YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 24.01.2019 tarihli ve 769-48 sayılı

Başlatan İçtihat, 04 Şubat 2021, 20:44:00

« önceki - sonraki »
avatar_İçtihat

Teknik araçlarla izleme
MADDE 140. - (1) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda149 somut delillere dayanan kuvvetli şüphe
sebepleri bulunması ve başka suretle delil elde edilememesi hâlinde, şüpheli veya sanığın kamuya açık
yerlerdeki faaliyetleri ve işyeri teknik araçlarla izlenebilir, ses veya görüntü kaydı alınabilir:
a) Türk Ceza Kanununda yer alan,
1. Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80)150 ile organ veya doku ticareti (madde 91),
2. Kasten öldürme (madde 81, 82, 83),
3. (Ek: 21.02.2014–6526/14 md.)151Nitelikli hırsızlık (madde 142) ve yağma (madde 148, 149)152 ile
nitelikli dolandırıcılık (madde 158),
4. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
5. Parada sahtecilik (madde 197),
6. (Mülga: 21.02.2014–6526/14 md.)153, Yeniden düzenleme: 24.11.2016-6763/28 md.)154Suç
işlemek amacıyla örgüt kurma (madde 220, fıkra üç),
7. (Ek: 25.05.2005–5353/19 md.)155Fuhuş (madde 227, (…)156)
149
06.03.2014 tarihli ve 28933 Mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 21.02.2014 tarihli ve
6526 sayılı Kanun’un 14. maddesiyle fıkra metninde yer alan 'hususunda' ibaresinden sonra gelmek üzere 'somut delillere
dayanan' ibaresi eklenmiştir.
150
02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 24.11.2016 tarihli ve 6763
sayılı Kanun’un 28. maddesiyle '(madde 79, 80)' ibaresinden sonra gelmek üzere 'ile organ veya doku ticareti (madde 91)'
ibaresi eklenmiştir.
151
06.03.2014 tarihli ve 28933 Mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 21.02.2014 tarihli ve
6526 sayılı Kanun’un 14. maddesiyle eklenmiştir.
152
02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 24.11.2016 tarihli ve 6763
sayılı Kanun’un 28. maddesiyle '(madde 148, 149)' ibaresinden sonra gelmek üzere 'ile nitelikli dolandırıcılık (madde 158)'
ibaresi eklenmiştir.
153
06.03.2014 tarihli ve 28933 Mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 21.02.2014 tarihli ve
6526 sayılı Kanun’un 14. maddesiyle ilga edilen alt bent metni,
'Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, madde 220)' şeklindedir.
154
Alt bent metni 02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 24.11.2016
tarihli ve 6763 sayılı Kanun’un 28. maddesiyle metne işlendiği şekilde yeniden düzenlenmiştir.
155
01.06.2005 tarihli ve 25832 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 25.05.2005 tarihli ve 5353
sayılı Kanun’un 19. maddesi ile eklenmiştir.
156
06.03.2014 tarihli ve 28933 Mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 21.02.2014 tarihli ve
6526 sayılı Kanun’un 14. maddesiyle parantez içinde yer alan ', fıkra 3' ibaresi alt bent metninden çıkarılmıştır.
8. İhaleye fesat karıştırma (madde 235),
9. (Ek: 24.11.2016-6763/28 md.)157Tefecilik (madde 241),
10. Rüşvet (madde 252),
11. Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama (madde 282),
12. (Değişik: 02.12.2014-6572/43 md.)158Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak (madde
302),
13. (Ek: 02.12.2014-6572/43 md.)159Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde
309, 311, 312, 313, 314, 315, 316),
14. Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk (madde 328, 329, 330, 331, 333, 334, 335, 336, 337),
Suçları.
b) Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde
12) suçları.
c) Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar.
d) Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar.
(2) (Değişik: 24.11.2016-6763/28 md.)160Teknik araçlarla izlemeye hâkim, gecikmesinde sakınca
bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı tarafından karar verilir. Cumhuriyet savcısı tarafından verilen kararlar
yirmi dört saat içinde hâkim onayına sunulur. Hâkim kararını en geç yirmi dört saat içinde verir. Sürenin
dolması veya hâkim tarafından aksine karar verilmesi hâlinde kayıtlar derhâl imha edilir.
