Mirasçılardan Bir Kısmı, Veraset İlamıyla Bankaya Başvurarak Murisin Hesabındaki Parayı Alamaz

Başlatan Özgür KOCA, 01 Mayıs 2016, 13:54:20

« önceki - sonraki »
avatar_Özgür KOCA
T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2006/19-552
Karar: 2006/589


"Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 24.11.2004 gün ve 2004/422 E., 750 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 24.10.2005 gün ve 2005/903 E., 10610 K. sayılı ilamı ile;

(... Davacı vekili, müvekkilinin miras bırakanı S____' nin davalı bankada bulunan vadesiz hesabından hissesine düşen paranın ödenmesi için davalı bankaya müracaat ettiğini, miras hisselerinin ödenmemesi üzerine icra takibi başlattıklarını ileri sürerek, davalının itirazının iptalini talep ve dava etmiştir.

Davalı banka vekili, istenen paranın iştirak halinde mülkiyet esasına tabi bir miras hissesi olduğunu, tüm mirasçıların bankaya birlikte başvurmaları ya da iştirak halindeki mülkiyetin müşterek mülkiyete çevrilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece davanın konusunun misli eşyadan sayılan para olup veraset ilamına göre payın bölünebilir olması nedeniyle davanın kısmen kabulüne, davalının icra dosyasına yaptığı itirazın 4.279.631.834 TL'lik kısmının iptali ile bu kısma takip tarihi olan 16.06.2004 tarihinden itibaren % 15 oranını geçmemek üzere değişen oranlarda yasal faiz uygulanmak suretiyle takibin 4.279.631.834 TL üzerinden devamına, kabul edilen miktar üzerinden İİK' nun 67. maddesi uyarınca hesaplanan 1.711.854.734 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı banka vekilince temyiz edilmiştir.

Dava, muris S____'nin ölümü üzerine mirasçılarından sadece davacı ve iki çocuğu tarafından veraset ilamı ibraz edilerek, miras bırakana ait bankadaki paranın kendi paylarına ilişkin kısmının ödenmesi istemine ilişkindir.

Miras bırakanın davacılar dışında başka mirasçılarının da bulunduğu dosyaya sunulan veraset ilamından anlaşılmaktadır. TMK 640. maddesinde; "miras bırakanın ölümü ile birlikte paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklığın meydana geleceği, mirasçıların terekeye elbirliği ile sahip olacakları, sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf edecekleri" öngörülmüştür. TMK'nun 701/2. maddesinde ise "elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin hakkının ortaklığa ait malların tamamına yaygın olacağı" hükme bağlanmıştır.

Bu durumda, miras bırakanın davalı banka nezdindeki mevduat hesabının paylaştırılması konusunda tüm mirasçıların birlikte dava açması veya miras ortaklığına temsilci atanması yahut TMK'nun 644. maddesi uyarınca iştirak halindeki mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüştürülmesi gerekmektedir.

Açıklanan koşullardan hiçbiri somut olayda gerçekleşmediğinden, miras bırakanın bir kısım mirasçılarını teşkil eden davacı tarafın terekeye dahil mevduat hesabından kendi mirasçılık paylarını talep yönünden aktif dava ehliyetlerinin bulunmadığı düşünülmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır...),

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Davacı vekili, davacının murisi S____'den kalan davalı bankada bulunan 10.699.079.586 TL paradan veraset belgesine göre kendisine ve velayeti altındaki çocuklarına düşen payların ödenmesi için başvurduğunu; ödenmemesi üzerine icra takibine geçtiğini, davalı bankanın itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı banka vekili, iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi miras hissesinin ödenemeyeceğini, davanın reddini cevaben bildirmiş; mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak kurulan hüküm özel dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuştur.

Yerel mahkeme ile özel daire arasındaki uyuşmazlık, iştirak halinde mülkiyet (elbirliği ortaklığı)hükümlerine tabi olan davalı bankadaki paranın, tüm mirasçıların başvurusu olmadan, bir kısım pay sahibi davacılara, paylarına tekabül eden oranda ödenip ödenemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

Muris S____'nin, davalı banka nezdinde parası bulunduğu, geriye davacı dışında, dava dışı kişileri mirasçı olarak bıraktığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.

TMK 599. maddesi uyarınca miras, murisin ölümü ile mirasçılarına geçer. TMK 640. maddesinde "Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.

Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler" hükmü yer almıştır.

TMK'nun 701/2. maddesinde ise "Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş paylan olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır" denilmektedir.

