HUKUK GENEL KURULU KARARI

Başlatan By-leyl-i Lal, 15 Temmuz 2014, 09:43:03

« önceki - sonraki »
avatar_By-leyl-i Lal
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU


Esas No : 2013/12-501
Karar No : 2014/6

♦TARAF SIFATININ BULUNMADIĞI İDDİASIYLA TAKİBİN İPTALİ İSTEMİ
♦KISMİ ÖDEME ÜZERİNE TAKİBE İTİRAZ
♦İTİRAZIN İPTALİ DAVASI
♦HASTANE DÖNER SERMAYE İŞLETME MÜDÜRLÜĞÜ ALEYHİNE BAŞLATILAN TAKİP
♦REKTÖRLÜK ALEYHİNE AÇILAN İTİRAZIN İPTALİ DAVASI


DAVA : Taraflar arasındaki "takibin iptali" istemli şikayetten dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4. İcra Hukuk Mahkemesi'nce şikayetin kabulüne dair verilen 25.10.2011 gün ve 2011/717-1043 sayılı kararın incelenmesinin alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 16.05.2012 gün ve 2011/30698 E., 2012/17266 K sayılı ilamı ile;

(... Alacaklı tarafından A.Ü.Tıp Fakültesi İbn-i Sina Hastanesi Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü hakkında genel haciz yolu ile yapılan ilamsız takip üzerine, A.Ü.Rektörlüğü'nce, Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü'nün tüzel kişiliğinin bulunmadığı, dolayısı ile taraf sıfatının olmadığı gerekçesi ile yapılan şikayet üzerine mahkemece takibin iptaline karar verildiği görülmektedir.

Tüzel kişiliği olmayan Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü'nün taraf sıfatı da bulunmadığından hakkında takip yapılamaz ise de; yapılan ilamsız takibe karşı süresinde A.Ü.Rektörlüğü'nce kısmi itirazda bulunularak takibin kısmen durdurulduğu, itiraz edilmeyen kısma ilişkin dosyaya ödemede bulunulduğu, alacaklı tarafından Tıp Fakültesi İbni Sina Hastanesi Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü'ne izafeten A.Ü.Rektörlüğü'ne karşı açılan itirazın iptali davasında, borçlunun şikayet konusu yaptığı hususu savunma olarak bildirdiği, mahkemece işin esasının incelenerek davalının takip dosyasındaki itirazının iptaline karar verildiği, bilahare hükmün temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesince işin esasının incelenerek karar verildiği anlaşılmaktadır. Şikayet eden A.Ü.Rektörlüğü'nce takibe kısmen itiraz edilmiş ve takip durdurulmuş, kısmen itiraz edilmeyen kısım ise ödenmiş olmakla, tüzel kişiliğin takipten haberdar olduğu ve takibe taraf sıfatı ile itiraz ettiği, bu hali ile takibin borçlusunun A.Ü.Rektörlüğü olduğunun kabulü gerekir. O halde mahkemece bu aşamalardan sonra yapılan şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir...),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Şikâyet, taraf sıfatının bulunmadığı iddiasıyla icra takibinin iptali istemine ilişkindir.

Şikayetçi/borçlu vekili, alacaklı şirket tarafından tüzel kişiliği bulunmayan "A.Ü.Tıp Fakültesi İbn-i Sina Hastanesi Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü" aleyhine icra takibi başlatıldığını, Üniversitede tüzel kişiliği bulunan tek birimin Rektörlük olduğunu, aleyhine takip başlatılan İşletme Müdürlüğü'nün tüzel kişiliğinin bulunmadığını, Rektörlüğe bağlı bir birim olduğunu, bu nedenle taraf ehliyeti bulunmadığından aleyhine takip başlatılmasının yasal olmadığını ileri sürerek, icra takibinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Alacaklı vekili, adı geçen Müdürlüğün tüzel kişiliği varmış gibi hareket ettiğini, üçüncü kişilerle bu şekilde temasta bulunduğunu, icra takip tarihinden ve kısmi ödeme yapılmasından yaklaşık üç yıl sonra bakiye borcu ödememek için takibin iptal ettirilmeye çalışıldığını savunarak şikayetin reddini istemiştir.

Mahkemece, Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü'nün tüzel kişiliği bulunmadığından takipte taraf olarak gösterilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle şikayetin kabulüne karar verilmiştir.

Davalı/alacaklı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.

Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davalı/alacaklı vekili getirmiştir.

Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayın özellikleri dikkate alındığında, "A.Ü.Tıp Fakültesi İbn-i Sina Hastanesi Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü"nün taraf sıfatının bulunmaması nedeniyle icra takibinin iptalinin gerekli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Hukuk davalarında olduğu gibi, bir icra (veya iflas) takibinin esas bakımından başarı elde edebilmesi için ilk şart, takip talebinde alacaklı ve borçlu olarak gösterilen kimselerin (2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m.58/1,2), o takipte gerçekten alacaklı ve borçlu sıfatını haiz olmalarıdır. Bir takip talebinde alacaklı ve borçlu olarak gösterilen kimseler, taraf ve takip ehliyetine sahip olabilirler. Fakat, onların bu takipte gerçekten alacaklı ve borçlu olma sıfatları yoksa, takip, borçlunun itirazı üzerine başarısızlığa uğrar (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, İstanbul 2004, S.144).

Somut olayda; Ankara 8. İcra Müdürlüğü'nün 2008/1508 sayılı dosyasında icra takibi 07.02.2008 tarihinde başlatılmış olup, alacaklı C...AŞ tarafından borçlu olarak gösterilen A.Ü.Tıp Fakültesi İbn-i Sina Hastanesi Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü'nün 45.835,20 TL asıl alacağı ödemesi talep edilmiştir. Tebliğ edilen ödeme emrine borçlu vekili tarafından (A.Ü. Rektörlüğü tarafından verilen vekaletnameyle Avukat S.D.) süresinde 'kısmi' itirazda bulunulmuştur. İtiraz edilmeyen bölüm olan 24.664,20 TL kabul edilmiş ve 10.09.2008 tarihinde icra dosyasına ödenmiştir. Kısmi olarak yapılan bu itiraz üzerine alacaklı vekili tarafından itirazın iptali davası, İşletme Müdürlüğü'ne izafeten A.Ü.Rektörlüğü hasım gösterilerek açılmış olup, yargılama sonucunda alacak miktarı mahkemece tespit edilmiştir (Bu kararın temyizi üzerine hüküm fıkrasının oluşturulmasındaki eksikliğe işaret edilerek karar bozulmuştur).

Ödeme emrine itiraz edip, davayı takip eden tarafın A.Ü.Rektörlüğü olması, Rektörlüğün borcun bir kısmını ödemiş olması, borcun itiraz edilen kısmı için açılan itirazın iptali davasının da A.Ü.Rektörlüğü tarafından takip edilip sonuçlandırılmış olması ve icra dosyasının geçirdiği safahat nazara alınarak, artık takip borçlusunun A.Ü.Rektörlüğü olduğunun kabul edilmesi yerindedir.

O halde; yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen ve aynı hususlara işaret eden Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalı/alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen "Geçici madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'na 5311 sayılı Kanunun 29.maddesi ile eklenen "Geçici Madde 7" atfıyla uygulanmakta olan aynı Kanun'un 366/III.maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Gülüşlerim yüregimin sessiz cıglıklarının imzasıdır..Elinde ne varsa hayata dair,ötesi hiçbir şey ya da vesair...Hani demiş ya şair: Mutluluğu sende bulan senindir; ötesi misafir...
BY-KA-DE-ME

Benzer Konular (10)