YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 23.02.2016 tarihli ve 192-89 sayılı

Başlatan İçtihat, 04 Şubat 2021, 20:54:30

« önceki - sonraki »
avatar_İçtihat

-3
ÖZET: Temel hak ve hürriyetlerden olan ücretsiz müdafi hakkına ilişkin yasal mevzuat ile AİHS’nin
farklı hükümler içermesi sebebiyle Anayasa’nın 90/5. maddesi uyarınca AİHS’nin 6/3-c maddesi
hükmünün uygulanması gerekmekte olup sanıkların mali imkânlardan yoksun olması, müdafilerin
sanıklara CMK’nın 150/3. maddesi uyarınca talepleri olmaksızın itiraz edemeyecekleri şekilde
atanması karşısında zorunlu müdafi ücretinin yargılama gideri kabul edilerek sanıklardan tahsiline
karar verilmesi isabetsizdir.
Sanıkların nitelikli yağma suçundan mahkûmiyetlerine karar verilen ve suçlarının sübutu ile
eylemlerinin vasıflandırılmasına ilişkin bir anlaşmazlık, bu kabulde de dosya muhtevası itibarıyla herhangi
bir hukuka aykırılık tespit edilemeyen somut olayda, Özel Daireyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, avukat tutmak için gerekli
mali imkanlardan yoksun bulundukları anlaşılan sanıklara talepleri olmadan CMK’nın 150/3. maddesi
uyarınca zorunlu olarak atanan müdafilere ödenen ücretin mahkûmiyet hükmü ile birlikte yargılama
giderlerine dahil edilerek sanıklardan tahsiline karar verilmesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin
'Adil yargılanma hakkı' başlıklı 6. maddesinin 3. fıkrasının (c) bendine aykırı olup olmadığının tespitine
ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından,
Mahkemece 26.06.2012 tarihli tensip zaptıyla her iki sanığa OCAS’tan (otomatik CMK atama
sistemi) müdafii atanmasına karar verildiği, bu karar doğrultusunda Balıkesir Barosunca 29.06.2012
tarihinde sanıklara ayrı ayrı müdafii görevlendirildiği, sanıklar hakkında mali ve sosyal durum araştırması
yapılmamakla birlikte dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgelerden avukat tutacak mali imkanlardan
yoksun bulundukları,
Anlaşılmaktadır.
Savunma hakkı Anayasamızın 36. maddesinde güvence altına alınmış ve herkesin meşru vasıta ve
yollardan yararlanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına
sahip olduğu belirtilmiştir. Sanık bu hakkını bizzat kullanabileceği gibi müdafii aracılığı ile de kullanabilir.
Bu açıdan, savunma hakkı 'meşru bir yol', müdafi de savunma hakkının kullanılması bakımından 'meşru
bir araçtır'. (Nur Centel, Ceza Muhakemesi Hukukunda Müdafi, Kazancı Hukuk Yayınları, İstanbul, 1984, s.
13)
5271 sayılı CMK’nın 2/1-c maddesinde 'şüpheli veya sanığın ceza muhakemesinde savunmasını yapan
avukatı' olarak tanımlanan müdafi, toplumsal savunmayı gerçekleştirmek amacıyla şüpheli veya sanık
lehine hareket edip hukuki yardımda bulunan ve gerçeğin ortaya çıkarılmasını sağlayan kamusal bir
muhakeme sujesidir. (Nurullah Kunter-Feridun Yenisey-Ayşe Nuhoğlu, Muhakeme Hukuku Dalı Olarak
Ceza Muhakemesi Hukuku, Onsekizinci Baskı, Beta Yayınevi, İstanbul 2010, s. 401 vd., Nur Centel-Hamide
Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, Beta Yayınevi, 12. Baskı, İstanbul, 2015, s. 180 vd., Bahri Öztürk-Durmuş
Tezcan-Mustafa Ruhan Erdem-Özge Sırma-Yasemin Saygılar Kırıt-Özdem Özaydın-Esra Alan Akcan-Efser
Erdem, Nazari ve Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku, 9. Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara 2015, s. 245
vd., Erdener Yurtcan, Ceza Yargılaması Hukuku, 12. Baskı, Beta, İstanbul, 2007, s. 184, Caner Yenidünya-
Zafer İçer, Ceza Muhakemesi Hukuku, 1. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara, 2016, s.101 vd., Yener Ünver-
Hakan Hakeri, Ceza Muhakemesi Hukuku, c.1, 11. baskı, Adalet Yayınevi, Ankara, 2016, s. 349 vd., Sinan
Kocaoğlu, Müdafi, 2. Baskı, Seçkin, Ankara, 2012, s. 57, İsa Başbüyük, 'Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
(6/3-c) Kapsamında Müdafi Yardımından Yararlanma Hakkı', Nur Centel’e Armağan, İstanbul, 2013, s.1341
vd., Ahmet Bozdağ- Hüseyin Şık, 'Müdafiin Görevinin Sona Ermesi ve Hukuki Sonuçları', Ankara Barosu
Dergisi, 2014/2, s. 50 vd.)
