açıklamalar ve hem İlk Derece hemde Bölge Adliye Mahkemesinin kabulleri doğrultusunda takibin resen İİK'nun 170/a maddesi kapsamında iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi ve Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:
Borçlunun temyiz isteminin kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 21.12.2023 tarih ve 2023/73 E. - 2023/3189 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, İzmir 9. İcra Hukuk Mahkemesinin 24.11.2022 tarih ve 2022/375 E. - 2022/749 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 01.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
*********
İİK'nun 168/1. maddesinde; "İcra memuru senedin kambiyo senedi olduğunu ve vadesinin geldiğini görürse, borçluya senet sureti ile birlikte hemen bir ödeme emri gönderir." hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda, icra müdürünün bononun kambiyo vasfını değerlendirme yetkisi bulunmakta olup, ilk derece mahkemesince, bu hüküm doğrultusunda icra müdürlüğünün değerlendirmesi denetlenerek şikayet konusu bononun kambiyo vasfı taşıyıp taşımadığı incelenmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir (Yargıtay 12. HD. T:14.12.2022, E:2022/6462, K:2022/13370).
#90
Haciz ve Kıymet Takdiri & Hapis Hakkı İşlemleri / Teminat Yatırılması Nedeniyle ...
Son İleti Gönderen Özgür KOCA - 01 Mart 2025, 12:50:10T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/13055
KARAR NO : 2023/5187
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı/borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından borçlu aleyhine başlatılan ilamlı takipte, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, mehil vesikasında belirtilen 113.089,46 TL'nin takip dosyasına yatırıldığını, daha sonra tehiri icra kararının alındığını, takip dayanağı ilamın bölge adliye mahkemesince kaldırıldığını, İİK'nın 36/5. maddesi uyarınca da nakdi teminatın taraflarına iadesine karar verildiğini, ancak nakdi teminat yatırmaları nedeni ile daha önce kaldırılması gereken hacizlerin kaldırılmadığını fark ettiklerini, bu sefer icra müdürlüğünden diğer hacizlerin kaldırılmasını talep ettiklerini ancak taleplerinin 04.11.2021 tarihli müdürlük kararı ile reddedildiğini belirterek müdürlük kararının iptalinin talep edildiği, İlk Derece Mahkemesince, şikayetin reddine karar verildiği, borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmüştür.
İİK'nın 36. maddesi gereğince; ilamı temyiz eden borçlu, hükmolunan para veya eşyanın resmî bir mercie depo edildiğini ispat eder yahut hükmolunan para veya eşya kıymetinde icra mahkemesi tarafından kabul edilecek taşınır rehin veya esham veya tahvilât veya taşınmaz rehin veya muteber banka kefaleti gösterirse veya borçlunun hükmolunan para ve eşyayı karşılayacak malı mahcuz ise, icranın geri bırakılması için karar almak üzere icra müdürü tarafından kendisine uygun bir süre verilir.
Öte yandan İİK'nın 85. maddesi uyarınca; borçlunun mal ve haklarından, alacaklının ana para, faiz ve masraflar dahil tüm alacağına yetecek miktarı haczolunur. Buna göre, dosya alacağının tamamının icra müdürlüğüne yatırılması halinde, mevcut hacizler aşkın hale geleceği gibi, hacizlerin devam etmesinde alacaklının da hukuki yararı kalmayacağından kaldırılmaları gerekir.
İİK'nın 36. maddesi uyarınca tehiri icra kararı almak üzere icra müdürlüğü tarafından mehil verilebilmesi için ibraz edilen teminat mektubu veya yatırılan nakdi teminat, ödeme yerine geçmez ise de, borçlu tarafından yatırılan teminatın, yatırıldığı tarih itibari ile icra takip dosyası alacağını tüm fer'ileri ile birlikte karşılaması halinde, mevcut hacizlerin aşkın hale geleceği kuşkusuz olduğu gibi, hacizlerin devam etmesi İİK'nın 85/son maddesiyle de bağdaşmayacaktır.
