YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 05.02.2019 tarihli ve 113-67 sayılı

Başlatan İçtihat, 04 Şubat 2021, 20:53:05

« önceki - sonraki »
avatar_İçtihat

-2
ÖZET: Sanık hakkında aynı eyleme ilişkin suç nedeniyle aynı Mahkemece verilmiş iki ayrı nitelikte
karar bulunduğu ve bunlardan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin olan kararın
kesinleşmesinden sonra zühulen davanın sonuçlandırılmadığı düşüncesiyle verilen zamanaşımı
nedeniyle düşmeye ilişkin hükmün hukuken bir geçerliliğinin bulunmadığı tartışmasız olup şeklen
hukuki varlığı bulunan bu kararın, açıklanması durumunda sanık hakkındaki kesinleşen diğer
hükmün infazı, sanığın adli sicil kaydının düzenlenmesi veya başka bir suç işlenmesi durumunda
sanığın kişisel durumunun değerlendirilmesi gibi konularda bir karışıklığa neden olma ihtimali de
bulunmaktadır. Ancak, yok hükmünde bulunan bu kararın, kesinleşerek hukuk dünyasında sonuç
doğurması söz konusu olmayıp, koşulları gerçekleşmediğinden kanun yararına bozma incelemesi
sonucu Yargıtayca bozulmasının da mümkün olmadığı ve Özel Dairece bu husustaki bir talep üzerine,
hükmün hukuki değerden yoksun olduğunun tespitiyle yetinilerek kanun yararına bozma isteminin
reddine karar verilmesi gerektiği kabul edilmelidir.
Sanık D.G. hakkında tehdit, kasten yaralama ve inceleme dışı katılan sanık S.A.K.’ye karşı hakaret
suçlarından beraat, inceleme dışı katılan sanık A.K. hakkında kasten yaralama suçundan zamanaşımı
nedeniyle düşme ve inceleme dışı katılan sanık S.A.K. hakkında kasten yaralama suçundan verilen beraat
hükümleri temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup, itirazın kapsamına göre inceleme, sanık D.G. hakkında
hakaret suçundan verilen hükümle sınırlı olarak yapılacaktır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi
gereken uyuşmazlık, bozma öncesi başka bir şekilde sonuçlandırılan davanın, bozma sonrası inceleme
dışı başka bir sanığın yargılandığı davada hatalı düşünceyle derdest olduğundan bahisle gerçekleşen
zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine dair kararın kanun yararına bozmaya konu edilip edilemeyeceği,
ayrıca kanun yararına bozma talebi üzerine inceleme yapan Özel Dairece, hükmün hukuki değerden
yoksun olduğu saptanıp kanun yararına bozma isteminin reddine mi yoksa şeklen var olan hükmün
bozulmasına mı karar verilmesi gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
421
...
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde,
İnceleme dışı sanık A.K. ile aynı sitede oturan sanığın, aracını park ettiği yer dolayısıyla çıkan tartışma
sırasında inceleme dışı katılan sanık A.K.’ye 'Ne var lan?' dediği iddiasıyla açılan kamu davası üzerine
yapılan yargılama sonucu hakaret suçundan adli para cezasına hükmedilerek hükmün açıklanmasının
geri bırakılmasına karar verilirken, inceleme dışı katılan sanık A.K. hakkında ise sanığa karşı işlediği kasten
yaralama suçundan mahkûmiyet kararı verildiği, her iki hükmün temyiz edilmesi üzerine inceleme yapan
Yargıtay 3. Ceza Dairesince, sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın
niteliği gereği itiraz yoluna tabi olduğu gerekçesiyle incelenmeksizin iadesine, inceleme dışı katılan
sanık A.K. hakkındaki hükmün ise bozulmasına karar verildiği, sanık hakkındaki dosyanın gönderildiği
itiraz mercisince hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yönelik itirazın reddine karar verilmesi
suretiyle anılan kararın kesinleştiği, ancak Yerel Mahkemece inceleme dışı katılan sanık A.K. hakkında
bozma sonrası yeniden yapılan yargılama sırasında, sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri
bırakılması kararına yönelik temyiz incelemesi yapılmadığı dikkate alınmadan hükmün bozulduğu kabul
edilerek bozma kararına henüz uyulmadan önce itiraz mercisi tarafından itirazın reddine karar verildiği
421
Yukarıdaki 05.02.2019 tarihli ve 113-67 sayılı CGK kararında yer verilen kanun yararına bozmaya ilişkin hukuki açıklamalar,
tekrardan kaçınmak adına bu karardan çıkarılmıştır.
gerekçesiyle, gerçekte hukuken geçerli olan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik itirazın
reddine dair karar hatalı düşünceyle yok hükmünde sayılıp sanık hakkındaki hakaret suçu da yeniden
değerlendirilerek zamanaşımı nedeniyle kamu davasının düşmesine karar verildiği, aleyhe kanun
yoluna başvurulmadığı için kesinleşen bu karara karşı Adalet Bakanlığınca kanun yararına bozma yoluna
gidilmesi üzerine, Özel Dairece hükmün CMK’nın 309. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca kanun yararına
bozulduğu anlaşılmıştır.
Sanık hakkında aynı eyleme ilişkin suç nedeniyle aynı Mahkemece verilmiş iki ayrı nitelikte karar
bulunduğu ve bunlardan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin olan kararın kesinleşmesinden
sonra zühulen davanın sonuçlandırılmadığı düşüncesiyle verilen zamanaşımı nedeniyle düşmeye ilişkin
hükmün hukuken bir geçerliliğinin bulunmadığı tartışmasız olup şeklen hukuki varlığı bulunan bu kararın,
açıklanması durumunda sanık hakkındaki kesinleşen diğer hükmün infazı, sanığın adli sicil kaydının
düzenlenmesi veya başka bir suç işlenmesi durumunda sanığın kişisel durumunun değerlendirilmesi gibi
konularda bir karışıklığa neden olma ihtimali de bulunmaktadır. Ancak, yok hükmünde bulunan bu kararın,
kesinleşerek hukuk dünyasında sonuç doğurması söz konusu olmayıp, koşulları gerçekleşmediğinden
kanun yararına bozma incelemesi sonucu Yargıtayca bozulmasının da mümkün olmadığı ve Özel Dairece
bu husustaki bir talep üzerine, hükmün hukuki değerden yoksun olduğunun tespitiyle yetinilerek kanun
yararına bozma isteminin reddine karar verilmesi gerektiği kabul edilmelidir.
Bu itibarla, haklı nedene dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilerek
Özel Daire kararının kaldırılmasına ve kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmelidir.
   YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 05.02.2019 tarihli ve 113-67 sayılı
Mesele yorum yapmakta değil, Mesele o yorumu gerekçelendirmekte. ÖKC (Özgür KOCA)

Benzer Konular (10)