Şüpheli veya sanığın müdafii aracılığıyla savunulması hususunda tercih yapma imkanına sahip
olduğu hallerde görev yapan müdafi ihtiyari müdafi, görevlendirilmesi hususunda şüpheli veya sanığın
iradesinin önem taşımadığı hallerde görev yapan müdafi ise zorunlu müdafidir. Görüldüğü gibi müdafinin
zorunlu veya ihtiyari olması, şüpheli veya sanığın istemine ya da istemi olup olmadığına bakılmaksızın
yani iradesi dikkate alınmadan atanıp atanmadığına bakılarak belirlenmektedir. (Muhakeme Hukuku Dalı
olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, 10. Baskı, Beta Kunter- Yenisey- Nuhoğlu, s. 409, Centel- Zafer, s. 187,
Ünver- Hakeri, s. 350, Yurtcan, s.192, Kocaoğlu, s.120 , Öztürk- Tezcan- M. R. Erdem- Sırma- Kırıt- Özaydın-
Akcan- E. Erdem, s. 250, Yenidünya- İçer, s. 106 vd.)
1412 sayılı CMUK kişisel savunmada kural olarak ihtiyari müdafilik sistemini benimsemiş ve sınırlı
bazı hallerde zorunlu müdafilik sistemini getirmişken, 5271 sayılı CMK ise zorunlu müdafilik sistemini,
önemli ölçüde genişletmiştir. Bu kanuna göre, müdafii bulunmayan şüpheli veya sanığın, çocuk, kendini
savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz olması (150/2. md.), soruşturma veya kovuşturma
konusu suçun cezasının alt sınırının 5 yıldan fazla hapis cezasını gerektirmesi (150/3. md.), resmi bir
kurumda kusur yeteneğinin araştırılması için gözlem altına alınmasına karar verilecek olması (74/2.
md.), tutuklama talebiyle mahkemeye sevkedilmesi (101/3. md.), davranışları nedeniyle hazır bulunması
halinde duruşmanın düzenli olarak yürütülmesini tehlikeye sokan sanığın yokluğunda duruşma yapılması
(204/1. md.) ve kaçak sanık hakkında duruşma yapılması (247/3. md.) hallerinde, şüpheli veya sanığın
istemi bulunmasa hatta açıkça müdafi istemediğini beyan etse bile müdafi görevlendirme zorunluluğu
bulunmaktadır.
CMK’nın 'Müdafiin Görevlendirilmesi' başlıklı 150. maddesinde, '(1) Şüpheli veya sanıktan kendisine
bir müdafi seçmesi istenir. Şüpheli veya sanık, müdafi seçebilecek durumda olmadığını beyan ederse, istemi
halinde bir müdafi görevlendirilir.
(2) Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık, çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır
ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir.
(3) Üst sınırı en az beş yıl hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada
ikinci fıkra hükmü uygulanır.
(4) Zorunlu müdafilikle ilgili diğer hususlar, Türkiye Barolar Birliğinin görüşü alınarak çıkarılacak
yönetmelikle düzenlenir' hükmü yer almaktadır.
