MAAŞ HACİZ MÜZEKKERESİNE CEVAP VERMEZ İSENİZ NE OLUR?

Başlatan Deniz034, 20 Şubat 2018, 12:02:59

« önceki - sonraki »
avatar_Deniz034
Maaş haciz müzekkeresine cevap vermezseniz veya yanlış cevap verirseniz ne olur?
MAAŞ HACİZ MÜZEKKERESİNE CEVAP VERMEZ İSENİZ NE OLUR?

Maaş haciz müzekkeresinin neden gönderildiğine ilişkin olarak daha önceden yayınlanan makalemizde ayrıntılı bilgi verilmişti. Bu yazımızda bu konulara yeniden değinilmeyip, maaş haciz müzekkeresini içerir tebligatı alan işverenin, ilgili kuruma cevap vermemesi yahut yanıltıcı cevap vermesi halinde başına neler gelebileceği hususunu irdeleyeceğiz.

Öncelikle işverenin cevap vermemesi ihtimalini ele alalım. Bu ihtimalin sübuta ermesi için öncelikle ve özellikle usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş ve tebligatın varlığı şarttır. Tebligat Kanunu hükümlerine göre usulünce maaş haciz müzekkeresi işverene yahut yanında çalışan müstahdemine tebliğ edilmiş olması zorunludur. Keza yasa metni bu konuda şu şekilde hüküm koymuştur.

MAAŞ VE ÜCRETLERİN KESİLMESİNDE USUL :

Madde 355 – Devlet işlerinde veya hususi müesseselerde bulunan borçlu memur veya müstahdemlerin maaş ve ücretlerinden kesilmesi için icra dairelerinden yapılacak tebligatın kanuni muhatapları haczin icra edildiğini ve borçlunun maaş ve ücreti miktarını nihayet bir hafta içinde bildirmeğe ve borç bitinceye kadar icra dairesinin tebligatı mucibince haczolunan miktarı tevkif edip hemen daireye göndermeğe mecburdurlar.

Memurun maaş, ücret veya memuriyetinde yahut başka bir şubeden maaş almağı mucip olacak surette vukubulacak tebeddülleri ve hizmetine nihayet verildiği takdirde bu keyfiyeti de malmemuru veya daire amiri yahut hususi müesseselerin kanuni muhatapları derhal icra dairesine bildirmeğe ve ikinci halde haciz muamelesinden o şube veya amirini haberdar etmeğe mecburdur.

YUKARIDAKİ MADDEYE RİAYET ETMEYENLER HAKKINDA HÜKÜMLER:

Madde 356 – Yukardaki madde hükümlerine riayet etmemiş olanların kesmedikleri veya ilk vasıta ile göndermedikleri para ayrıca mahkemeden hüküm alınmasına hacet kalmaksızın icra dairesince maaşlarından veya sair mallarından alınır.

Bunların borçluya kanun hükümleri dairesinde rücu hakkı vardır. Yukarki madde hükümlerine riayet etmiyen her hangi bir memur veya amir hakkında istenecek malümatın icra dairesine hemen verilmesi bunların mensup olduğu dairenin vazifesidir.

Görüldüğü üzere öncelikle usulünce yapılmış bir tebligatın bulunması ön koşulumuzdur. Tebligata rağmen maaş haciz müzekkeresine cevap verilmemesi yahut maaştan yapılması istenilen kesintinin gönderilmemesi halinde hukuki ve cezai yaptırımlar söz konusu olacaktır. Hukuki boyutu yukarıdaki kanun maddesinde belirtildiği üzere, yapılması gereken kesintinin sorumlunun malvarlığından tahsil edilmesi yönünde olacaktır. Keza bu kesinti için ayrıca icra takibi yahut alacak davası gibi ayrı usuller bulunmayıp direk ilgilinin malvarlığından kesinti yapılacaktır. Cezai boyutunda ise öncelikle kanun maddesini inceleyerek başlayalım.

CUMHURİYET SAVCILIĞINCA TAKİP:

Madde 357 – İcra dairesince kanuna göre yapılan tebliğ ve emirleri derhal yapmağa ve neticesini geciktirmeksizin icra dairesine bildirmeğe alakadarlar mecburdur. Makbul sebep haricinde tebliğ ve emirleri yapmıyanlar hakkında ait olduğu dairece tahkikatı evveliyeye hacet kalmaksızın Cumhuriyet Savcılığınca doğrudan doğruya takibat yapılır.

