8. Hukuk Dairesi 2017/15352 E. , 2018/17371 K

Başlatan İçtihat, 04 Nisan 2021, 04:32:33

« önceki - sonraki »
avatar_İçtihat
8. Hukuk Dairesi         2017/15352 E.  ,  2018/17371 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ana Adının Tashihi

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacılar vekili dava dilekçesinde, nüfusta ana baba bir kardeşleri görünen ... ve ...'un Ümmühani olan ana adlarının iptali ile annelerinin Gülüzar Kayhan olduğunun tespitine ve nüfusa tesciline karar verilmesini istemiş; mahkemece, aile mahkemesi sıfatıyla yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dava, nüfus kütüğündeki anne kaydının düzeltilmesi istemine ilişkin olup, Türk Medeni Kanunu'nun 282. maddesine göre çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kurulacağından çocuğu doğuran kadının anne olduğunun tespiti için açılan dava, soybağı davası değil, doğuran kadının tespitine başka bir deyişle hatalı nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkin olduğundan, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36/1-a maddesine göre nüfus kaydının düzeltilmesi davalarının asliye hukuk mahkemesinde bakılması gerektiği dikkate alındığında, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasının incelenmesi sonucu davanın kabulü doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın temyiz edene iadesine,16.10.2018 gününde oy çokluğuyla karar verildi.

(Muhalif)

KARŞI OY YAZISI

4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'un 2/2. Maddesi, '... Aile Mahkemesi kurulamayan yerlerde bu Kanun kapsamına giren dava ve işlere Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nca belirlenen asliye hukuk mahkemesince bakılır...' hükmünü içermektedir.
4787 sayılı Kanun'un 2/2. maddesine uygun olarak, ...... İlçesinde dava tarihinde mustakil aile mahkemesi bulunmaması nedeniyle, dava Asliye Hukuk Mahkemesine açılmış, mahkemece davaya aile mahkemesi sıfatıyla bakıldığı belirtilerek karar verilmiştir.
Dava; nüfus kaydının düzeltilmesi talebine ilişkindir.
Mustakil özel yetkili mahkeme bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemesi özel yetkili mahkemenin görevine giren işleri özel mahkeme sıfatıyla görüp karara bağlar.
Somut olayda; Mahkemece nüfus kayıtlarının düzeltilmesi talebinde, davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla bakıldığının belirtilmesinin sonuca bir etkisi yoktur. Mahkemece görevsizlik kararı verildiğinde, davanın kaydedileceği ayrı bir esas defteri ya da kayıt şekli yoktur. Asliye hukuk mahkemesine açılan davalar aynı esas defterine kaydedilmektedir. Mahkemece, asliye hukuk mahkemesi sıfatı ile görülmesi gereken nüfus kayıtlarının düzeltilmesi talebine uygulanacak yargılama usulü de aynıdır. Görevsizlik kararı verilerek dosya başka bir mahkemeye gönderilmeyecek, aynı mahkemede aynı usullerle asliye mahkemesi sıfatıyla görülecektir. Aile mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemelerinde aynı yargılama usul ve yöntemleri uygulanmaktadır. Mahkemece nüfus kaydının düzeltilmesine yönelik davanın aile mahkemesi sıfatıyla görüldüğünün yazılmış olmasının esasa ilişkin verilen kararı etkileyip etkilemediği, yani HUMK'un 428/son maddesi uyarınca hükmün bozulmasının gerekip gerekmediği, ancak esasa ilişkin temyiz incelemesi ile anlaşılabilir.
HMK'nin, “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297/1-a bendinde, “... mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa, hükmün hangi sıfatla verildiği”nin hükümde belirtilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Somut olayda ...... Asliye Hukuk Mahkemesi aile mahkemesi sıfatıyla karar vermiştir.
6100 sayılı H.M.K.'nın Geçici 3. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1086 sayılı H.U.M.K'un 428. maddesinde bozma nedenleri sayılmıştır.
1-Kanunun ve taraflar arasındaki sözleşmenin yanlış uygulanmış olması
2-Mahkemenin görevsiz olması
3-Birbirine çelişik kararlar verilmiş olması
4-Usulü Muhakemeye muhalefet edilmesi
5-Mesele-i maddiyenin takdirinde hata edilmesi
6-İki taraftan birinin davasını ispat için gösterdiği delillerin kanuni sebep olmaksızın kabul edilmemesi
Birinci bentte belirtilen, bir hukuk kuralının yanlış uygulanmasının, bozma sebebi sayılabilmesi için, verilen kararın hukukun bu yanlış uygulanmasına dayanması gerekir. Yani hukuk kuralının yanlış uygulanmış olması ile verilen karar arasında bir illiyet bağı bulunmalıdır.
(Baki Kuru- Hukuk Muhakemeleri Usulü-Beşinci Baskı 1991 3306 s.)
4. bentte belirtilen, usulü muhakemeye muhalefet edilmesinin hangi hallerde bozma nedeni olacağı son fıkrada hüküm altına alınmıştır. Bir usul hukuku kuralının yanlış uygulanmış olmasının bozma sebebi teşkil edebilmesi için verilen kararı değiştirebilecek nitelikte olması gerekir. Yani, o usul kuralı yanlış uygulanmasaydı karar başka türlü olacaksa, bu hal bozma sebebi kabul edilebilir. Somut olayda; davanın açıldığı Asliye Hukuk Mahkemesinin, davayı aile mahkemesi sıfatıyla gördüğünü belirtmesi, HMK'nın 297/1-a da işaret edilen bir usul yanlışlığıdır.
Sırf bu nedene dayalı olarak esasa yönelik temyiz incelemesi yapılmadan hükmün bozulmasının, 6100 sayılı HMK'un Geçici 3. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1086 sayılı H.U.M.K'nun 428. maddesinin 1 ve 4 bendi ile son fıkrasına, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının esaslı bir unsurunu teşkil eden makul süre içinde yargılanma hakkına, T.C. Anayasası'nın davaların en az gider ile ve mümkün olan suretle sonuçlandırılması gerektiğine yönelik 141/3. maddesine, HMK'nun 30. maddesinde hüküm altına alınan usul ekonomisi ilkesine uygun düşmeyeceği, bu nedenlerle soybağı kurulmasına yönelik verilen kararda esas yönünden temyiz incelemesi yapılması gerektiği kanaatinde olduğumdan Sayın Çoğunluğun bu konuya ilişkin bozma nedenine katılmıyorum.16/10/2018



Mesele yorum yapmakta değil, Mesele o yorumu gerekçelendirmekte. ÖKC (Özgür KOCA)

Benzer Konular (10)