Somut olayda, borçlu tarafından 06.09.2017 tarihinde icra müdürlüğünce hesaplanan borç miktarının tamamı olan 113.089,46 TL'nin takip dosyasına depo edildiği, 14.09.2017 tarihli icra müdürlüğü kararı ile de dosyadaki hacizlerin kaldırılmasına karar verildiği, bir kısım hacizlerin bu karara rağmen kaldırılmadığı, nakdi teminatın depo edildiği tarih itibari ile daha önce konulan hacizlerin aşkın hale geleceği, dayanak ilamın daha sonra ortadan kaldırılarak asliye hukuk mahkemesince nakdi teminatın borçluya iade edilmesine karar verilmesinin hacizlerin aşkın hale geldiği sonucunu değiştirmeyeceği anlaşılmakla, istemin kabulü ile şikayete konu müdürlük kararının iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz isteminin kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 08.11.2022 tarih ve 2022/1758 E. - 2022/1690 K. sayılı kararının (KALDIRILMASINA), Yozgat İcra Hukuk Mahkemesinin 29.09.2022 tarih ve 2022/56 E. - 2022/199 K. sayılı kararının (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 20.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/13055
KARAR NO : 2023/5187
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı/borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından borçlu aleyhine başlatılan ilamlı takipte, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, mehil vesikasında belirtilen 113.089,46 TL'nin takip dosyasına yatırıldığını, daha sonra tehiri icra kararının alındığını, takip dayanağı ilamın bölge adliye mahkemesince kaldırıldığını, İİK'nın 36/5. maddesi uyarınca da nakdi teminatın taraflarına iadesine karar verildiğini, ancak nakdi teminat yatırmaları nedeni ile daha önce kaldırılması gereken hacizlerin kaldırılmadığını fark ettiklerini, bu sefer icra müdürlüğünden diğer hacizlerin kaldırılmasını talep ettiklerini ancak taleplerinin 04.11.2021 tarihli müdürlük kararı ile reddedildiğini belirterek müdürlük kararının iptalinin talep edildiği, İlk Derece Mahkemesince, şikayetin reddine karar verildiği, borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmüştür.
İİK'nın 36. maddesi gereğince; ilamı temyiz eden borçlu, hükmolunan para veya eşyanın resmî bir mercie depo edildiğini ispat eder yahut hükmolunan para veya eşya kıymetinde icra mahkemesi tarafından kabul edilecek taşınır rehin veya esham veya tahvilât veya taşınmaz rehin veya muteber banka kefaleti gösterirse veya borçlunun hükmolunan para ve eşyayı karşılayacak malı mahcuz ise, icranın geri bırakılması için karar almak üzere icra müdürü tarafından kendisine uygun bir süre verilir.
Öte yandan İİK'nın 85. maddesi uyarınca; borçlunun mal ve haklarından, alacaklının ana para, faiz ve masraflar dahil tüm alacağına yetecek miktarı haczolunur. Buna göre, dosya alacağının tamamının icra müdürlüğüne yatırılması halinde, mevcut hacizler aşkın hale geleceği gibi, hacizlerin devam etmesinde alacaklının da hukuki yararı kalmayacağından kaldırılmaları gerekir.
İİK'nın 36. maddesi uyarınca tehiri icra kararı almak üzere icra müdürlüğü tarafından mehil verilebilmesi için ibraz edilen teminat mektubu veya yatırılan nakdi teminat, ödeme yerine geçmez ise de, borçlu tarafından yatırılan teminatın, yatırıldığı tarih itibari ile icra takip dosyası alacağını tüm fer'ileri ile birlikte karşılaması halinde, mevcut hacizlerin aşkın hale geleceği kuşkusuz olduğu gibi, hacizlerin devam etmesi İİK'nın 85/son maddesiyle de bağdaşmayacaktır.
Somut olayda, borçlu tarafından 06.09.2017 tarihinde icra müdürlüğünce hesaplanan borç miktarının tamamı olan 113.089,46 TL'nin takip dosyasına depo edildiği, 14.09.2017 tarihli icra müdürlüğü kararı ile de dosyadaki hacizlerin kaldırılmasına karar verildiği, bir kısım hacizlerin bu karara rağmen kaldırılmadığı, nakdi teminatın depo edildiği tarih itibari ile daha önce konulan hacizlerin aşkın hale geleceği, dayanak ilamın daha sonra ortadan kaldırılarak asliye hukuk mahkemesince nakdi teminatın borçluya iade edilmesine karar verilmesinin hacizlerin aşkın hale geldiği sonucunu değiştirmeyeceği anlaşılmakla, istemin kabulü ile şikayete konu müdürlük kararının iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz isteminin kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nın 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 08.11.2022 tarih ve 2022/1758 E. - 2022/1690 K. sayılı kararının (KALDIRILMASINA), Yozgat İcra Hukuk Mahkemesinin 29.09.2022 tarih ve 2022/56 E. - 2022/199 K. sayılı kararının (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 20.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.