Anlaşılacağı üzere İcra Müdürlükleri kanunun amir hükümlerine göre muhabere yapmaya yetkili devlet kurumları olup, bu kurumdan gelen müzekkerelere azami özen gösterilmelidir. Kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere ilgililer hakkında hiç bir izne gerek olmaksızın direk olarak soruşturma açılmaktadır. Hatta kişi izne tabi bir memur olsa dahi bu maddede belirtilen doğrudan doğruya ifadesi gereği izin alınmaksızın soruşturma açılır. Cevap vermeme hususunda cezai husus Kabahatler Kanunu'nda düzenlenmiştir.

EMRE AYKIRI DAVRANIŞ

Madde 32 – (1) Yetkili makamlar tarafından adli işlemler nedeniyle ya da kamu güvenliği, kamu düzeni veya genel sağlığın korunması amacıyla, hukuka uygun olarak verilen emre aykırı hareket eden kişiye yüz Türk Lirası (her yıl Maliye Bakanlığınca yeniden değerleme yapılmakta olup 2017 güncel rakam 227,00TL) idari para cezası verilir. Bu cezaya emri veren makam tarafından karar verilir.

(2) Bu madde, ancak ilgili kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde uygulanabilir.

(3) 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 526 ncı maddesine diğer kanunlarda yapılan yollamalar, bu maddeye yapılmış sayılır.

Bu miktar malvarlığından hukuken kesilen borçlunun borcuyla alakalı olmayıp, Devletin kurumuna cevap verilmemesinden kaynaklı olarak kişilere bizatihi verilen idari para cezasıdır.  Yukarıda izah edilen konuyla ilgili olarak aşağıda 1 numara ile belirtilen içtihadı okuyabilirsiniz.

Bu konuyla ilgili özellik arz eden diğer bir husus ise cevap vermeme eylemini gerçekleştiren kişinin kamu görevi icra etmesi ve borçlunun kamu görevlisi olmasıdır. Bilindiği üzere kamu görevlileri normlar hiyerarşisine göre çalışmakta olup, bunların aksine davranışları suç teşkil etmektedir. Kendilerine maaş haciz müzekkeresi gelen sorumlu muhasip ya da yetkili amir, İİK gereği derhal ilgili icra müdürlüğüne bildirimde bulunmalıdır. İlgilinin çalışıp çalışmadığı, çalışıyor ise ne kadar maaş aldığı, maaşında hacze tekaddüm eden başkaca hacizler bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise haczin kaçıncı sırada olduğu ve özellik arz eden diğer hususlar derhal icra dairesine bildirilmelidir. Takip eden aylıkta başkaca engel bir durum yok ise gerekli kesintiler yapılarak belirtilen hesap numarasına yatırılmalıdır. Aksi halde; asıl konumuza şimdi gelmiş bulunduk. Bu aşamada İİK 355-356-357 hükümleri aynen uygulanmaktadır. Belirtelim ki burada kesinti yapılacak kurumun malvarlığı değil –ki devlet malları haczedilemez- sorumlu kişinin malvarlığıdır.

Hal böyle olunca işin özel hukuk boyutunda muamele aynı iken cezai boyutunda farklılıklar oluşmaktadır. Şöyle ki; yukarıda belirttiğimiz üzere kamu görevlileri normlar hiyerarşisinde yer alan anayasa, kanun, khk, tüzük, yönetmelik, genelge gibi resmi nitelikli kurallar doğrultusunda işlem yaptıklarından, İİK da yine bu kanunlardan biri olduğundan, kanunun emrettiği hususa aykırı davranış Türk Ceza Kanununda düzenlenen görevi kötüye kullanma suçunu oluşturacaktır. Yine yanıltıcı ve eksik bilgi verme hususları da bu suçu oluşturacaktır. Buna ilişkin olarak 2 numaralı içtihadı okuyabilirsiniz.

MAAŞ HACİZ MÜZEKKERESİNE YANLIŞ, YANILTICI VE EKSİK BİLGİ VERİRSEK NE OLUR?

Borçlunun kamu görevlisi olması ve yanıltıcı, eksik ve yanlış bilgi veren kişinin de kamu görevlisi olması halinde TCK'da düzenlenen görevi kötüye kullanma suçunu oluşturacağına hemen yukarıda değinmiştik.

