YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 27.06.2019 tarihli ve 202-508 sayılı

Başlatan İçtihat, 04 Şubat 2021, 20:45:35

« önceki - sonraki »
avatar_İçtihat

Birden çok Cumhuriyet savcısı ve avukatın duruşmaya katılması
MADDE 189. - (1) Birden çok Cumhuriyet savcısı ve birden çok avukat aynı zamanda duruşmaya
katılabilecekleri gibi aralarında işbölümü de yapabilirler.
Ara verme
MADDE 190. - (1) Duruşmaya, ara verilmeksizin devam edilerek hüküm verilir. Ancak, zorunlu
hâllerde davanın makul sürede sonuçlandırılmasını olanaklı kılacak surette duruşmaya ara verilebilir.
(2) 176 ncı maddede belirlenen süreye uyulmamış ise duruşmaya ara verilmesini istemeye hakkı
olduğu sanığa hatırlatılır.
Duruşmanın başlaması
MADDE 191. - (1) Sanığın ve müdafiinin hazır bulunup bulunmadığı, çağrılmış tanık ve bilirkişilerin
gelip gelmedikleri saptanarak duruşmaya başlanır. Sanık, duruşmaya bağsız olarak alınır. Mahkeme
başkanı veya hâkim, duruşmanın başladığını, iddianamenin kabulü kararını okuyarak açıklar.
(2) Tanıklar duruşma salonundan dışarı çıkarılırlar.
(3) Duruşmada, sırasıyla,
a) Sanığın açık kimliği saptanır, kişisel ve ekonomik durumu hakkında kendisinden bilgi alınır,
b) (Değişik: 24.11.2016-6763/29 md.)234İddianame veya iddianame yerine geçen belgede yer alan
suçlamanın dayanağını oluşturan eylemler ve deliller ile suçlamanın hukuki nitelendirmesi anlatılır,
c) Sanığa, yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmamasının kanunî hakkı olduğu ve 147 nci
maddede belirtilen diğer hakları bildirilir,
d) Sanık açıklamada bulunmaya hazır olduğunu bildirdiğinde, usulüne göre sorgusu yapılır.
KARARLAR
-1
ÖZET: Sanık hakkında kamu malına zarar verme suçundan düzenlenen ve kamu malına zarar
vermeye teşebbüs suçundan düzenlenen iddianamelerin Yerel Mahkemece sanığın hazır bulunduğu
oturumda sorgusuna geçilmeden önce okunmadığı ve atılı kamu malına zarar verme ile kamu malına
zarar vermeye teşebbüs suçları ile ilgili olarak CMK’nın 147. maddesindeki hakları konusunda
bilgilendirilmediği anlaşıldığından, savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğuran bu usule
aykırılıklar nedeniyle Yerel Mahkeme hükümlerinin, diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasında
zorunluluk bulunmaktadır.
İtirazın kapsamına göre inceleme sanık Z.T.’nin 06.01.2010 ve 09.02.2011 tarihlerinde işlediği
kamu malına zarar verme suçları ile 14.02.2011 tarihinde işlediği kamu malına zarar vermeye teşebbüs
suçlarından verilen mahkûmiyet hükümlerine yönelik olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi
gereken uyuşmazlıklar, TCK’nın 6. maddesinin (h) bendinde yer alan 'İtiyadi suçlu deyiminden, kasıtlı bir
suçun temel şeklini ya da daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekillerini bir yıl içinde ve farklı
zamanlarda ikiden fazla işleyen kişi, ...anlaşılır' hükmü karşısında, sanığın,
234
02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 24.11.2016 tarihli ve 6763
sayılı Kanun’un 29. maddesi ile değiştirilen bent metni,
'b) İddianame veya iddianame yerine geçen belge okunur,' biçimindedir.