(3) (Değişik: 21.02.2014–6526/14 md.)161Teknik araçlarla izleme kararı en çok üç haftalık süre için
verilebilir. Bu süre gerektiğinde bir hafta daha uzatılabilir. Ancak, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen
suçlarla ilgili olarak gerekli görülmesi hâlinde, hâkim162 yukarıdaki sürelere ek olarak her defasında
bir haftadan fazla olmamak ve toplam dört haftayı geçmemek üzere uzatılmasına karar verebilir. (Ek
cümle: 15.08.2017-KHK-694/143 md., Aynen kabul: 01.02.2018-7078/138 md.)163Teknik araçlarla
izleme tedbiri ile birlikte gizli soruşturmacı görevlendirilmesi halinde bu fıkrada belirtilen süreler bir kat
artırılarak uygulanır.
157
02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 24.11.2016 tarihli ve 6763
sayılı Kanun’un 28. maddesiyle eklenmiştir.
158
12.12.2014 tarihli ve 29203 Mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 02.12.2014 tarihli ve
6572 sayılı Kanun’un 43. maddesi değiştirilen alt bent metni,
'Silahlı örgüt (madde 314) veya bu örgütlere silah sağlama (madde 315),'şeklindedir.
159
12.12.2014 tarihli ve 29203 Mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 02.12.2014 tarihli ve
6572 sayılı Kanun’un 43. maddesi ile eklenmiştir.
160
02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 24.11.2016 tarihli ve 6763
sayılı Kanun’un 28. maddesi ile değiştirilen fıkra metni,
'(Değişik: 21.02.2014–6526/14 md.) Teknik araçlarla izlemeye ağır ceza mahkemesi tarafından oy birliğiyle karar verilir. İtiraz
üzerine bu tedbire karar verilebilmesi için de oy birliği aranır.' şeklindedir.
06.03.2014 tarihli ve 28933 Mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 21.02.2014 tarihli ve
6526 sayılı Kanun’un 14. maddesiyle değiştirilen fıkra metni ise,
'Teknik araçlarla izlemeye hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı tarafından karar verilir.
Cumhuriyet savcısı tarafından verilen kararlar yirmidört saat içinde hâkim onayına sunulur.' biçimindedir.
161
06.03.2014 tarihli ve 28933 Mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 21.02.2014 tarihli ve
6526 sayılı Kanun’un 14. maddesiyle değiştirilen fıkra metni,
'Teknik araçlarla izleme kararı en çok dört haftalık süre için verilebilir. Bu süre gerektiğinde bir defaya mahsus olmak üzere
uzatılabilir. (Ek cümle: 25.05.02005 – 5353/19 md.) Ancak, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olarak gerekli
görülmesi halinde, hâkim bir haftadan fazla olmamak üzere sürenin müteaddit defalar uzatılmasına karar verebilir.'
şeklindedir. Değişen fıkra metninde yer alan ek cümle ise 01.06.2005 tarihli ve 25832 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak
aynı tarihte yürürlüğe giren 25.05.2005 tarihli ve 5353 sayılı Kanun’un 19. maddesi ile eklenmiştir.
162
02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 24.11.2016 tarihli ve 6763
sayılı Kanun’un 28. maddesiyle, bu fıkrada yer alan 'mahkeme' ibaresi 'hâkim' şeklinde değiştirilmiştir.
163
25.08.2017 tarihli ve 30165 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 15.08.2017 tarihli ve 694
sayılı KHK’nın 143. maddesiyle eklenmiştir. Düzenleme 08.03.2018 tarihli ve 30354 Mükerrer sayılı Resmî Gazete’de
yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 01.02.2018 tarihli ve 7078 sayılı Kanun’un 138. maddesiyle aynen kabul edilerek
kanunlaşmıştır.
(4) Elde edilen deliller, yukarıda sayılan suçlarla ilgili soruşturma ve kovuşturma dışında kullanılamaz, ceza
kovuşturması bakımından gerekli olmadığı taktirde Cumhuriyet savcısının gözetiminde derhâl yok edilir.
(5) Bu madde hükümleri, kişinin konutunda uygulanamaz.
Yönetmelik
MADDE 140/A- (Ek: 20.11.2017-KHK-696/95 md., Aynen kabul: 01.02.2018-7079/90 md.)164(1)
Bu Kanunun 135 ila 140 ıncı maddelerinde düzenlenen koruma tedbirlerinin uygulanmasına ilişkin usul
ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.
