YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 12.03.2019 tarihli ve 314-201 sayılı

Başlatan İçtihat, 04 Şubat 2021, 20:54:50

« önceki - sonraki »
avatar_İçtihat

Sanığın lehine olan kaidelere muhalefet
MADDE 309 – Sanığın lehine olan hukuki kaidelere muhalefet, sanığın aleyhine hükmün
bozdurulması için Cumhuriyet Savcılığına bir hak vermez.
Temyiz talebi ve süresi
MADDE 310 – (3206 sayılı Kanun ile değişik) Temyiz talebi hükmün tefhiminden bir hafta içinde
hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt kâtibine yapılacak beyanla olur, beyan tutanağa
geçirilir ve tutanak hâkime tasdik ettirilir.
Hükmün tefhimi sanığın yokluğunda olmuşsa bu süre tebliğ tarihinden başlar.
Sulh mahkemelerinin temyizi kabil kararları, yargı çevresi içinde bulundukları asliye ve ağır ceza
mahkemeleri nezdindeki Cumhuriyet Savcıları tarafından tefhim tarihinden itibaren bir ay içinde temyiz
edilebilir.
KARARLAR
-1
ÖZET: Orman suçlarına ait davaların 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 83. maddesi uyarınca acele
mevaddan olması, CMK’nın 331/2. maddesinde ivedi sayılan işlerin adli tatilde de yerine getirileceğinin,
anılan davalara ilişkin tatil zamanına tesadüf eden sürelerin işleyeceğinin düzenlenmesi ve CMK’nın
38/A-9. maddesinde de elektronik ortamda yapılan işlemlerde sürenin gün sonunda biteceğinin
belirtilmesi karşısında, sanık ve müdafisinin yokluğunda tefhim edilen hükme ilişkin gerekçeli
kararın sanık müdafisine 01.08.2016 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine, sanık müdafisince 1412 sayılı
CMUK’un 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 310.
maddesinde öngörülen bir haftalık yasal süre içerisinde ve gün sonu gelmeden 08.08.2016 tarihinde
saat 19.22’de temyiz dilekçesinin oluşturulup elektronik imza ile imzalandıktan sonra sistem
üzerinden Yerel Mahkemeye gönderildiği anlaşıldığından temyiz istemlerinin süresinde olduğu kabul
edilmelidir.
İnceleme dışı sanık K.K. hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği
anlaşıldığından itirazın kapsamına göre inceleme sanık M.E. hakkında kurulan mahkûmiyet hükmü ile
sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi
gereken uyuşmazlık, temyizin süresinde olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından,
İ. Cumhuriyet Başsavcılığınca sanık M.E. hakkında yapacak nitelikte emval veren ağaç kesme suçundan
açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda Yerel Mahkemece mahkûmiyet kararı verilmiştir.
Hükmün sanık ve müdafisinin yokluğunda tefhim edildiği, gerekçeli kararın sanık müdafisine
01.08.2016 tarihinde tebliğ edildiği,
UYAP sistemindeki kayıtlara göre, sanık müdafisince 08.08.2016 tarihinde saat 19.22’de temyiz
dilekçesinin oluşturulup elektronik imza ile imzalandıktan sonra Yerel Mahkemeye gönderildiği, temyiz
dilekçesinin aynı tarih ve saat itibarıyla Yerel Mahkemenin iş listesine düştüğü, 09.08.2016 tarihinde
saat 09.32’de ise sanık müdafisince aynı temyiz dilekçesinin elektronik imza ile imzalanmaksızın sistem
üzerinden yeniden Yerel Mahkemeye gönderildiği,
Sanık müdafisinin söz konusu temyiz dilekçesinin fiziki dosyada mevcut nüshasının Mahkeme Hâkimi
tarafından 09.08.2016 tarihinde havale edildiği,
Anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın isabetli bir çözüme kavuşturulabilmesi için, öncelikle konuyla ilgili 'acele mevad', 'adlî
tatil', 'Ulusal Yargı Ağı Projesi' ve 'elektronik işlemler' kavramları ile konuyla ilgili kanuni düzenlemeler
üzerinde durulması gerekmektedir.
6831 sayılı Orman Kanunu’nun 83. maddesinin ikinci fıkrasında,
'Orman suçlarına ait davalar mahkemelerce acele mevaddan sayılır.' şeklindeki düzenleme ile orman
suçlarına ilişkin davaların acele mevaddan sayılacağı kabul edilmiştir. Mevad kelimesi ise, maddeler,
varlıklar, işler ve hususlar şeklinde tanımlanmıştır (Ejder Yılmaz, Hukuk Sözlüğü, Yetkin Yayınları, Ankara,
2003, s.450).
CMK’nın 'Adlî tatil' başlıklı 331. maddesinde,
'Ceza işlerini gören makam ve mahkemeler her yıl bir eylülde başlamak üzere, yirmi temmuzdan otuz bir
ağustosa kadar çalışmaya ara verirler.
