YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 13.12.2018 tarihli ve 180-641 sayılı

Başlatan İçtihat, 04 Şubat 2021, 20:46:40

« önceki - sonraki »
avatar_İçtihat

-2
ÖZET: Yerel Mahkemece 2013/16 esas sayısında yürütülen yargılamada, Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığının maddi hatanın düzeltilmesi yönündeki talebi üzerine Özel Dairece verilecek kararın
sonucu beklenerek bir karar verilmesi gerekirken Özel Dairenin kararı beklenmeden verilen
07.05.2013 tarihli mahkûmiyet hükmünün hukuki değerden yoksun olduğu, esasen bu hükmün de
Özel Dairece mükerrer davadan dolayı davanın reddi gerektiğinden bahisle bozulmasından sonra
Yerel Mahkemece davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın da Özel Dairece onanmak suretiyle
kesinleşmesi karşısında, ortada aynı fiil nedeniyle sanık hakkında verilmiş ikinci bir mahkûmiyet
hükmü de kalmadığından itiraza konu olan ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının maddi hatanın
düzeltilmesi talebinin sonucunda Özel Dairece verilen 06.06.2013 tarihli bozma kararından sonra
bozmaya uyulmak suretiyle verilen ve Özel Dairenin 13.03.2013 tarihli kararıyla düzeltilerek onanan
mahkûmiyet hükmünün mükerrer ve hukuki değerden yoksun olmadığı kabul edilmelidir.
Sanık H.A. hakkında birden fazla kişinin ölümüne neden olma suçundan kurulan ceza verilmesine yer
olmadığına dair hüküm temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme sanık E.A.
hakkında kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Sanık E.A.’nın olay tarihinde sevk ve idaresindeki kamyon ile Balıkesir istikametinden Akhisar
istikametine seyir hâlinde iken yolun sağ kısmına yanaştığı daha sonra dönüş için uygun olmayan ve
bölünmüş yol durumundaki kara yolunda arkasında seyreden trafiği kontrol etmeksizin hatalı ve
tehlikeli bir biçimde geriye dönüş yapmak için sola doğru döndüğü sırada arkadan gelen mağdur H.A.
yönetimindeki araçla çarpışması neticesi inceleme dışı sanık H.’nın sevk ve idaresindeki araçta bulunan
G.A. ve H.G.’nin öldükleri, yine aynı araçta bulunan B.G., D.A., G.A., N.A. ve N.A. ile inceleme dışı sanık H.A.’nın
yaralandıkları, sanık E.A.’nın dikkatsiz, özensiz ve kurallara aykırı davranışıyla olayın meydana gelmesinde
tam kusurlu olduğu anlaşılan, bu oluş doğrultusunda suçun sübutu ve nitelendirilmesinde bir isabetsizlik
ve bu kabulde dosya muhtevası itibarıyla herhangi bir isabetsizlik bulunmayan somut olayda, Özel Daire
ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken
uyuşmazlık, Yerel Mahkemece, sanık hakkında taksirle birden fazla kişinin ölümü ile birlikte birden fazla
kişinin yaralanmasına neden olma suçundan kurulan ve Özel Dairece düzeltilerek onanmasına karar
verilen mahkûmiyet hükmünün mükerrer olup olmadığı, buna bağlı olarak mahkûmiyet hükmünün
hukuki değerden yoksun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından,
Sanık E.A. ile inceleme dışı sanık H.A. hakkında taksirle birden fazla kişinin ölümü ile birlikte birden
fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçundan açılan kamu davalarında yapılan yargılama sonucunda
A. Ağır Ceza Mahkemesince 03.12.2009 tarih ve ... sayı ile, sanık E.’nin TCK’nın 85/2, 62/1, 50/4 ve 52/2
delaletiyle 50/1-a, 52/4 ve 53/6. maddeleri uyarınca 15.200 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve
1 yıl süreyle sürücü belgesinin geri alınmasına, inceleme dışı sanık H.A. hakkında ise TCK’nın 22/6 ve
CMK’nın 223/4-b maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verildiği,
İnceleme dışı sanık H.A. hakkındaki hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği,
Sanık E.A. hakkındaki hükmün müdafisi ile mağdurlar N.A. ve D.A. vekilleri ile katılanlar G.Y., İ.G. ve
B.G. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Özel Dairece 11.10.2012 tarih ve 209121574
sayı ile, mağdurlar N.A. ve D.A. vekillerinin temyiz istemlerinin reddine, sanık müdafisi ile katılanlar
vekillerinin temyiz istemleri yönünden yapılan incelemede ise hükmün, sanık hakkında eksik ceza tayin
edildiğinden bahisle bozulmasına karar verildiği,
Bozmadan sonra, Yerel Mahkemece dosyanın 2013/16 esasına kaydedildiği ve 10.01.2013 tarihinde
tensiben 'Yargıtay 12 . Ceza Dairesine müzekkere yazılarak Yargıtay bozma ilamı ekli Mahkememizin
bozulmasına karar verilen kararın müzekkereye eklenmesi ile Mahkememizin 03/12/2009 tarih 2008/229 E.
