8. Hukuk Dairesi 2018/2126 E. , 2018/17032 K.

Başlatan İçtihat, 04 Nisan 2021, 04:26:52

« önceki - sonraki »
avatar_İçtihat
8. Hukuk Dairesi         2018/2126 E.  ,  2018/17032 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi



Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 09.10.2018 ...... günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı ... bizzat ve vekili Avukat ... geldi. Karşı taraftan davacı vekili ...... Aydın geldi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı, paydaşı olduğu 6558 parsel sayılı taşınmaza inşa edilen binadaki dairelerin diğer paydaşlarla sözlü olarak taksim edildiğini, kendisine kalan 6 numaralı dairede dava dışı paydaş.........'un oğlu olan davalıya geçici bir süre mesken olarak kullanması için müsade edilmesine rağmen davalının taşınmazı kullanmaya devam ettiğini ileri sürerek elatmasının önlenmesine ve ecrimisile karar verilmesini istemiştir.
Davalı, taşınmazı ......sı ile yaptıkları kira sözleşmesi uyarınca kullandığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının haksız işgalci olduğu gerekçesiyle elatmasının önlenmesi isteğinin kabulüne, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişmeli 6558 parsel sayılı tarla niteliğindeki taşınmazın 13/64 pay ile dava dışı ......, 67/320 pay ile davalının ......sı dava dışı paydaş........., 33/80 pay ile davacı, 13/160 pay ile dava dışı ...... adına kayıtlı olduğu, taşınmazın üzerinde zemin + 2 katlı bina bulunduğu, 1 ve 2 numaralı dairelerin satıldığı, 3 numaralı dairenin davacı, 4 numaralı dairenin dava dışı ......, 5 numaralı dairenin dava dışı......... ve 6 numaralı dairenin davalı tarafından kullanıldığı sabittir.
Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, ...... çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir.
Bilindiği üzere 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237., Tapu Kanunu'nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya ortaklığın satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, 'ahde vefa' kuralının yanında TMK'nin 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı hususu üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK'nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
Somut olaya gelince; tarafların beyanı ile sabit olduğu üzere davalının 2003 yılından itibaren çekişmeli taşınmazı kullandığı, paydaşlar arasında fiili kullanım biçiminin oluşmadığı, davalının taşınmazı dava dışı paydaş ......sı.........'a teban kullandığı açıktır.
Hal böyle olunca; davacının çekişmesiz olarak kullandığı alanlar bulunduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden, kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.630,00 TL Avukatlık Ücreti'nin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 09/10/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


Mesele yorum yapmakta değil, Mesele o yorumu gerekçelendirmekte. ÖKC (Özgür KOCA)

Benzer Konular (10)