Soruşturma ile tutuklu işlere ilişkin kovuşturmaların ve ivedi sayılacak diğer hususların tatil süresi içinde
ne suretle yerine getirileceği, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenir.
Tatil süresince bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtay, yalnız tutuklu hükümlere ilişkin veya Meşhud
Suçların Muhakeme Usulü Kanunu gereğince görülen işlerin incelemelerini yapar.
Adlî tatile rastlayan süreler işlemez. Bu süreler tatilin bittiği günden itibaren üç gün uzatılmış sayılır.'
şeklindeki düzenleme ile adli tatil tanımlanmıştır.
Adli tatilde görülecek işler genellikle sayma yoluyla sınırlı olarak belirlenmiştir.
Ceza yargılamaları bakımından,
1- Soruşturma işleri,
2- Tutuklu işlere ilişkin kovuşturmalar,
3- İvedi sayılacak diğer işler, adli tatilde de görülür. Bu işlerin nasıl yerine getirileceği Hâkimler ve
Savcılar Kurulunca belirlenir. Bir işin ivedi iş olup olmadığı ilgili mevzuatta düzenlenir.
Orman suçlarına ait davaların 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 83. maddesi uyarınca acele mevaddan
(CMK’nın 331/2. maddesinde belirtilen ivedi işlerden) olduklarının kabul edilmesi sebebiyle adli ara
verme süresi içerisinde orman suçlarına ilişkin yargılama yapılıp karar verilebilir ve adli tatile rastlayan
süreler de işler.
1412 sayılı CMUK’un, 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması
gereken 310. maddesinde, temyiz isteminin yüze karşı verilen kararlarda hükmün tefhiminden itibaren
bir hafta içinde hükmü veren mahkemeye verilecek bir dilekçe ile veya zabıt kâtibine yapılacak beyanla
olacağı, bu takdirde, beyanın tutanağa geçirilerek hâkime tasdik ettirileceği, yoklukta verilen kararlarda
ise temyiz süresinin tebliğle başlayacağı belirtilmiştir.
Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP), Yüksek Mahkemeler de dâhil olmak üzere bütün yargı organları ile
birlikte adli tıp ve icra daireleri arasında bilgi alışverişinin elektronik ortama taşınması, evrakın elektronik
ortamda güvenli bir şekilde depolanması, kişilere internet üzerinden hizmet verilmesi, diğer kurumlarla
elektronik ortamda hızlı, etkin ve güvenilir bilgi alışverişinin sağlanması ve bu kurumlardan istenilmesi
gereken bilgilerin sistem tarafından hazır edilmesi, kısaca adalet hizmetlerinin daha hızlı ve güvenilir bir
şekilde yerine getirilmesi amacıyla uygulamaya konulan bir bilişim sistemi projesidir.
Bu doğrultuda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 'Elektronik İşlemler' başlıklı 445.
maddesinin birinci fıkrasındaki, 'Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP), adalet hizmetlerinin elektronik
ortamda yürütülmesi amacıyla oluşturulan bilişim sistemidir. Dava ve diğer yargılama işlemlerinin elektronik
ortamda gerçekleştirildiği hâllerde UYAP kullanılarak veriler kaydedilir ve saklanır' şeklindeki düzenleme ile
Ulusal Yargı Ağı Projesinin işlevi ve kullanılacağı alanlar tanımlanmıştır.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun, 05.07.2012 tarih ve 28344 sayılı Resmî Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun’un 95. maddesi ile eklenen 'Elektronik işlemler' başlıklı
38/A maddesi ise,
'1) Her türlü ceza muhakemesi işlemlerinde Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) kullanılır. Bu işlemlere
ilişkin her türlü veri, bilgi, belge ve karar, UYAP vasıtasıyla işlenir, kaydedilir ve saklanır.
2) Kanunlarda gösterilen istisnalar hariç olmak üzere, dosyalar güvenli elektronik imza kullanılarak
UYAP’tan incelenebilir ve her türlü ceza muhakemesi işlemi yapılabilir.
3) Bu Kanun kapsamında fiziki olarak hazırlanması öngörülen her türlü belge ve karar elektronik ortamda
düzenlenebilir, işlenebilir, saklanabilir ve güvenli elektronik imza ile imzalanabilir.
4) Güvenli elektronik imza ile imzalanan belge ve kararlar diğer kişi veya kurumlara elektronik ortamda
gönderilir. Güvenli elektronik imza ile imzalanarak gönderilen belge veya kararlar, gerekmedikçe fiziki olarak
ayrıca düzenlenmez ve ilgili kurum ve kişilere gönderilmez.
5) Elektronik imzalı belgenin elle atılan imzalı belgeyle çelişmesi halinde UYAP’ta kayıtlı olan güvenli
elektronik imzalı belge, geçerli kabul edilir.