Şimdi ise memur olmayan kişilerin durumlarını inceleyelim. Günlük hayatta genellikle çalışanlarını koruma amaçlı olarak denk geldiğimiz olaylarda, çalışanın işten ayrıldığı, başkaca hacizler olduğu vs. Gibi söylemlerle günü kurtarma telaşına girilmektedir. Ancak bilinmelidir ki İcra Müdürlükleri resmi kurumlardır ve devletin bütün kayıtlarına –hukuka uygun olduğu takdirde- erişim kabiliyetleri bulunmaktadır. Bu nedenle kişilerin sözlerinden ziyade kurum kayıtları baz alınır. Konuyla ilgili olarak yine İİK da düzenleme bulunmaktadır.

HAKİKATA MUHALİF BEYANDA BULUNANLARIN CEZASI:

Madde 338 – (Değişik madde: 06/06/1985 – 3222/40 md.;Değişik madde: 31/05/2005-5358 S.K./9.mad)

Bu Kanuna göre istenen beyanı, hakikate aykırı surette yapan kimse, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Görüldüğü gibi gayet ağır bir yaptırım öngörülmüştür. Burada cezalandırılan husus çalışanını korumak değil devlete yalan beyanda bulunmaktır. Bu yüzden günü kurtarmak adına bu şekilde ağır bir yaptırıma muhatap olmamak kişilerin sıhhati açısından önemlidir. Bu konuya ilişkin olarak çok sayıda içtihat bulunmaktadır. Örnek olması adına 3 numaralı içtihadı okuyabilirsiniz.

Diğer yandan belirtmeden geçmeyelim, aşağıda sunacağım -4 numaralı içtihat- Bölge Adliye Mahkemesi kararına göre haciz müzekkeresini tekit etme usulünün kanunda öngörülmediği açıkça belirtilmekle, nasılsa yazı tekit edilir şeklinde düşünülmeyip, diğer makalemizde belirttiğimiz şekilde maaş haciz müzekkerelerinde zamanında ve eksiksiz cevap vermek elzemdir.





1-

MAAŞINDAN KESİLİR + USULÜNE UYGUN TEBLİĞ

T.C. YARGITAY 12.Hukuk Dairesi

Esas: 2008/10938
Karar: 2008/13896
Karar Tarihi: 01.07.2008

ÖZET: Tebligatın geçerli olduğu varsayılsa dahi şikayetçinin borçlunun maaşından kesinti yapmadığı miktar kadar şahsi mallarından veya maaşından tahsili gerekir. Bu durumda şikayetin kabulü gerekir.

(2004 S. K. m. 89, 355, 356)

Dava: Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Borçlunun maaş ve ücreti haczi İİK'nun 355 ve devam eden madde hükümlerine göre yapılır. Memurlukça tebliğ edilen ihbarnamede 89. maddeden söz edilmesi sonucu etkilemez. İİK'nun 355. maddesine göre icra müdürü, borçlunun çalıştığı işyerine maaş ve ücretin haczedildiğine dair bir haciz yazısı yazar. Haciz yazısını alan işveren bir hafta içinde haczin icra edildiğini ve borçlunun maaş ve ücretinin miktarını icra dairesine bildirmeye ve borç bitinceye kadar icra dairesinin haciz bildirimine göre haczolunan miktarı borçlunun maaş veya ücretinden keserek hemen icra dairesine yatırmaya mecburdur. Aksi halde İİK'nun 356. maddesi gereğince kesmedikleri veya ilk vasıta ile göndermedikleri para ayrıca mahkemede hüküm alınmasına hacet kalmaksızın icra dairesince maaşlarından ve sair mallarından alınır.

Somut olayda borçlu Kemal'in şikayetçi üçüncü kişi Mustafa'nın yanında işçi olarak çalıştığı, Mustafa'nın de B.....A.Ş.'nin taşeron firması olduğu, dolayısı ile 89/1 haciz ihbarnamesi B.....A.Ş. adresinde şirket yetkili müdürü Fatma'ya tebliğ edilmiştir. Tebligat üzerinde yazılı olan <B.....A.Ş. eli ile işveren Mustafa> ifadesinde de tebligatın Mustafa adresinde değil B.....AŞ. adresinde yapıldığı ve usulsüz olduğu anlaşılmaktadır. Şikayetçiye İİK'nun 356. maddesine göre usulüne uygun bir tebligat yapılmadığından İİK'nun 356. maddede yazılı hüküm ve sonuçlar doğmaz.

