YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 31.10.2017 tarihli ve 341-446 sayılı

Başlatan İçtihat, 04 Şubat 2021, 20:51:30

« önceki - sonraki »
avatar_İçtihat

Duruşma ve karar
MADDE 257. - (1) 256 ncı maddeye göre verilmesi gereken kararlar, duruşmalı olarak verilir.
(2) Müsadere veya iade olunacak eşya veya diğer malvarlığı değerleri üzerinde hakkı olan kimseler de
duruşmaya çağrılır. Bu kişiler, sanığın sahip olduğu hakları kullanabilirler.
(3) Çağrıya uymamaları, işlemin ertelenmesine neden olmaz ve hükmün verilmesini engellemez.
KARARLAR
-1
ÖZET: CMK’nın 257. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca müsadere veya iade edilecek eşya üzerinde
hakkı olan kimselerin duruşmaya çağrılması ve bunların sanığın sahip olduğu hakları kullanabileceği
öngörüldüğü hâlde, kaçak sigaraların taşımasında kullanılan aracın kayıt malikine iddianame örneği
ile duruşma gün ve saatinin tebliğ edilmeden aracın iadesine karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
İtirazın kapsamına göre inceleme, suçta kullanılan aracın iadesine ilişkin hükümle sınırlı olarak
yapılmıştır.
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca
çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, suçta kullanılan aracın müsaderesinin gerekip gerekmediğinin
belirlenmesine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, aracın kayden
maliki A.Ç.’nin duruşmadan haberdar edilmesinin zorunlu olup olmadığının değerlendirilmesi
gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından,
05.11.2010 tarihli X-ray tarama, arama, yakalama tutanağına göre, Suriye’den Türkiye’ye giriş yapmak
üzere Cilvegözü Gümrük sahasına gelen sanık A. H.’nin sevk ve idaresindeki ... plakalı aracın x-ray cihazına
sevk edildiği, araçta şüpheli yoğunlukların görülmesi üzerine yapılan aramada, ön kapı içlerinde, sağ ve
sol ön marşpiyelinde, arka davlumbazın içerisindeki boşluklarda gizlenmiş vaziyette 320 paket Winston
marka kaçak sigaranın ele geçirildiği,
Dosya içerisinde bulunan ... plaka sayılı aracın trafik tescil belgesi suretine göre, aracın, Reyhanlı
ilçesinde ikâmet eden A.Ç. adına kayıtlı, Lada marka, 2005 model, 1.480 kg azami yük ağırlığına sahip
sedan cinsi bir otomobil olduğu,
Yerel Mahkemece, suçta kullanılan ... plaka sayılı aracın kayden maliki olan A.Ç.’ye duruşma davetiyesi
çıkarılmadığı,
Sanık A.H.’nin, A.Ç. adına kayıtlı olan aracı vekâleten kullandığını savunduğu,
Yapılan yargılama sonucunda sanığın, eşyayı gümrük işlemlerine tabi tutmaksızın ithal etme
suçundan mahkûmiyetine, suçta kullanıldığı kabul edilen ... plaka sayılı aracın ise iyi niyetli üçüncü kişiye
ait olduğu gerekçesiyle iadesine karar verildiği, aracın iadesine ilişkin hükmün katılan vekili tarafından
temyiz edildiği,
Anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın sağlıklı bir hukuki çözüme kavuşturulabilmesi için öncelikle müsadereye ilişkin 5237
sayılı Türk Ceza Kanununda ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda yapılan düzenlemelere
değinilmesi gerekmektedir.
Müsadere, TCK’nun 'Genel Hükümler' başlıklı birinci kitabının, 'Yaptırımlar' başlıklı üçüncü kısmının,
'Güvenlik Tedbirleri' başlıklı ikinci bölümünün 'Eşya müsaderesi' başlıklı 54 ve 'Kazanç müsaderesi'
başlıklı 55. maddelerinde düzenlenmiş olup, uyuşmazlığın konusunu oluşturan 'Eşya müsaderesi'başlıklı
54. maddesi,
'(1) İyiniyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya
suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolunur. Suçun
işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan eşya, kamu güvenliği, kamu sağlığı veya genel ahlâk açısından
tehlikeli olması durumunda müsadere edilir.