1- 06.01.2010 tarihinde işlediği kamu malına zarar verme suçundan bir yıldan fazla süre geçtikten
sonra aynı nitelikteki ikinci suçu 09.02.2011 tarihinde işlemesi nedeniyle her iki suç,
2- 09.02.2011 tarihinde işlediği kamu malına zarar verme suçundan sonra aynı nitelikteki ikinci suçu
14.02.2011, üçüncü suçu 24.02.2011 tarihinde işlemesi nedeniyle 09.02.2011 ve 14.02.2011 tarihinde
işlediği suçlar,
Bakımından sanık hakkında TCK’nın 58/9. maddesinin uygulanmasının mümkün olup olmadığının
belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, 09.02.2011
ve 14.02.2011 tarihlerinde işlediği suçlardan dolayı sanık hakkında açılan kamu davalarına ilişkin
iddianameler okunup atılı suçlarla ilgili yasal hakları da hatırlatılmadan sorguları yapılmak suretiyle 5271
sayılı CMK’nın 176/1, 191/3-b-c ve 147. maddelerine aykırı davranılıp davranılmadığının değerlendirilmesi
gerekmektedir.
İncelenen dosya içeriğinden,
K. Cumhuriyet Başsavcılığınca, sanığın, 06.01.2010 tarihinde işlediği kamu malına zarar verme suçuna
ilişkin olarak 16.07.2010 tarihli ve ... sayılı, 09.02.2011 tarihinde işlediği kamu malına zarar verme suçuna
ilişkin olarak 22.03.2011 tarihli ve ... sayılı, 14.02.2011 tarihinde işlediği kamu malına zarar vermeye
teşebbüs suçuna ilişkin olarak ise 22.03.2011 tarihli ve ... sayılı iddianameler ile kamu davası açıldığı,
açılan kamu davalarının sanığın savunması alınmadan K. Asliye Ceza Mahkemesinin ... esas sayılı dosyası
ile birleştirilmesine karar verildiği, birleşen bu dava dosyasına ilişkin olarak Yerel Mahkemece 06.10.2011
tarihinde yapılan oturumda hazır bulunan sanığa söz konusu iddianameler okunmadan ve yasal hakları
da hatırlatılmadan sanığın savunmasının alındığı anlaşılmaktadır.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 176. maddesinin birinci fıkrasında iddianamenin çağrı
kağıdı ile birlikte sanığa tebliğ edileceği hükme bağlanmış, aynı maddenin son fıkrasında da iddianamenin
tebliği ile duruşma günü arasında en az bir hafta süre bulunması gerektiği belirtilmiştir.
CMK’nın 'İfade ve sorgunun tarzı' başlıklı 147. maddesinin 1. fıkrasının (a), (b), (c), (d), (e), (f) ve (g)
bentleri,
'(1) Şüphelinin veya sanığın ifadesinin alınmasında veya sorguya çekilmesinde aşağıdaki hususlara
uyulur:
a) Şüpheli veya sanığın kimliği saptanır. Şüpheli veya sanık, kimliğine ilişkin soruları doğru olarak
cevaplandırmakla yükümlüdür.
b) Kendisine yüklenen suç anlatılır.
c) Müdafi seçme hakkının bulunduğu ve onun hukukî yardımından yararlanabileceği, müdafiin ifade
veya sorgusunda hazır bulunabileceği, kendisine bildirilir. Müdafi seçecek durumda olmadığı ve bir müdafi
yardımından faydalanmak istediği takdirde, kendisine baro tarafından bir müdafi görevlendirilir.
d) 95 inci madde hükmü saklı kalmak üzere, yakalanan kişinin yakınlarından istediğine yakalandığı
derhâl bildirilir.
e) Yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmamasının kanunî hakkı olduğu söylenir.
f) Şüpheden kurtulması için somut delillerin toplanmasını isteyebileceği hatırlatılır ve kendisi aleyhine var
olan şüphe nedenlerini ortadan kaldırmak ve lehine olan hususları ileri sürmek olanağı tanınır.
g) İfade verenin veya sorguya çekilenin kişisel ve ekonomik durumu hakkında bilgi alınır.' şeklinde
düzenlenmiştir.