Öte yandan kabule göre de, tebligatın geçerli olduğu varsayılsa dahi şikayetçinin borçlunun maaşından kesinti yapmadığı miktar kadar şahsi mallarından veya maaşından tahsili gerekirken, tüm takip borcundan sorumlu tutulması ve bu borcun tahsili için Mustafa'nın B.....A.Ş.'de tahakkuk etmiş ve edecek her türlü alacakları üzerine haciz konulması usulsüzdür.

Şikayetin kabulü yerine reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

Sonuç: Şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 01.07.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.



2-

KAMU GÖREVLİSİ- GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA

T.C. Yargıtay
5. Ceza Dairesi

Esas No:2014/6749
Karar No:2016/6698
K. Tarihi:23.6.2016
MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi

SUÇ : İcrai davranışla görevi kötüye kullanma

HÜKÜM : Eylemi ihmali davranışla görevi kötüye kullanma niteliğinde görülerek mahkumiyetine.

... Özel İdare müdürü olarak görev yapan sanığın, hakkında katılan vekili tarafından yapılan icra takibinin kesinleşmesinden sonra maaşına haciz konulması için... İcra Müdürlüğünce gönderilen 10/03/2008, 13/03/2008, 07/10/2009, 02/06/2010 ve 17/01/2011 günlü yazıların gereğini yerine getirmediği gibi ... İcra Müdürlüğü tarafından maaş haczi yapıldığını ve buna ilişkin belgeleri göndereceğini belirten 16/06/2010 günlü eksik ve yanıltıcı cevabi yazıyı gönderdiği, ...İcra Müdürlüğünce 17/01/2011 tarihli müzekkere ile anılan icra takip dosya numarası ile kesinti miktarlarını gösterir banka dekontlarının istenilmesine rağmen bu yazıya da cevap vermeyerek katılanın mağduriyetine neden olması şeklinde gerçekleşen eyleminin, icrai davranışlarının da bulunması nedeniyle TCKnın 257/1. maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden aynı Kanunun 257/2. maddesi uyarınca hüküm kurulması,

TCKnın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle atılı suçu işleyen ve adli para cezasıyla cezalandırılan sanık hakkında aynı Kanunun 53/5. madde ve fıkrası gereğince, cezanın infazından sonra başlamak üzere, hükümde belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, O yer C.Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUKnın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 23/06/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



3-YALAN BEYAN

YARGITAY 12. Hukuk Dairesi 2014/25694 E. , 2015/1137 K.

İİK.nun 89/4.maddesinde "Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesine müddeti içinde itiraz ederse, alacaklı, üçüncü şahsın verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat ederek üçüncü şahsın 338.maddesinin 1.fıkrası hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini isteyebilir.



4-Tekide mahal yok

İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO:2016/80
KARAR NO:2016/63 K
KARAR TARİHİ:13.10.2016

>Borçlunun çalıştığı iş yerine yazılan maaş haciz müzekkeresi için cevap verilmemesi halinde tekit amaçlı yeniden müzekkere gönderilmesi hususunda kanunda bir düzenleme bulunmadığı, bir kez gönderilmiş olmasının kanuna göre yeterli olduğu.

Davacı alacaklı vekili tarafından davalı borçlu hakkında İcra Müdürlüğü'nün .... sayılı dosyası üzerinden başlatılan takibin kesinleşmesi üzerine borçlunun çalışmakta olduğu.... San. Ve Tic. Ltd. Şti'ne İİK'nun 355.nci Maddesi uyarınca ayrıntılı maaş haciz müzekkeresi gönderildiği, müzekkerinin işverene ..... tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği, işverenin yasal 1 haftalık süresi içinde herhangi bir cevap vermediği, maaş haczine dair bir kesintinin de gönderilmediği, bunun üzerine alacaklı vekilinin .... tarihinde icra müdürlüğüne müracaat ederek maaş haciz müzekkeresine riayet etmeyen işveren hakkında İİK'nun 356 ve 357.nci maddesi uyarınca işlem yapılmasını talep ettiği, İcra Müdürlüğü'nce aynı gün talebin öncelikle tekiden yazı yazılmasına şimdilik talebin reddine şeklinde karar verildiği, bu işlemin söz konusu yasa maddelerine aykırı olduğu, tekid yazılmasını gerektiren herhangi bir düzenleme bulunmadığı, dolayısıyla İlk Derece Mahkemesinin şikayetin reddine dair kararının da somut olarak uygun düşmediği bu suretle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
''Adalet suçu suçluyu değil, sonuna kadar masumiyeti aramaktır''

Benzer Konular (10)

3664

Yanıtlar: 0
Gösterim: 4942