Bu hükümlere göre miras ortaklığı mirasın tümü üzerinde söz konusu olduğundan, tereke payları, ayrılmaksızın ortaklığa dahil olan mirasçılara aittir. Tereke üzerinde ortaklık devam ettiği sürece, mirasçıların somut ve bağımsız payları mevcut değildir.

Bu durumda, tüm mirasçıların birlikte bankaya müracaat ederek ödeme talebinde bulunmaları veya hazır olmayanların usulüne uygun şekilde vekaletname ibraz etmeleri ya da miras ortaklığına temsilci atanması; TMK'nun 644. maddesi uyarınca iştirak halindeki mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüştürülmesi gerekir. Aksi halde; ileride çıkacak bir anlaşmazlıkta davalı bankanın sorumluluğu söz konusu olabilir.


Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 26.12.1986 tarih ve 1985/11-820 E., 1986/1177 K. sayılı kararı da; yukarıda açıklanan hukuki görüşleri doğrulamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

KARAR : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda ve özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 27.09.2006 gününde yapılan 2. görüşmede oyçokluğu ile karar verildi"






Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 23.02.2007 T., Esas: 2007/990, Karar: 2007/3317: "Taraflar arasında görülen davada Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 17.10.2005 gün ve 2005/142-372 sayılı kararı onayan Daire'nin 10.10.2006 gün ve 2006/483-2006/10086 sayılı kararı aleyhinde davalı vekili tarafından karar düzeltmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:


KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin 12.01.2004 tarihinde kızı H____ T____'i 24.11.2004 tarihinde de eşi M____ T____'i kaybettiğini, murislerin davalı bankanın Setbaşı şubesinde vadeli-vadesiz mevduat hesapları ile aynıca muris M____'in yatırım hesabında hisse senetleri bulunduğunu, müvekkilinin anılan veraset ilamları uyarınca payına düşen paranın kendisine ödenmesini davalı bankadan talep etmesine rağmen banka tarafından olayın iştirak halinde mülkiyet şeklinde yorumlanarak ödeme yapılmadığını ileri sürerek ( 189.91,46 ) YTL.'nin 28.03.2005 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı Banka vekili, miras bırakanın ölümü ile miras üzerinde iştirak halinde mülkiyet cereyan etiğini, dolayısı ile bazı mirasçıların mirasçılık payı elde edebilmelerinin bu aşamada mümkün olmadığını, tüm bunların yanı sıra davacının vekili tayin ettiği E____ Ö____'a verilen vekaletnamede M____ T____'e varislerinden kalan hesaplarda mevcut meblağ için ahzu kabz yetkisi verilmediğinden bu vekaletname ile vekile ödeme yapılmasının zaten mümkün olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Dairemizce karar onanmış olup bu kez davalı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.

1- Dava muris H____ T____'in ve muris M____ T____'in ölümü üzerine davacı tarafından veraset ilamı ibraz edilerek miras bırakanlara ait bankadaki vadeli vadesiz mevduat hesapları ve hise senetlerinin değerinin kendi payına düşen kısmın ödenmesine ilişkindir.

TMK 599. maddesi uyarınca miras, murisin ölümü ile bir bütün olarak mirasçılarına geçer. MK 640.maddesinde "Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.
Mirasçılar terekeye elbirliği ile sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil yada yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler" hükmü yer almıştır.

TMK.nun 701/2 maddesinde ise "Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır" denilmektedir.

Bu hükümlere göre miras ortaklığı mirasın tümü üzerinde söz konusu olduğundan tereke payları ayrılmaksızın ortaklığa dahil olan mirasçılara aittir. Terk üzerinde ortaklık devam etiği sürece, mirasçıların somut ve bağımsız payları mevcut değildir.

Bu durumda tüm mirasçıların birlikte bankaya müracat ederek ödeme talebinde bulunmaları veya hazır olmayanların usulüne uygun şekilde vekaletname ibraz etmeleri ya da miras ortaklığına temsilci atanması TMK'nun 644.maddesi uyarınca iştirak halindeki mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüştürülmesi gerekir. Aksi halde; ileride çıkacak bir anlaşmazlıkta davalı bankanın sorumluluğu söz konusu olabilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 26.12.1986 tarih ve 1985/11-820 E.1986/1177 sayılı kararı da bu mahiyettedir.