2009/228 K. sayılı ilamı Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2012/2091 E. 2012/21574 K. 11.10.2012 tarihli kararı ile
bozulmasına karar verildiği ancak Yargıtay bozma ilamında bozma gerekçesindeki olayın oluş şekli ile dosya
kapsamındaki olayın oluşunun uyuşmadığı belirtilerek bilgi verilmesine,' karar verildiği, 07.05.2013 tarihli
oturumda ise 'Bir önceki celsenin 7 nolu ara kararı gereğince Yargıtaya yazılan yazı cevabının beklenmesinden
vazgeçilmesine oy birliğiyle karar verildi.' şeklindeki ara karardan sonra 07.05.2013 tarih ve 17-176 sayı ile,
sanık E.A.’nın TCK’nın 85/2, 62/1 ve 53/6. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına
ve 1 yıl süreyle sürücü belgesinin geri alınmasına karar verildiği,
Bu arada, Yerel Mahkemece yapılan bildirimden sonra Özel Dairece, 11.10.2012 tarihli ve 2091-21574
sayılı bozma kararındaki maddi hata nedeniyle 5320 sayılı Kanun’un 8 ve CMK’nın 308. maddeleri uyarınca
gereğinin takdiri için bildirimde bulunulduğu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca Yerel Mahkemeden
dosyanın onaylı örneği getirtilerek 26.03.2013 tarih ve 70865 sayı ile, Özel Dairenin 11.10.2012 tarihli ve
2091-21574 sayılı bozma ilamında yer alan 'kullandığı araçla seyir hâlinde iken yaya geçidinden karşıya
geçen yayaya çarparak ölüme neden olduğunun anlaşılması karşısında' ibaresinin çıkarılmak suretiyle
maddi hatanın düzeltilmesi talebinde bulunulduğu, Özel Dairece de 06.06.2013 tarih ve 10331-15414
sayı ile, talep yerinde görülerek 11.10.2012 tarih ve 2091-21574 sayılı bozma kararının kaldırılmasına,
mağdurlar D. A. ve N. A. vekillerinin temyiz istemlerinin reddine, sanık müdafisi ve katılanlar G.Y., İ.G. ve
B.G. vekilinin temyiz istemlerine istinaden hükmün, sanık hakkında eksik ceza tayin edildiğinden bahisle
bozulmasına karar verildiği,
Özel Dairenin 06.06.2013 tarihli bozma kararı üzerine Yerel Mahkemece ... esasına kaydedilen
dosyada yapılan yargılama sonucunda 03.09.2013 tarih ve ... sayı ile, sanık E.’nin TCK’nın 85/2, 62/1 ve
53/6. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 1 yıl süreyle sürücü belgesinin geri
alınmasına karar verildiği, bu hükmün de sanık müdafisi ile katılan B. ve mağdur D. vekili tarafından
temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece 13.03.2014 gün … sayı ile, Dairenin 06.06.2013 tarih ve … sayılı
ilamında temyiz isteminin reddine karar verilen mağdur D. vekilinin temyiz istemi yönünden yeniden
karar verilmesine yer olmadığına, sanık müdafisi ve katılan B. vekilinin temyiz istemleri yönünden yapılan
incelemede ise hükmün, vekâlet ücreti yönünden düzeltilerek onanmasına karar verildiği,
Diğer taraftan, Yerel Mahkemece 07.05.2013 tarih ve ... sayı ile verilen hükmün sanık müdafisi ile katılan
B. ve mağdur D. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece 19.11.2014 tarih ve ... sayı ile, Özel
Dairenin 11.10.2012 tarih ve … sayılı bozma kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca maddi
hatanın düzeltilmesi için yapılan itiraz başvurusunun sonucu beklenilmeden verilen ve Yerel Mahkemece
03.09.2013 tarih ve ... sayı ile verilen hükümden sonra da mükerrer hâle gelen hükmün hukuki değerden
yoksun olduğu, Mahkemenin ... esasında kayıtlı davanın CMK’nın 223/7. maddesi gereğince reddine karar
verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmasına karar verildiği,
Bozmaya uyan Yerel Mahkemece bu kez 26.03.2015 tarih ve ... sayı ile, CMK’nın 223/7. maddesi uyarınca
Mahkemenin ... esasında kayıtlı davanın reddine karar verildiği, bu hükmün de sanık müdafisi tarafından
temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Özel Dairece 18.10.2017 tarih ve ... sayı ile onanmasına karar
verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Ceza muhakemesi yapılabilmesi için bir kısım 'olmazsa olmaz' (sine qua non) şartlar aranır. Muhakeme
yapılmasına engel olan bu şartlardan birisi 'Non bis in idem' olarak ifade edilen, aynı sanık hakkında
aynı suçtan verilmiş bir hüküm veya açılmış dava bulunmamasıdır. Kanunlarda açıkça yazılı olmadan
da yaşayan bir hukuk normu olarak uygulanan, doktrinde de kabul olunan ve muhakeme hukukunun
ana ilkelerinden olan 'Non bis in idem' ilkesi 1412 sayılı CMUK’un 253. maddesinin üçüncü fıkrasında,
'Aynı konuda, aynı sanık için evvelce verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava var ise davanın reddine karar
verilir', 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK’nın 'Duruşmanın sona ermesi ve hüküm'
başlıklı 223. maddesinin yedinci fıkrasında ise, 'Aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm
veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir' şeklinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerden
anlaşılacağı üzere, aynı fiil nedeniyle, aynı sanık hakkında önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir
dava varsa davanın reddine karar verilecektir.