Tazminat istemi
MADDE 141. - (1) Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında,
a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar
verilen,
b) Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan,
c) Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine
getirilmeden tutuklanan,
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve
bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,
e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer
olmadığına veya beraatlerine karar verilen,
f) Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan
veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu
cezayla cezalandırılan,
g) Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun
hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan,
h) Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen,
i) Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen,
j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması
için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya
zamanında geri verilmeyen,
k) (Ek bent: 11.04.2013-6459/17 md.)165Yakalama veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen
başvuru imkânlarından yararlandırılmayan,
Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.
(2) Birinci fıkranın (e) ve (f) bentlerinde belirtilen kararları veren merciler, ilgiliye tazminat hakları
bulunduğunu bildirirler ve bu husus verilen karara geçirilir.
(3) (Ek fıkra: 18.06.2014-6545/70 md.)166 Birinci fıkrada yazan hâller dışında, suç soruşturması veya
kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler
ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak
Devlet aleyhine açılabilir.
164
24.12.2017 tarihli ve 30280 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 20.11.2017 tarihli ve 696 sayılı KHK’nın 95. maddesiyle
eklenmiş, daha sonra bu hüküm 08.03.2018 tarihli ve 30354 Mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte
yürürlüğe giren 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanun’un 90. maddesiyle aynen kabul edilerek kanunlaşmıştır.
165
30.04.2013 tarihli ve 28633 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 11.04.2013 tarihli ve 6459
sayılı Kanun’un 17. maddesi ile fıkraya eklenmiştir.
166
28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 18.06.2014 tarihli ve 6545
sayılı Kanun’un 70. maddesi ile maddeye eklenmiştir.
(4) (Ek fıkra: 18.06.2014-6545/70 md.)167Devlet, ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine
aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan hâkimler ve Cumhuriyet savcılarına bir yıl içinde
rücu eder.168
KARARLAR
-1
ÖZET: 1975 doğumlu, evli, iki çocuklu, ilkokul mezunu olan, tutuklandığı tarihte garson olarak
çalışan ve uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan 118 gün tutuklu kaldıktan sonra bu suçtan
beraat eden davacının sosyal ve ekonomik durumu, toplumsal konumu ve ceza infaz kurumunda
kaldığı süre, davacıya atılı suçun niteliği, tutuklamanın üzerinde bıraktığı olumsuz etkiler ve haksız
tutukluluğun gerçekleştiği tarihteki paranın satın alma gücü de göz önüne alındığında, davacı lehine
hükmolunan 20.000 TL manevi tazminatın makul olmayıp fazla olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken
uyuşmazlık, davacı lehine haksız olarak tutuklu kaldığı süre için hükmedilecek manevi tazminatın
miktarına ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından,
Davacının, uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan 05.11.2010 tarihinde tutuklanıp 02.03.2011
tarihinde tahliye edildiği, A. 2. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda 06.05.2011
tarih ve ... sayı ile atılı suçu işlediğine dair mahkûmiyetini gerektirir yeterli, kesin ve inandırıcı delil elde
edilemediğinden beraatine karar verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin 17.05.2011 tarihinde kesinleştiği,
Davacı vekilinin, 05.08.2011 havale tarihli dilekçesi ile, davacının tutuklandığı tarihte aylık 700 TL
maaşla garson olarak çalıştığını, tutuklanması nedeniyle işine son verildiğini ve hâlen işsiz olduğunu,
herhangi bir gelirinin bulunmadığını, tutuklandıktan sonra aile ve arkadaş çevresinde çeşitli ithamlara
maruz kaldığını, boşanmanın eşiğine geldiğini belirterek davacının haksız yere tutuklandığı gerekçesiyle
100.000 TL maddi, 100.000 TL manevi tazminat talebinde bulunduğu,
Davacı vekilinin 09.02.2014 tarihli oturumda, davacının tutuklandığı tarihte çalışmakta olduğu iş
yerinin daha sonra kapanması nedeniyle müvekkiline ait belgeleri temin edemediklerini belirterek
kazanç kaybının asgari ücret üzerinden hesaplanmasını talep ettiği,
Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğünden emekli şube müdürü bilirkişi tarafından, davacının
tutuklu kaldığı günlere tekabül eden kazanç kaybının 1.488,55 TL olarak hesaplandığı,
Kolluk görevlilerince yapılan araştırma sonucu düzenlenen 29.09.2011 tarihli mali ve sosyal durum
araştırma formunda, 1975 doğumlu, evli, iki çocuklu, ilkokul mezunu olan davacının, 120 TL kira
karşılığında bir gecekonduda oturduğu, serbest çalıştığı, aylık gelirinin 800 TL olduğu, üzerine kayıtlı
taşınır veya taşınmaz mal bulunmadığı bilgilerine yer verildiği,
Yerel Mahkemece, davacının taleplerinin kısmen kabulü ile 1.489 TL maddi, 20.000 TL manevi
tazminatın davalı Maliye Hazinesinden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine
karar verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Haksız ve hukuka aykırı olarak yakalanan veya tutuklanan kimselere tazminat ödenmesi esası,
ülkemizde ilk kez 1961 Anayasası’nda düzenlenmiş, 30. maddesinde yakalama ve tutuklamanın hangi
hâllerde söz konusu olacağı açıklandıktan sonra maddenin son fıkrasında, 'Bu esaslar dışında işleme tâbi
tutulan kimselerin uğrayacakları her türlü zararlar kanuna göre Devletçe ödenir.' hükmü yer almıştır.