CMK’nın 150/2 ve 150/3. maddeleri uyarınca görevlendirilecek zorunlu müdafinin ücretinin niteliği ve
kime yükleneceği konusunda ise,
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 13.
maddesinin 1. fıkrasında, 'Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince soruşturma ve kovuşturma makamlarının
istemi üzerine baro tarafından görevlendirilen müdafi ve vekile, avukatlık ücret tarifesinden ayrık olarak, Türkiye
Barolar Birliğinin görüşü de alınarak Adalet ve Maliye bakanlıkları tarafından birlikte tespit edilecek ücret, Adalet
Bakanlığı bütçesinde bu amaçla yer alan ödenekten ödenir. Bu ücret, yargılama giderlerinden sayılır.'
Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri İle Yapılacak
Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 5. maddesinin 2. fıkrasında, 'şüpheli veya sanık, çocuk,
kendisini savunamayacak derecede malûl veya sağır ve dilsiz ise ya da hakkında alt sınırı beş yıldan fazla hapis
cezasını gerektiren bir suçtan dolayı soruşturma ya da kovuşturma yapılıyorsa istemi aranmaksızın barodan
bir müdafi görevlendirmesi istenir. Ancak bunun için şüpheli veya sanığın müdafiinin olmaması şarttır.'
5. maddesinin 3. fıkrasında, 'İkinci fıkrada sayılan hâllerde kovuşturma aşamasında sanığa
iddianamenin tebliği için çıkarılan çağrı kâğıdına ayrıca ‘tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde müdafii
bulunup bulunmadığını bildirmesi, bildirimde bulunmadığı takdirde barodan bir müdafi görevlendirmesinin
isteneceği, görevlendirilen müdafie ödenecek ücretin yargılama giderlerinden sayılacağı ve mahkûmiyeti
hâlinde kendisinden tahsil edileceği’ hususunu hatırlatan meşruhat verilir...'
8.maddesinde, '(1) Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince baro tarafından görevlendirilen müdafi veya
vekile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinden ayrık olarak hazırlanacak ‘Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince
Görevlendirilen Müdafi ve Vekillere Yapılacak Ödemelere İlişkin Tarife’ gereğince ödenecek meblâğ Adalet
Bakanlığı bütçesinde bu amaçla ayrılan ödenekten karşılanır.
(2) Müdafi veya vekilin görevi gereği yaptığı zorunlu yol giderleri ile kendisi tarafından karşılanması
durumunda temyiz, istinaf ve itiraz harçları ayrıca ödenir.
(3) Müdafi veya vekile Tarife gereğince ödenen meblâğ, zorunlu yol giderleri ve müdafi veya vekil
tarafından ödenen temyiz, istinaf ve itiraz harçları yargılama giderlerinden sayılır.'
CMK’nın 'Yargılama Giderleri' başlıklı 324. maddesinin 1. fıkrasında, 'Harçlar ve tarifesine göre ödenmesi
gereken avukatlık ücretleri ile soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yargılamanın yürütülmesi amacıyla
Devlet Hazinesinden yapılan her türlü harcamalar ve taraflarca yapılan ödemeler yargılama giderleridir.',
4. fıkrasında, 'Devlete ait yargılama giderlerine ilişkin kararlar, Harçlar Kanunu hükümlerine göre, kişisel
haklara ilişkin kararlar, 9.6.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu hükümlerine göre yerine getirilir.
Devlete ait yargılama giderlerinin 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanunun 106 ncı maddesindeki terkin edilmesi gereken tutarlardan az olması halinde, bu giderin Devlet
Hazinesine yüklenmesine karar verilir.'
Aynı Kanunun 'Sanığın Yükümlülüğü' başlıklı 325. maddesinin 1. fıkrasında, 'Cezaya veya güvenlik
tedbirine mahkûm edilmesi hâlinde, bütün yargılama giderleri sanığa yüklenir.'
Şeklinde hükümler bulunmaktadır.