Açıklanan nedenlerle davanın reddi gerekirken kısmen kabulü doğru olmadığından davalı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 2006/483 E. 2006/10086 K. Ve 12.10.2006 tarihli onama ilamının ortadan kaldırılarak yerel mahkeme kararının davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

2- Yukarıda açıklanan bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair karar düzeltme istemlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığın karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda 1 no'lu bentte açıklanan nedenlerle Dairemizin 2006/483 E 2006/10086 K. ve 12.10.2006 tarihli onama ilamının ortadan kaldırılarak yerel mahkeme kararının davalı yararına BOZULMASINA 2 no'lu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair karar düzeltme istemlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin, temyiz ilam ve karar düzeltme harçların isteği halinde temyiz ve karar düzeltme isteyene iadesine, 23.02.2007 oybirliğiyle karar verildi."
Hepsihukuk: Hesaplamalar: Mobil Hesaplama ve İçtihat Programı

İcra Hesapmatik: Masaüstü Bilgisayarlar için Hesap Programı

avatar_Özgür KOCA
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
E:2005/903
K:2005/10610
T:24.10.2005

2004 s. Yasa m. 67
4721 s. Yasa m. 640,710/2

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin miras bırakanı S.Ç.'nin davalı bankada bulunan vadesiz hesabından hissesine düşen paranın ödenmesi için davalı bankaya müracaat ettiğini, miras hisselerinin ödenmemesi üzerine, icra takibi başlattıklarını ileri sürerek, davalının itirazının iptalini talep ve dava etmiştir.

Davalı banka vekili, istenen paranın iştirak halinde mülkiyet esasına tabi bir miras hissesi olduğunu, tüm mirasçıların bankaya birlikte başvurmaları ya da iştirak halindeki mülkiyetin müşterek mülkiyete çevrilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davanın konusunun misli eşyadan sayılan para olup veraset ilamına göre payın bölünebilir olması nedeniyle davanın kısmen kabulüne, davalının icra dosyasına yaptığı itirazın 4.279.631.834.- TL.'lik kısmının iptali ile bu kısma takip tarihi olan 16.6.2004 tarihinden itibaren %15 oranını geçmemek üzere değişen oranlarda yasal faiz uygulanmak suretiyle takibin 4.279.631.834.- TL. üzerinden devamına, kabul edilen miktar üzerinden İİK'nın 67. maddesi uyarınca hesaplanan 1.711.854.734.- TL. icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı banka vekilince temyiz edilmistir.

Dava, muris S.Ç.'nin olümü uzerine mirasçılarından sadece davacı ve ikı cocugu tarafından veraset ilamı ibraz edilerek, miras bırakana ait bankadaki paranın kendi paylarına ilişkin kısmının ödenmesi istemine ilişkindir.

Miras bırakanın davacılar dışında başka mirasçılarının da bulunduğu dosyaya sunulan veraset ilamından anlaşılmaktadır. TMK 640. maddesinde; "miras bırakanın ölümü ile birlikte paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklığın meydana geleceği, mirascıların terekeye elbirliği ile sahip olacakları, sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf edecekleri" öngorülmüştür. TMK 710/2. maddesinde ise "elbirliği mulkiyetinde ortakların belirlenmis payları olmayıp her birinin hakkının ortaklıga aıt malların tamamına yaygın olacağı" hükme bağlanmıştır.

Bu durumda, miras bırakanın davalı banka nezdindeki mevduat hesabının paylaştırılması konusunda tüm mirasçıların birlikte dava açması veya miras ortaklığına temsilci atanması yahut TMK'nın 644. maddesi uyarınca iştirak halindeki mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüştürülmesi gerekmektedir.

Açıklanan koşullardan hiçbiri somut olayda gerçekleşmediğinden, miras bırakanın bir kısım mirasçılarını teşkil eden davacı tarafın terekeye dahil mevduat hesabından kendi mirasçılık paylarını talep yönünden aktif dava ehliyetlerinin bulunmadığı düşünülmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 24.10.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.





T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E:2002/5278
K:2002/6204
T:09.05.2002

Taraflar arasındaki davanın vapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

KARAR : 4722 sayılı kanunun 1.maddesi hükmü de dikkate alındığında olaya 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin uygulanması gerekir.

Mirasçılardan biri terekeye dahil malların tamamı veya bir kısmı üzerindeki iştirak halinde mülkiyetin müşterek mülkiyete donüştürülmesini talep ettiği takdirde hakim, diğer mirasçılara tebliğ yaparak tayin edeceği süre içinde onları itirazları varsa bildirmeye davet eder.