167 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 18.06.2014 tarihli ve 6545
sayılı Kanun’un 70. maddesi ile maddeye eklenmiştir.
168 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 18.06.2014 tarihli ve 6545
sayılı Kanun’un 86. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 8. madde uyarınca,
'(1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce suç soruşturması ve kovuşturması sırasında yapılan her türlü işlem veya alınan
karar nedeniyle hâkimler ve Cumhuriyet savcıları hakkında hukuk mahkemelerinde açılan ve hâlen derdest olan tazminat
davasına ilişkin dosyalar mahkemesince, Yargıtay incelemesinde bulunan dosyalar ise esası incelenmeksizin ilgili dairece yetkili
ağır ceza mahkemesine gönderilir. Bu davalar ağır ceza mahkemelerince, Ceza Muhakemesi Kanununun 141 inci ve devamı
maddeleri uyarınca Devlet aleyhine yürütülmek suretiyle karara bağlanır.' biçimindedir.
1961 Anayasası’nda yer alan bu düzenleme doğrultusunda, 15.05.1964 tarihli Resmî Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe giren 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat
Verilmesi Hakkındaki Kanun’un 1. maddesinde 7 bent hâlinde, tazminatı gerektiren hâller ayrıntılı
olarak düzenlenmiş, 466 sayılı Kanun’un 1. maddesinin 8. bendinde yer alan, aynı tür suçtan mahkûm
olanlar, itiyadi suçlular ve suç işlemeyi meslek veya geçinme vasıtası hâline getirenlerin tazminat
isteyemeyeceklerine ilişkin hüküm 18.01.1991 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 3696 sayılı Kanun ile
kaldırılmıştır.
Haksız yakalanan ve tutuklanan kimselere tazminat ödenmesi esası 1982 Anayasası’nda da
sürdürülmüş ve 19. maddesinde yakalama ve tutuklama şartlarına işaret edildikten sonra maddenin son
fıkrasında, 'Bu esaslar dışında bir işleme tabi tutulan kişilerin uğradıkları zarar, kanuna göre, Devletçe
ödenir.' hükmüne yer verilmiştir.
Anılan hüküm bu kez 17.10.2001 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4709 sayılı
Kanun’un 4. maddesi ile, 'Bu esaslar dışında bir işleme tâbi tutulan kişilerin uğradıkları zarar, tazminat
hukuku’nun genel prensiplerine göre, Devletçe ödenir.' şeklinde değiştirilmiştir.
Devletimizin tarafı olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesinde de kişilerin
özgürlüğünün hangi hâllerde sınırlandırılabileceği belirlenmiş ve maddenin son fıkrasında bu şartlara
aykırı davranılması hâlinde mağdur olan herkesin tazminat istemeye hakkı olduğu esası kabul edilerek,
bireyin keyfi olarak özgürlüğünden yoksun bırakılmasının engellenmesi amaçlanmıştır.