'Non bis in idem' ilkesine uluslararası sözleşmelerde de yer verilmiş olup konu İnsan Hakları Avrupa
Sözleşmesi’nin 7 numaralı Ek Protokolü’nün 'Aynı suçtan iki kez yargılanmama ve cezalandırılmama hakkı'
başlıklı 4. maddesinin ilk fıkrasında,'Hiç kimse bir devletin ceza yargılaması usulüne ve yasaya uygun olarak
kesin bir hükümle mahkûm edildiği ya da beraat ettiği bir suçtan dolayı aynı devletin yargısal yetkisi altındaki
yargılama usulleri çerçevesinde yeniden yargılanamaz veya mahkum edilemez' şeklinde ifade edilmiştir.
Bir filinden dolayı yargılanan kişinin aynı fiil nedeniyle tekrar yargılanmayacağını bilmesi kişi için
bir güvence olup, bu güvence hukuk devleti olmanın bir gereğidir. Dolayısıyla bu güvencenin hayata
geçirilebilmesi için, aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava
bulunduğu takdirde, mükerrer yargılama yapılmasının engellenmesi amacıyla davanın reddine karar
verilmelidir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde,
Yerel Mahkemece 03.12.2009 tarih ve ... sayı ile kurulan hükmün temyizi üzerine Özel Dairece
11.10.2012 tarih ve … sayı ile verilen ilk bozma kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca
26.03.2013 tarih ve ... sayı ile 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca maddi hatanın düzeltilmesi
talebinde bulunulduğu, Özel Dairece de 06.06.2013 tarih ve ... sayı ile bu talep yerinde görülerek
11.10.2012 tarih ve ... sayı ile verilen ilk bozma kararının kaldırıldığı ve Yerel Mahkemenin 03.02.2009 tarih
ve ... sayı ile kurulan ilk hükmünün bozulduğu, bu bozmaya istinaden de Yerel Mahkemenin 03.09.2013
tarih ve ... sayı ile yeniden hüküm kurduğu, bu hükmün de temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece 13.03.2014
tarih ve ... sayı ile düzeltilerek onandığı, öte yandan Yerel Mahkemece ... esas sayısı üzerinden yürütülen
yargılamada Yargıtaya yapılan bildirimin sonucunun beklenilmesinden vazgeçilerek verilen 07.05.2013
tarih ve ... sayılı hükmün temyiz edilmesi sonucu Özel Dairece 19.11.2014 tarih ve … sayı ile bozulduğu,
Yerel Mahkemece bozmaya uyularak kurulan davanın reddine ilişkin 26.03.2015 tarihli ve ... sayılı hükmün
de temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece 18.10.2017 tarih ve ... sayı ile onandığı anlaşılmakla, Yerel
Mahkemece ... esas sayısında yürütülen yargılamada, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının maddi hatanın
düzeltilmesi yönündeki talebi üzerine Özel Dairece verilecek kararın sonucu beklenilerek bir karar
verilmesi gerekirken Özel Dairenin kararı beklenmeden verilen 07.05.2013 tarihli ve ... sayılı mahkûmiyet
hükmünün hukuki değerden yoksun olduğu, esasen bu hükmün de Özel Dairece mükerrer davadan
dolayı davanın reddi gerektiğinden bahisle bozulmasından sonra Yerel Mahkemece davanın reddine
karar verilmesi ve bu kararın da Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmesi karşısında, ortada aynı fiil
nedeniyle sanık hakkında verilmiş ikinci bir mahkûmiyet hükmü de kalmadığından itiraza konu olan ve
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının maddi hatanın düzeltilmesi talebinin sonucunda Özel Dairece verilen
06.06.2013 tarihli ve … sayılı bozma kararından sonra bozmaya uyulmak suretiyle verilen ve Özel Dairenin
13.03.2013 tarihli ve ... sayılı kararıyla düzeltilerek onanan A. Ağır Ceza Mahkemesinin 03.09.2013 tarihli
ve ... sayılı mahkûmiyet hükmünün mükerrer ve hukuki değerden yoksun olmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar
verilmelidir.
   YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 13.12.2018 tarihli ve 180-641 sayılı
Mesele yorum yapmakta değil, Mesele o yorumu gerekçelendirmekte. ÖKC (Özgür KOCA)

Benzer Konular (10)