8. Hukuk Dairesi 2018/8876 E. , 2018/12588 K.

Başlatan İçtihat, 04 Nisan 2021, 03:11:45

« önceki - sonraki »
avatar_İçtihat
8. Hukuk Dairesi         2018/8876 E.  ,  2018/12588 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi ve Tazminat

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacılar vekili, dava konusu 36 ada 20 parselde davacıların müşterek malik olduklarını, davalının ise bitişikteki 69 parselde taş ocağı işlettiklerini, firmanın yükleme boşaltma taş ocağına girişi çıkışı sağlamak maksadıyla davacıların parselinden izinsiz yol geçirdiklerini, parselinin çökme tehdidi altında kaldığını, davalıların yol açarken çok sayıda ağacı da keserek davacılara zarar verdiklerini, davalılar tarafından açılan yolun kapatılmasını, müdahalenin önlenmesini, parsele zarar veren çalışmaların durdurulmasını, herhangi bir tehdidin oluşmaması için istinat duvarı yapılmasını, davalılardan verilen zararın tespiti ile belirlenecek miktarın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ödenmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; taş ocağı olan 69 parselin yasal izin ile faaliyette bulunduğunu ve herhangi bir taşınmaz için tehlike arz etmediğini, davacıların taşınmazına yol açıldığına dair iddiaların yersiz olduğunu, davacılar parseli ile davalılar parseli arasında temas eden bir noktanın bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; fen bilirkişi raporu doğrultusunda davalının çalışma alanı ile davacılar parseli arasında sınır bulunduğu herhangi bir müdahalenin söz konusu olmadığı gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava; elatmanın önlenmesi ve tazminat isteğine ilişkindir.
Davacılar ve davalı vekilleri ile iki fen, bir ..., bir inşaat ve bir jeolog bilirkişiden oluşan heyetle birlikte 25.12.2014 tarihinde tarafların yer göstermeleri sonucu yapılan keşif sonrasında alınan 29.12.2014 tarihli fen bilirkişilerinin raporunda 36 ada 20 parsel ile 69 parseller arasındaki sınırın fiilen çok dik olduğu, taş ocağı sınırına, eğim, diken ve ağaçlardan dolayı ulaşmak mümkün olmadığından cepheli ölçüm yapıldığı ve kadastro paftası ile çakıştırıldığı tespit edilmiştir. 31.12.2014 tarihli ... bilirkişi raporunda; 36 ada 20 parselin geneli itibariyle fındık bahçesi niteliğinde olduğu, 69 parsel ile sınır bölgesi olan alanın yaklaşık 20-30 metre olduğu, ağaçlık ve çalılık vasfında olduğu, dava konusu taşınmazda herhangi bir tecavüz olmadığından zarar da olmadığı tespit edilmiştir. 09.01.2015 tarihli Jeoloji bilirkişi raporunda; davaya konu 36 ada 20 parsel ile taş ocağının bulunduğu 69 parselin sınırının fiilen çok dik olduğu, sınıra iyice yaklaşarak gözlem yapılmasının mümkün olmadığı, arazide taş ocağı faaliyetlerinden dolayı herhangi bir kütle hareketinin olmadığı, taş ocağında oluşturulan şevle söz konusu arazi arasında mesafe olduğu, 20 parselin muhtemel örtü tabakasının kalınlığı ve dolayısıyla araziyi korumaya yönelik bir çalışma yapılmasının kesin olarak gerekli olup olmadığı, yapılacaksa niteliğinin kesin olarak belirlemediği, detaylı bir sondaj çalışması gerektirdiği tespit edilmiştir. Son olarak 21.01.2015 tarihli inşaat bilirkişi raporunda ise, dava konusu parselin korunması amacıyla isnat duvarının gerekip gerekmediğinin incelendiğini, dava konusu parselde zemin akması, göçmesi, heyelan şev kayması gibi durumların söz konusu olmadığı ancak isnat duvarı yapılıp yapılmaması gerektiği hususunun sadece gözlemle tespit edilemeyeceği, hassas inceleme gerektirdiği, zemin yapısıyla ilgili laboratuvar incelemesi ve bunun için sondaj çalışmaları gerektiği tespit edilmiştir.
Dava dilekçesinde davacı vekili yol açılmak ve ağaçlar kesilmek suretiyle taşınmaza müdahale edildiğini iddia etmiş olup, az yukarıda da ayrıntılı olarak açıklanan keşif ve raporlar ile dosya içerisinde bulunan fotoğraflar dikkate alındığında; davacı vekilinin bu iddiaları doğrultusunda dava konusu taşınmazlar üzerinde araştırma ve inceleme yapılmadığı, keşif esnasında ne mahkeme hakimince ne bilirkişilerce bu hususun üzerinde durulmadığı, eksik keşif yapıldığı anlaşılmıştır. O halde Mahkemece; dava konusu taşınmazlar başına gidilmek suretiyle tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde toplanmış ve toplanacak delillerle birlikte, gerekirse tanık dinlemek suretiyle tereddüde yer vermeyecek ve talepleri karşılayacak şekilde mahkeme gözleminin de ayrıntılı olması suretiyle yeniden keşif yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nın 428. maddesi uyarınca usul ve yasaya aykırı kararın BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'nın 440/1. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 14.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






Mesele yorum yapmakta değil, Mesele o yorumu gerekçelendirmekte. ÖKC (Özgür KOCA)

Benzer Konular (10)