8. Hukuk Dairesi 2018/12718 E. , 2018/17323 K

Başlatan İçtihat, 04 Nisan 2021, 04:31:45

« önceki - sonraki »
avatar_İçtihat
8. Hukuk Dairesi         2018/12718 E.  ,  2018/17323 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi ve Yıkım

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacılar ... ve ... vekili, 534 ada 23 parsel sayılı taşınmazın davacı ...'ye, 534 ada 25 parselin 1/2 hisseli olarak davacılar ...... ve ...'ye ve 534 ada 24 parselin de davalılardan ...'e ait olduğunu, dava konusu 534 ada 26 parselin ise 23, 24 ve 25 nolu parsellerin müşterek methali olduğunu, davalıların müşterek methaldeki havuzun önüne ilave oluk ve ayrıca fırın yaptıklarını, ceviz ağacı diktiklerini, kendilerine ait taşınmazdaki......ların dallarının müşterek methale müdahalede bulunduğunu, araçlarını park halinde bırakarak geçişe engel olduklarını belirterek müşterek methaldeki havuzun önüne yaptıkları oluk, fırın ile taşınmazları hududundaki taşkın ...... dallarının ve ceviz ağacının kaline, araç park etmek suretiyle oluşan elatmanın önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar cevap dilekçelerinde; dava konusu yerdeki fırının 1966 yılında davalı ...'in babası ve dava dışı ... tarafından yapıldığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, dava konusu olan ...... dallarının keşiften önce kaldırıldığı, dava konusu yerdeki su oluğunun eskiden beri mevcut olduğu, dava konusu yerdeki ......ının kendiliğinden yetiştiği, davalılardan Mehmet'in dava konusu yola zaman zaman arabasını çekip yolun geçişine engel olduğu, dava konusu yerin müşterek methal ve çeşme niteliğinde olduğu, fırının büyük bir kısmının 26 parsel içerisinde kaldığı, havuz ve oluğun bulunduğu kısmın çeşme olarak tescil edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile; dava konusu 534 ada 26 parselde 27/05/2015 havale tarihli bilirkişi raporunda fırın olarak gösterilen yapı ile ilgili müdahalenin men'ine, masrafı davalılara ait olmak üzere kal'ine, dava konusu yerde davalılar tarafından konulup da dava esnasında kaldırılan çalı çırpılar için karar verilmesine yer olmadığına, davalı ...'in arabasını dava konusu yola koyarak geçişe engel olduğu anlaşıldığından davalının bu şekilde oluşturduğu muarazanın menine, dava konusu su oluğunun eskiden beri mevcut olduğu anlaşıldığından bu konudaki talebin reddine, dava konusu yol üzerinde kendiliğinden yetişen ceviz ağacının kaldırılmasına karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılar tarafından dava konusu fırına yönelik elatmanın önlenmesi ve kal kararı ile sınırlı olarak temyiz edilmiştir.
Dava, elatmanın önlenmesi ve kal istemine ilişkindir.
1- Davalılardan ...' in temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, dava konusu taşınmazda paydaş olmadığı anlaşılan davalı ...'in temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2- Davalılardan ...'in temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dava konusu 534 ada 26 parsel 'müşterek methal, çeşme' niteliği ile 23, 24 ve 25 parsel maliklerinin elbirliği halinde mülkiyetindedir. Diğer taraftan, 534 ada 23 parselin maliki davacılardan ..., 534 ada 24 parselin maliki davalılardan ..., 534 ada 25 parselin malikleri ise 1/2'şer hisse ile davacılardır. Taşınmazda tüm paydaşları bağlayan fiili kullanma biçimi oluşmadığı açıktır.
Bilindiği üzere, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki el atmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine el atmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa, açacağı el atmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu el atmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Öte yandan, yurdumuzda sosyo-ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere yönelen aşırı akım ve nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle oluşan hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler kurulduğu bir gerçektir. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706, Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237 ve Tapu Kanunu'nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz ise de, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş ya da fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şüyuun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması 'ahde vefa' kuralının yanında TMK'nin 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde pek çok kimse zarar görecek, toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
Somut olayda, müşterek methal niteliğindeki taşınmazda tüm paydaşları bağlayan fiili kullanma biçimi oluşmadığı açıktır. Dava konusu 534 ada 26 parsel, tapu kaydına göre 440,00 m2 yüzölçümündedir. Hükme esas alınan 27.05.2015 havale tarihli bilirkişi raporunda; büyük bir kısmı dava konusu 534 ada 26 parsel sayılı taşınmazda bulunan fırının yaklaşık 3,74 m2 yüzölçümünde ve değerinin 411,40 TL olduğu bildirilmiştir.
Hal böyle olunca; yıkımına karar verilen fırının 3,74 m2 ve dava konusu taşınmazın 440,00 m2 olduğu gözetildiğinde, davacıların taşınmazda kullanabileceği başkaca alan mevcuttur. Dava konusu taşınmazda, tüm paydaşların katılımıyla yapılan harici ve fiili bir taksimden söz edilmediği gibi tüm paydaşlar tarafından benimsenen uzun süreli bir fiili kullanımda iddia ve ispat edilememiştir. Bu nedenle yukarıdaki ilkelere göre, dava konusu ‘‘fırın'' yönünden elatmanın önlenmesi ve kal davasının reddine karar verilmesi gerekirken ‘‘fırın'' yönünden yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalıların temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HUMK'un 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 15/10/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.




Mesele yorum yapmakta değil, Mesele o yorumu gerekçelendirmekte. ÖKC (Özgür KOCA)

Benzer Konular (10)