8. Hukuk Dairesi 2018/11334 E. , 2018/18082 K

Başlatan İçtihat, 04 Nisan 2021, 04:43:25

« önceki - sonraki »
avatar_İçtihat
8. Hukuk Dairesi         2018/11334 E.  ,  2018/18082 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı Hazine vekili ve Belediye Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

K A R A R

Davacılar vekili, dava konusu 5 ada 21 parseli davacıların murislerinin 1955 tarihinde satın aldığını, tapuda malik olarak görünen ‘‘Fatma'' ve ‘Mustafa'' nın kim olduklarının, yaşayıp yaşamadıklarının bilinmediğini, taşınmazın uzun yıllardır davacılar tarafından kullanıldığını belirterek, davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacılar adına tescil edilmesini talep etmiştir.
Davalılardan Hazine ve belediye vekili, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın 07.01.1943 tarihinde tapuya kayıt ve tescil edildiği, dava edilen yerin davacıların mirasbırakanı tarafından kullanıldığı, ardından da davacılar tarafından kullanıldığı, yapılan araştırma ve incelemelere rağmen tapu kütüğünden ve uygulanan belgelerden taşınmazın maliklerinin kimliğinin tespit edilemediği gerekçesiyle davanın kabulüne dava konusu 5 ada, 21 parselin veraset ilamındaki hisseleri oranında davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş olup; hüküm, davalılardan Hazine vekili ve belediye vekilince temyiz edilmiştir.
Dava; kazanmayı sağlayan zilyetlik ve TMK'nin 713/2. fıkrasında düzenlenen “...Maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan...” hukuki sebebine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın olağanüstü zamanaşımı yoluyla iktisabı mümkün değildir. Ancak kanunun açıkça izin verdiği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya bir payın koşulları oluştuğu takdirde olağanüstü zamanaşımı yoluyla kazanılması mümkün olabilir. Kanunda düzenlenen ayrık hallerden biri de, TMK.nın 713/2.maddesindeki düzenlemedir. Anılan maddede “aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya 20 yıl önce hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir” denilmiştir.
Kanundaki “…Maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan…” düzenlemesinden; tapu kaydının hukuki durumunun açık olmaması, Yargıtay İçtihatlarına göre, tapu kütüğündeki bilgi ve belgelerden genel olarak gerekli dikkati gösteren kişilerin malikin kim olduğunu anlayamayacağı haller amaçlanmıştır. Tapu kütüğündeki malik sütununun boş ve açık bırakılması, malik adının müphem ve yetersiz gösterilmesi, böyle bir kişinin hiç yaşamamış ve kaydının herhangi bir yerde bulunmaması, malik adının silinmiş ve yenisinin yazılmamış olması gibi hallerde malikin tapu kütüğünden anlaşılamadığı sonucuna varılabilir(Yargıtay HGK.nun 10.4.1991 tarih ... Esas, 194 Karar ve 15.04.2011 tarih ... Esas, 2011/180 Karar sayılı ilamları) . Soyut ve nam-ı mevhum (sanal, mevcut olmayan hayali kişi) bir kişi adına sicil oluşturulmuş olması halinde de, maliki tapu sicilinden anlaşılamayan kişiden söz edilebilir
Kayıt malikinin, tanınmıyor, hatırlanmıyor olması, adresinin tespit edilememesi, tebligat yapılamaması, uzun yıllar önce taşınmış ya da ölmüş olması, mirasçılarının belirlenememesi gibi hususlar o kişinin tapu kütüğünde maliki bilinmeyen kişi olarak nitelendirilmesini gerektirmez. Yine, tapu sicili ekindeki kadastro tutanağı, tedavül (el değiştirme) ve bunlara esas kayıt ve belgelerden tapu malikine ilişkin bilginin mevcut olması durumunda da bilinmeyen kişi olarak kabul edilmez.
Somut olaya gelince; dava konusu 5 ada 21 parsel sayılı taşınmazın 1943 yılında yapılan tapulama çalışmalarında, ‘‘Hazineden 926 senesinde 25 lira bedeli ile satın almak sureti ile ... uhdesinde iken 927'de vefatı ile karısı Fatma'ya kaldığı ve bedeli misli ile henüz yatırılmadığı ve veraset alınmadığı anlaşılmakla ölü Koca Musa adına tespit yapılarak...'' ifadelerine yer verilerek Ali oğlu Koca Musa adına tespit edildiği ve 07.01.1943 yılında kesinleşerek tapuya tescil edildiği, dayanak Ağustos 926 tarih 1361 sıra numaralı belgenin incelenmesinde; malikin ... olduğu, 5 dönüm tarlanın iktisap edildiğinin yazılı olduğu görülmüştür. 16.11.1954 tarihinde iştirak halinde mülkiyet olarak 'karısı Fatma' ve 'oğlu Mustafa' adlarına tapuda intikal gördüğü anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; tapu kaydı, tedavül kayıtları ve tapulama tutanağındaki açıklamalara göre kayıt malikleri 'Fatma' ve 'Mustafa' tanınan ve bilinen kişiler olup, maddede yazılı koşulların gerçekleştiğini kabule olanak bulunmamaktadır. Mahkemece, bu hususlar dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonunda yasal ve yerinde olmayan gerekçelerle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Öte yandan, kural olarak, tapu iptali ve tescil davalarında öncelikle husumet kayıt malikine, kayıt maliki ölmüş ise saptanacak mirasçılarına yöneltilerek açılır. Ayrık durum olarak, TMK'nin 713/2 maddesindeki, maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetlik hukuki nedenine dayanarak açılan tapu iptal ve tescil davalarında, tapu sicilinin doğru ve kayıtlara uygun olarak tutulmasından sorumlu olduğundan Hazine davalı gösterilir ise de, belediyenin pasif dava ehliyeti bulunmadığından belediye aleyhine açılan davanın bu nedenle usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması da doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekili ve davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulüyle usul ve kanuna aykırı görülen yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi uyarınca uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/1 maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı ... Başkanlığına iadesine, 05.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.






Mesele yorum yapmakta değil, Mesele o yorumu gerekçelendirmekte. ÖKC (Özgür KOCA)

Benzer Konular (10)