Öte yandan Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 90/5. maddesinde yer alan 'Usulüne göre yürürlüğe
konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası
ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere
ilişkin milletlerarası andlaşmalarda kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek
uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır' hükmü uyarınca iç hukukumuzun uyulması
zorunlu bir parçası haline gelen 19.03.1954 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan 10.03.1954 tarih ve 6366
sayılı Kanun ile onaylanmış bulunan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 'Adil Yargılanma hakkı' başlıklı
6/3-c maddesinde, 'Bir suç ile itham edilen herkes aşağıdaki asgari haklara sahiptir:
...
c) Kendisini bizzat savunmak veya seçeceği bir müdafinin yardımından yararlanmak, eğer avukat tutmak
için gerekli maddî olanaklardan yoksun ise ve adaletin yerine gelmesi için gerekli görüldüğünde, resen
atanacak bir avukatın yardımından ücretsiz olarak yararlanabilmek' hükmü düzenlenmiştir.
Görüldüğü üzere mevzuatımızda yer alan hükümlere göre zorunlu müdafi ücreti yargılama gideri
kabul edilerek hakkında ceza veya güvenlik tedbirine hükmedilen sanığa yükletilmekteyken, AİHS
ancak belirli şartların gerçekleşmesi durumunda sanığın müdafiden ücretsiz olarak yararlanmasını
öngörmektedir. Temel hak ve hürriyetlerden olup AİHM’nin 25.09.1992 tarih ve 13191/87 Başvuru no’lu
Pham Hoang/Fransa kararında adil yargılanma kavramının görünüm şekillerinden biri kabul ettiği
ücretsiz müdafi hakkı bağlamında ve Anayasanın 90/5. maddesi gözetildiğinde mahkemece somut olaya
uygulanması gereken hüküm AİHS’nin 6/3-c maddesidir.
AİHS’in 6/3-c maddesinde yer alan ücretsiz müdafi hakkı mutlak bir hak olmayıp sanığın mali
imkanının uygun olmaması ve adaletin selameti şartlarına tabi tutulmuştur.
'Sanığın mali imkanlardan yoksun olması' ifadesinden ne anlaşılması gerektiği sözleşme hükümleriyle
belirlenmemiş olup değerlendirme paranın satın alma gücü ve ülke ekonomisi gibi şartlar göz önüne
alınarak yapılmalıdır. Sanığın mali durumunun müdafi ücretini karşılamak için uygun olduğu durumlarda
ise söz konusu kişiye adli yardım verilmesine matuf olarak ayrıca adaletin selameti değerlendirmesi
yapılmasına gerek yoktur. (Campbell ve Fell/ Birleşik Krallık, 28.06.1984 Başvuru no: 7819/77-7878/77)
'Adaletin selameti' ifadesi bakımından AİHM içtihatlarında muhtemel cezanın ağırlığı (Quaranta/
İsviçre, 24.04.1992, Başvuru no:12744/87, Twalib/ Yunanistan, 09.06.1998, Başvuru no: 24294/94 ),
özgürlükten mahrum bırakılma ihtimali (Benham/ Birleşik Krallık, 09.06.1998, Başvuru no:12744/87) gibi
bazı belirlemeler yapmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde,
Temel hak ve hürriyetlerden olan ücretsiz müdafi hakkına ilişkin yasal mevzuat ile AİHS’nin farklı
hükümler içermesi sebebiyle Anayasanın 90/5. maddesi uyarınca AİHS’nin 6/3-c maddesi hükmünün
uygulanması gerekmekte olup sanıkların mali imkânlardan yoksun olması, müdafilerin sanıklara CMK’nın
150/3. maddesi uyarınca talepleri olmaksızın itiraz edemeyecekleri şekilde atanması karşısında zorunlu
müdafi ücretinin yargılama gideri kabul edilerek sanıklardan tahsiline karar verilmesi isabetsizdir.
Bu itibarla itirazın kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün
avukat tutmak için gerekli mali imkânlardan yoksun bulundukları anlaşılan sanıklara CMK’nın 150/3.
maddesi uyarınca zorunlu olarak ödenen ücretin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/3-c maddesi uyarınca
yargılama giderlerine dahil edilerek sanıklara yükletilemeyeceğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden
bozulmasına, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden yargılama giderlerine
ilişkin hatalı uygulamanın giderilmesi suretiyle düzeltilerek onanmasına karar verilmelidir.
   YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 23.02.2016 tarihli ve 192-89 sayılı
Mesele yorum yapmakta değil, Mesele o yorumu gerekçelendirmekte. ÖKC (Özgür KOCA)

Benzer Konular (10)