(2) Birinci fıkra kapsamına giren eşyanın, ortadan kaldırılması, elden çıkarılması, tüketilmesi veya
müsaderesinin başka bir surette imkânsız kılınması hâlinde, bu eşyanın değeri kadar para tutarının
müsaderesine karar verilir.
(3) Suçta kullanılan eşyanın müsadere edilmesinin işlenen suça nazaran daha ağır sonuçlar doğuracağı
ve bu nedenle hakkaniyete aykırı olacağı anlaşıldığında, müsaderesine hükmedilmeyebilir.
(4) Üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan eşya, müsadere edilir.
(5) Bir şeyin sadece bazı kısımlarının müsaderesi gerektiğinde, tümüne zarar verilmeksizin bu kısmı
ayırmak olanaklı ise, sadece bu kısmın müsaderesine karar verilir.
(6) Birden fazla kişinin paydaş olduğu eşya ile ilgili olarak, sadece suça iştirak eden kişinin payının
müsaderesine hükmolunur' şeklinde iken, 02.12.2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe
giren 6763 sayılı Kanunla maddenin birinci fıkrasına 'Eşyanın üzerinde iyiniyetli üçüncü kişiler lehine tesis
edilmiş sınırlı ayni hakkın bulunması hâlinde müsadere kararı, bu hak saklı kalmak şartıyla verilir' cümlesi
eklenmiştir.
Müsadere, bir şeyin mülkiyetinin devlete geçmesi sonucunu doğurmakta olup, TCK’da müsadere bir
güvenlik tedbiri olarak kabul edilmiştir. Anılan Kanun’un 54. maddesinin birinci fıkrasına göre, kasıtlı bir
suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşya,
iyiniyetli üçüncü kişilere ait olmamak şartıyla müsadere edilir. Suçun işlenmesinde kullanılmak üzere
hazırlanmış olan eşya ise, suçun icra hareketlerine henüz başlanmamış ise, sadece bu nedenle müsadere
edilemeyecek, ancak niteliği itibarıyla kamu güvenliği, kamu sağlığı veya genel ahlak açısından tehlikeli
olması durumunda eşyanın müsaderesine hükmedilecektir.
Kural olarak müsadereye hükmedilmesi için kasıtlı bir suçun işlenmesi zorunlu olmakla birlikte,
bu suçtan dolayı bir kimsenin mutlaka cezaya mahkûm edilmesi gerekmemektedir. Örneğin suçun
işlenmesinde kullanılan eşyanın, bunu kullanan fail akıl hastası olması nedeniyle cezalandırılamasa dahi
müsaderesine hükmedilebilecektir.
Üçüncü fıkrada, müsaderede orantılılık kuralı kabul edilmiş olup, buna göre, suçta kullanılan eşyanın
müsadere edilmesinin işlenen suça nazaran daha ağır sonuçlar doğuracağının ve bu nedenle hakkaniyete
aykırı olacağının anlaşıldığı durumlarda, eşyanın müsaderesine hükmedilmeyebilecektir.
Maddenin dördüncü fıkrasına göre, üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı
suç oluşturan eşyanın, eylem suç oluşturmasa dahi her hâlde müsaderesine hükmolunacaktır.
5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun 'Müsadere' başlıklı 13. maddesi ise,
'(1) Bu Kanunda tanımlanan suçlarla ilgili olarak 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun
eşya ve kazanç müsaderesine ilişkin hükümleri uygulanır. Ancak kaçak eşya taşımasında bilerek kullanılan
veya kullanılmaya teşebbüs edilen her türlü taşıma aracının müsadere edilebilmesi için aşağıdaki koşullardan
birinin gerçekleşmesi gerekir:
a) Kaçak eşyanın, suçun işlenmesini kolaylaştıracak veya fiilin ortaya çıkmasını engelleyecek şekilde özel
olarak hazırlanmış gizli tertibat içerisinde saklanmış veya taşınmış olması.
b) Kaçak eşyanın, taşıma aracı yüküne göre miktar veya hacim bakımından tamamını veya ağırlıklı
bölümünü oluşturması veya naklinin, bu aracın kullanılmasını gerekli kılması.
c) Taşıma aracındaki kaçak eşyanın, Türkiye’ye girmesi veya Türkiye’den çıkması yasak veya toplum veya
çevre sağlığı açısından zararlı maddelerden olması.
(2) Etkin pişmanlık nedeniyle fail hakkında cezaya hükmolunmaması veya kamu davasının düşmesine
karar verilmesi, sadece suç konusu eşya ile ilgili olarak müsadere hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil
etmez' şeklinde düzenlenmiştir.
Maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinde, bu Kanunda tanımlanan suçlarla ilgili olarak Türk Ceza
Kanunu’nun eşya ve kazanç müsaderesine ilişkin hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş olup, buna göre
kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana
gelen eşyanın müsadere edilebilmesi için eşyanın iyiniyetli üçüncü kişilere ait olmaması gerekmektedir.
Ancak, kaçak eşya taşımasında bilerek kullanılan veya kullanılmaya teşebbüs edilen her türlü taşıma
aracının müsadere edilebilmesi için aynı fıkranın (a), (b) ve (c) bentlerinde belirtilen koşullardan birinin
gerçekleşmesi zorunludur.
Maddenin ikinci fıkrasında, etkin pişmanlık nedeniyle fail hakkında cezaya hükmolunmaması
veya kamu davasının düşmesine karar verilmesinin, sadece suç konusu eşya ile ilgili olarak müsadere
hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmeyeceği düzenlenmiştir.
5271 sayılı CMK’nın «Özel Yargılama Usulleri» başlıklı beşinci kitabının, «Uzlaşma ve Müsadere» başlıklı
ikinci kısmının, «Müsadere Usulü» başlıklı ikinci bölümünde 256 ve 257. maddelerde «müsadere usulü»
düzenlenmiş olup uyuşmazlık konusuyla ilgili 257. madde,
'(1) 256 ncı maddeye göre verilmesi gereken kararlar, duruşmalı olarak verilir.
(2) Müsadere veya iade olunacak eşya veya diğer malvarlığı değerleri üzerinde hakkı olan kimseler de
duruşmaya çağrılır. Bu kişiler, sanığın sahip olduğu hakları kullanabilirler.
(3) Çağrıya uymamaları, işlemin ertelenmesine neden olmaz ve hükmün verilmesini engellemez'
şeklindedir.
Bu hüküm uyarınca müsadere veya iade olunacak eşya veya diğer malvarlığı değerleri üzerinde
hakkı olan kişilerin duruşmaya çağrılması zorunlu olup bu kişiler, sanığın sahip olduğu hakları
kullanabileceklerdir. Ancak bu kişilerin çağrıya uymamaları, işlemin ertelenmesine neden olmayacak ve
hükmün verilmesini engellemeyecektir.
Bu açıklamalar ışığında ön sorun değerlendirildiğinde,
Suriye’den Türkiye’ye giriş yapmak üzere Cilvegözü Gümrük sahasına gelen sanık A. H.’nin sevk ve
idaresindeki ... plaka sayılı araçta yapılan aramada, ön kapı içlerinde, sağ ve sol ön marşpiyelinde, arka
davlumbazın içerisindeki boşluklarda gizlenmiş vaziyette 320 paket kaçak sigaranın ele geçirildiği, kaçak
sigaraların taşımasında kullanılan aracın trafik tescil belgesi suretine göre A. Ç. adına kayıtlı olduğu,
mahkemece aracın kayıt malikinin duruşmaya çağrılmadığı, sanık kaçak sigaraların ele geçirildiği aracı
vekaleten kullandığını savunmuş ise de bu konuda herhangi bir vekaletneme sunmadığı anlaşılmakla,
CMK’nın 257. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca müsadere veya iade edilecek eşya üzerinde hakkı olan
kimselerin duruşmaya çağrılması ve bunların sanığın sahip olduğu hakları kullanabileceği öngörüldüğü
hâlde, kaçak sigaraların taşımasında kullanılan ... plaka sayılı aracın kayıt maliki A. Ç.’ye iddianame örneği
ile duruşma gün ve saatinin tebliğ edilmeden aracın iadesine karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle kabulüne, Özel Daire onama
kararının suçta kullanılan aracın iadesine ilişkin hüküm yönünden kaldırılmasına, Yerel Mahkemenin
aracın iadesine ilişkin hükmünün, aracın kayıt maliki duruşmaya çağrılmadan iyiniyetli üçüncü şahsa ait
olduğundan bahisle aracın iadesine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
...
   YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 31.10.2017 tarihli ve 341-446 sayılı
Mesele yorum yapmakta değil, Mesele o yorumu gerekçelendirmekte. ÖKC (Özgür KOCA)

Benzer Konular (10)