İştirak halinde mülkiyetin o mal üzerinde devamını haklı kılacak bir itiraz ileri sürülmediği veya mirasçılardan biri tayin edilen sure içinde taksim davası acmadıgı taktırde o mal üzerinde iştirak halinde mülkiyetin müşterek mülkiyete donüşmesine karar verilir. ( TKM.md.584/a ) ( md.644 ) O halde mahkemece yapılacak iş; davalıya 584/a ( 644 ) maddesindeki açıklamaları içeren davetiye tebliğ etmek, tayin edilen süre içinde dava açmadıgı takdirde dava konusu 407 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki istirak halindeki mulkiyeti kararda mırascıların paylarını da göstererek müşterek mülkiyete çevirmekten ibarettir. Bu yön gözetilmeden eksik araştırma inceleme ve yazılı gerekçe ile davanın reddi bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi. 9.5.2002
Hepsihukuk: Hesaplamalar: Mobil Hesaplama ve İçtihat Programı

İcra Hesapmatik: Masaüstü Bilgisayarlar için Hesap Programı

avatar_Özgür KOCA
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2007/8169
KARAR NO : 2008/10337

Y A R G I T A Y İ L A M I

MAHKEMESİ : Kadıköy 4. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/03/2007
NUMARASI : 2005/1851-2007/343
DAVACI : NURİYE ...
Vekili : Av.
DAVALI : .........BANKASI A.Ş.
Vekili : Av.

Taraflar arasında görülen davada Kadıköy 4. Sulh Hukuk Mahkemesi'nce verilen 06/03/2007 tarih ve 2005/1851-2007/343 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkilinin murisinin davalı bankada döviz tevdiat hesabı olduğunu, 08.07.1991 tarihinde vefat ettiğini, murisinin davalı nezdinde hesabı olduğunu 2005 yılında öğrendiğini ileri sürerek, miras payına karşılık gelen 1.720,00 EURO, 136,66 USD ile 260,22 İsviçre frangının tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, murisin ölümü üzerinden 14 yıl geçtiğinden alacağın zamanaşımına uğradığını, esasen de döviz tevdiat hesabındaki bakiyenin mirasçılara 22.01.1992 tarihinde ödendiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, 4389 sayılı Bankalar Kanunun 10/4 maddesinde belirlenen koşullar gerçekleşmediğinden alacağın zamanaşımına uğramadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Uyuşmazlık, davalı banka nezdinde bulunan murise ait paranın, mirasçılardan davacının miras payı oranında davalı bankadan istenip istenemeyeceğine ilişkindir.

Her ne kadar Dairemiz'in daha önceki uygulamaları hesaptaki paranın misli eşya olması nedeniyle her bir mirasçı tarafından ayrı ayrı bankadan talep edilebileceği yönünde ise de, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun Dairemiz'ce de benimsenen 27. 09.2006 tarih 2006/19-552-589 sayılı kararında belirtildiği gibi TMK.nun 599 ncu maddesi uyarınca miras, murisin ölümü ile mirasçılara geçer. TMK.nun 640 maddesinde "birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Mirasçılar terekeye el birliğiyle sahip olurlar ve sözleşme ve kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler." hükmü yer almıştır. TMK.nun 701/2 nci maddesinde ise " el birliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır." denilmektedir.

Bu hükümlere göre miras ortaklığı mirasın tümü üzerinde söz konusu olduğundan, tereke payları ayrılmaksızın ortaklığa dahil olan mirasçılara aittir. Tereke üzerinde ortaklık devam ettiği sürece mirasçıların somut ve bağımsız payları mevcut değildir. Bu durumda, tüm mirasçıların birlikte bankaya müracaat ederek ödeme isteminde bulunmaları veya hazır olmayanların usulüne uygun şekilde vekaletname ibraz etmeleri; ya da miras ortaklığına temsilci atanması ya da TMK.nun 644 ncü maddesi uyarınca iştirak halindeki mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüştürülmesi gerekir.

Muris hesapları ile ilgili Dairemiz'in son uygulamasını yansıtan 30.11.2006 tarih ve 11010-12519 sayılı ilamı, 17.3.2008 tarih ve 2007-1804/2008-3274 sayılı ilamı ile 07.04.2008 tarih ve 2007/2855-2008/4467 sayılı ilamları da bu yöndedir.

Bu durumda, mahkemece, savunmaya itibar edilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile aksi yönde hüküm tesisi doğru olmamıştır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 22.09.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Hepsihukuk: Hesaplamalar: Mobil Hesaplama ve İçtihat Programı

İcra Hesapmatik: Masaüstü Bilgisayarlar için Hesap Programı

Benzer Konular (10)