1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yürürlük
ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un 18. maddesiyle 07.05.1964 tarihli ve 466 sayılı Kanun Dışı
Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkındaki Kanun yürürlükten kaldırılmış ve
5271 sayılı Kanun’un Yedinci Bölümünde, Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat ana başlığı altında, 141
ila 144. maddelerinde tazminat isteme şartları ve sonuçları yeniden ele alınmış, 141. maddesinde hangi
durumlarda tazminat talep edilebileceği, 142. maddesinde tazminat isteminin şartları, 143. maddesinde
tazminatın geri alınması, 144. maddesinde de tazminat isteyemeyecek kişiler düzenlenmiştir.
5320 sayılı Kanun’un 6. maddesinde yer alan,
'(1) Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141 ilâ 144 üncü maddeleri hükümleri, 1 Haziran 2005 tarihinden
itibaren yapılan işlemler hakkında uygulanır.
(2) Bu tarihten önceki işlemler hakkında ise, 07.05.1964 tarihli ve 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya
Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.'
hükmü uyarınca somut uyuşmazlığın, davacının tutuklandığı tarih de göz önünde bulundurularak 5271
sayılı Kanun hükümleri doğrultusunda çözülmesi gerekmektedir.
5271 sayılı CMK’nın 'Tazminat istemi' başlıklı 141. maddesinin birinci fıkrası davacının tutuklandığı
tarih itibarıyla,
'(1) Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında,
a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar
verilen,
b) Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan,
c) Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden
tutuklanan,
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu
süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,
e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer
olmadığına veya beraatlerine karar verilen,
f) Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya
işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla
cezalandırılan,
g) Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun
hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan,
h) Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen,
i) Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen,
j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için
gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında
geri verilmeyen,
Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.'
Şeklinde düzenlenmiş, koruma tedbirleri nedeniyle tazminatın hangi hâllerde isteneceği on bent
hâlinde sayılmış, 30.04.2013 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun’un
17. maddesiyle anılan fıkraya 'k) Yakalama veya tutuklama işlemine karşı kanunda öngörülen başvuru
imkânlarından yararlandırılmayan,' bendi eklenmiş, fıkranın son cümlesinde de kişilerin koruma tedbirleri
nedeniyle uğradıkları maddi ve manevi her türlü zararlarını Devletten talep edebilecekleri belirtilmiştir.
Maddi tazminat ile davacının malvarlığında meydana gelen somut bir azalma ya da kazanç kaybı,
ödediği avukatlık ücreti gibi masrafların karşılanması amaçlanırken, manevi tazminat kişinin sosyal
çevresinde itibarının sarsılması, özgürlüğünden mahrum kalması nedeniyle duyduğu elem, keder, ıstırap
ve ruhsal sıkıntıların bir ölçüde de olsa giderilmesi amacına yöneliktir.
Bu aşamada uyuşmazlık konusuyla ilgisi nedeniyle manevi tazminatın belirlenme yöntemi üzerinde
de durulması gerekmektedir.
Manevi zararın tümüyle giderilmesi imkânsız ise de belirlenecek manevi tazminat kişinin acı ve
ızdıraplarının dindirilmesinde, sıkıntılarının azaltılmasında etken olacaktır. Bu nedenle manevi tazminata
hükmedilirken kişinin ceza infaz kurumunda kaldığı süre, sosyal ve ekonomik durumu, toplumsal
konumu, atılı suçun niteliği, tutuklamanın şahıs üzerinde bıraktığı olumsuz etkiler dikkate alınarak, adalet
ve hakkaniyet ilkeleriyle bağdaşır bir miktar olmasına özen gösterilmelidir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde,
1975 doğumlu, evli, iki çocuklu, ilkokul mezunu olan, tutuklandığı tarihte garson olarak çalışan ve
uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan 118 gün tutuklu kaldıktan sonra bu suçtan beraat eden
davacının sosyal ve ekonomik durumu, toplumsal konumu ve ceza infaz kurumunda kaldığı süre, davacıya
atılı suçun niteliği, tutuklamanın üzerinde bıraktığı olumsuz etkiler ve haksız tutukluluğun gerçekleştiği
tarihteki paranın satınalma gücü de göz önüne alındığında, davacı lehine hükmolunan 20.000 TL manevi
tazminatın makul olmayıp fazla olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
   YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 24.01.2019 tarihli ve 769-48 sayılı
Mesele yorum yapmakta değil, Mesele o yorumu gerekçelendirmekte. ÖKC (Özgür KOCA)

Benzer Konular (10)