Aynı Kanun’un 'Duruşmanın başlaması' başlıklı 191. maddesinin 3. fıkrasında ise,
'Duruşmada, sırasıyla,
a) Sanığın açık kimliği saptanır, kişisel ve ekonomik durumu hakkında kendisinden bilgi alınır,
b) İddianame veya iddianame yerine geçen belge okunur,
c) Sanığa, yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmamasının kanunî hakkı olduğu ve 147 nci maddede
belirtilen diğer hakları bildirilir,
d) Sanık açıklamada bulunmaya hazır olduğunu bildirdiğinde, usulüne göre sorgusu yapılır.'
düzenlemelerine yer verilerek, sanığın sorgusu yapılmadan önce iddianamenin ve iddianame yerine
geçen belgenin okunması gerektiği belirtilmiştir.
AİHS’nin 6/1. maddesinin 1. cümlesinde, 'Herkes, gerek medeni hak veya yükümlülükleriyle ilgili
nizalar, gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş
bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık
olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir...',
Aynı maddenin 3. fıkrasında ise, 'Her sanık en azından aşağıdaki haklara sahiptir:
a) Kendisine yöneltilen suçlamanın niteliği ve nedeninden en kısa zamanda, anladığı bir dille ve ayrıntılı
olarak haberdar edilmek…' hükümleri yer almaktadır.
Adil yargılama, yalnızca davanın erken sonuçlandırılması olmayıp, sanık ile katılana tüm haklarını
tamamen kullanma imkanı sağlanarak yargılamanın en az giderle ve en kısa zamanda sonuçlandırılması
olduğundan, modern hukuk sistemlerinde sözlülük, doğrudanlık ve yüz yüzelik ilkeleri kabul edilmiştir.
Kanun koyucu da, CMK’nın 176. maddesinde iddianamenin çağrı kağıdı ile birlikte sanığa tebliğini
ve savunması hazırlanmasına imkan sağlanmak üzere tebliğ ile duruşma günü arasında en az bir hafta
süre bulunmasını öngörmüş, ayrıca 191. madde ile sanığın üzerine atılı suçu ayrıntılarıyla öğrenmesi
ve savunma hakkını en iyi şekilde kullanması için iddianamenin okunması zorunluluğunu getirmiştir.
Sözkonusu düzenlemeler savunma ve yapılan isnadı öğrenme hakkı kapsamında olup, sanığın hakkındaki
suçlamalardan haberdar olması ve daha etkili savunma yapması amaçlanmaktadır.
Nitekim Ceza Genel Kurulunun 04.06.2013 tarihli ve 1401-277 sayılı ile 04.02.2014 tarihli ve 112-38
sayılı kararlarında da benzer hususlara işaret edilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında ön soruna ilişkin olarak yapılan değerlendirmede,
Sanık hakkında kamu malına zarar verme suçundan düzenlenen 22.03.2011 tarihli ve ... sayılı ve
kamu malına zarar vermeye teşebbüs suçundan düzenlenen 22.03.2011 tarihli ve ... sayılı iddianamelerin
Yerel Mahkemece sanığın hazır bulunduğu 06.10.2011 tarihli oturumda sorgusuna geçilmeden önce
okunmadığı ve atılı kamu malına zarar verme ile kamu malına zarar vermeye teşebbüs suçları ile ilgili
olarak CMK’nın 147. maddesindeki hakları konusunda bilgilendirilmediği anlaşıldığından, savunma
hakkının kısıtlanması sonucunu doğuran bu usule aykırılıklar nedeniyle Yerel Mahkeme hükümlerinin,
diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasında zorunluluk bulunmaktadır.
Bu nedenle, haklı nedene dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile
kabulüne karar verilmelidir.
   YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 27.06.2019 tarihli ve 202-508 sayılı
Mesele yorum yapmakta değil, Mesele o yorumu gerekçelendirmekte. ÖKC (Özgür KOCA)

Benzer Konular (10)