ÖDEME TAAHHÜDÜNÜN İHLAL EDİLMESİNE KADAR, İCRA TAKİBİ DURUR

Başlatan Deniz034, 15 Nisan 2016, 18:35:34

« önceki - sonraki »
avatar_Deniz034
ÖDEME TAAHHÜDÜNÜN İHLAL EDİLMESİNE KADAR, İCRA TAKİBİ DURUR
T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO:2014/17732
KARAR NO:2014/16506
KARAR TARİHİ: 19.09.2014


ÖZET:Borcu taksitle ödeme taahhüdünün İİK'nın 111. maddesi kapsamında hukuken geçerli olduğuna karar verilmesi ve bu nedenle taahhüdün ihlal edilmesine kadar icra takibinin durması gerekliliği (eldeki uyuşmazlıkta borcun ilk taksidinin ödenmesinin taahhüt edildiği 28.02.2012 tarihi) karşısında, 07.10.2011 tarihinde yapılan haciz işlemi hukuken geçersizdir.


Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:


Davacı üçüncü kişi tarafından davalılar aleyhine açılan istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Bilindiği üzere ve kural olarak, istihkak davalarında geçerli bir haczin bulunması dava şartı olup, taraflarca ileri sürülmese de Mahkemece yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerekir.

İİK'nun III/3 (Ek fıkra: 9/11/1988 - 3494/13 md.; Değişik üçüncü fıkra: 17/7/2003-4949/26 md.) borçlu ile alacaklının borcun taksitlendirilmesi için icra dairesinde yapacakları sözleşme veya sözleşmelerin devamı süresince 106 ve 150/e maddelerindeki süreler işlemez. Ancak bu sözleşme veya sözleşmelerin toplam süresinin on yılı aşması hâlinde, aştığı tarihten itibaren süreler kaldığı yerden işlemeye başlar.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/13 md.) Taksitlerden biri zamanında verilmezse icra muamelesi ve süreler kaldığı yerden devam eder." düzenlemesi kabul edilmiştir.



Bu kapsamda somut uyuşmazlığa gelince; Antalya 6. İcra Müdürlüğü'nün 2011/2887 Talimat sayılı dosyasında 09.06.2011 tarihinde yapılan hacizde; borçlu tarafından, borcun 39.553,55 TL'lik kısmının 28.02.2012 tarihinde, kalan 39.553,55 TL'lik bölümünün ise 20.03.2012 tarihinde ödenmesi taahhüt edilmiş, alacaklı tarafından bu taahhüt kabul edilmiştir. Sonrasında, alacaklı vekili tarafından 09.06.2011 tarihli taahhüdün geçersiz olduğu gerekçesiyle 13.06.2011 tarihinde İcra Müdürlüğ'üne başvurularak haciz isteğinde bulunulmuş, İcra Müdürlüğü'nce talebin reddine karar verilmesi üzerine, alacaklı tarafından yapılan şikayetin Manavgat İcra Hukuk Mahkemesi'nin 13.06.2011 tarih 2011/267 Esas ve 2011/244 Karar sayılı kararı ile kabulüne karar verilerek, İcra Müdürlüğünün haciz isteğinin reddine ilişkin kararı kaldırılmıştır.

Bunun üzerine, 07.10.2011 tarihinde eldeki davaya konu mallara haciz işlemi uygulanmıştır. Bu esnada, Manavgat İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2011/267 Esas ve 2011/244 Karar sayılı kararının borçlu tarafından temyiz edilmesi üzerine, karar Yüksek Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 15.03.2012 tarih 2011/23769 Esas ve 2012/8227 Karar sayılı kararı ile 09.06.2011 tarihli borcu taksitle ödeme taahhüdünün hukuken geçerli olduğu ve bu nedenle şikayetin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş, Mahkemece hükmüne uyulan bozma kararı kapsamında 13.09.2012 tarih 2012/195 Esas ve 2012/236 Karar sayılı kararı ile şikayetin reddine karar verilmiş ve bu karar kesinleşmiştir.


Hal böyle olunca; kesinleşen Manavgat İcra Mahkemesi'nin 2012/195 Esas ve 2012/236 Karar sayılı kararı ile, 09.06.2011 tarihli borcu taksitle ödeme taahhüdünün İİK'nın 111. maddesi kapsamında hukuken geçerli olduğuna karar verilmesi ve bu nedenle taahhüdün ihlal edilmesine kadar icra takibinin durması gerekliliği (eldeki uyuşmazlıkta borcun ilk taksidinin ödenmesinin taahhüt edildiği 28.02.2012 tarihi) karşısında, 07.10.2011 tarihinde yapılan haciz işlemi hukuken geçersizdir. İstihkak davalarında geçerli bir haczin bulunması dava şartı niteliğinde olup eldeki davada geçerli bir haciz işlemi bulunmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile işin esasına girilerek karar verilmesi isabetsizdir.

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle kabulüyle hükmün İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428.maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 19.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
''Adalet suçu suçluyu değil, sonuna kadar masumiyeti aramaktır''

Benzer Konular (10)