6) Güvenli elektronik imza ile imzalanan belge ve kararlarda, mühürleme işlemi ile kanunlarda birden
fazla nüshanın düzenlenmesini öngören hükümler uygulanmaz.
7) Zorunlu nedenlerle fiziki olarak düzenlenmiş belge veya kararlar, yetkili kişilerce taranarak UYAP’a
aktarılır ve gerektiğinde ilgili birimlere elektronik ortamda gönderilir.
8) Elektronik ortamdan fiziki örnek çıkartılması gereken hallerde tutanak veya belgenin aslının aynı olduğu
belirtilerek hâkim, Cumhuriyet savcısı veya görevlendirilen yetkili kişi tarafından imzalanır ve mühürlenir.
9) Elektronik ortamda yapılan işlemlerde süre gün sonunda biter...' şeklinde düzenlemeler içermektedir.
06.08.2015 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adlî Yargı İlk
Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdarî ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair
Yönetmelik’in 'UYAP’ın kullanılması' başlıklı 5. maddesinin 5 ve 6. fıkraları da,
'Taraf ve vekilleri ile diğer ilgililer güvenli elektronik imza ile imzalamak suretiyle UYAP vasıtasıyla birimlere
elektronik ortamda bilgi ve belge gönderebilirler.
Gelen evraktan sorumlu personel, UYAP üzerinden birimlere gönderilen ve iş listesine düşen belgeleri
derhâl ilgili kişiye ya da doğrudan dosyasına aktarır. Onay gerektiren evrak ilgilinin iş listesine yönlendirilir.'
şeklinde düzenlenmiştir.
Elektronik imza, sanal (elektronik) ortamda bulunan belgenin doğruluğunu, bütünlüğünü koruyan
ve beyan sahibinin bu belgenin içeriğini kabul edip onayladığını belirtmesine, diğer bir ifade ile
imzalamasına imkân tanıyan bir teknik terim olup, el yazısı ile imzanın elektronik ortamdaki karşılığıdır.
Elektronik imza, el yazısı ile imzanın gerek fonksiyonel gerekse hukuki anlamdaki fonksiyonlarını tam
anlamıyla yerine getirdiği gibi gönderilen bilgilerin veya verilerin kesinlikle o kişi tarafından gönderildiğini
teyit etmesi, klasik imzadaki gibi taklit edilme olasılığının büyük oranda ortadan kalkması, bir kullanıcı
tarafından gönderilen bilgilerin veya verilerin bir başkasının eline geçmesini veya değiştirilmesini
engellemesi, gönderilen bilgi ve verilerin içeriğinin gönderici veya alıcı tarafından inkâr edilememesi,
gönderimden sonra içeriğinin değiştirilememesi, uyuşmazlık halinde elektronik belgenin bir kopyasının
da onay kurumunda olması, gönderilen verilerin tarih açısından damgalanması gibi ıslak imzalı belgeye
göre birçok avantaja da sahiptir. (Belgelerde Sahtecilik Suçları, Kubilay Taşdemir, Ankara, 2013, s.294-297.)
5271 sayılı CMK’nın 6352 sayılı Kanun’un 95. maddesi ile eklenen 38/A maddesinin üçüncü fıkrasında
aynı Kanun kapsamında fiziki olarak hazırlanması öngörülen her türlü belge ve kararın elektronik ortamda
düzenlenebileceği, işlenebileceği, saklanabileceği ve güvenli elektronik imza ile imzalanabileceği,
dördüncü fıkrasında, güvenli elektronik imza ile imzalanan belge ve kararların diğer kişi veya kurumlara
elektronik ortamda gönderileceği, dokuzuncu fıkrasında ise elektronik ortamda yapılan işlemlerde sürenin
gün sonunda biteceği, Bölge Adliye ve Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları
İdarî ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in 5. maddesinin 5. fıkrasında taraf ve
vekilleri ile diğer ilgililerin güvenli elektronik imza ile imzalamak suretiyle UYAP vasıtasıyla birimlere
elektronik ortamda bilgi ve belge gönderebilecekleri, 6. fıkrasında da gelen evraktan sorumlu personelin
UYAP üzerinden birimlere gönderilen ve iş listesine düşen belgeleri derhâl ilgili kişiye ya da doğrudan
dosyasına aktaracakları, onay gerektiren evrakın ilgilinin iş listesine yönlendirileceği hüküm altına
alınmıştır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde,
Orman suçlarına ait davaların 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 83. maddesi uyarınca acele mevaddan
olması, CMK’nın 331/2. maddesinde ivedi sayılan işlerin adli tatilde de yerine getirileceğinin, anılan davalara
ilişkin tatil zamanına tesadüf eden sürelerin işleyeceğinin düzenlenmesi ve CMK’nın 38/A-9. maddesinde
de elektronik ortamda yapılan işlemlerde sürenin gün sonunda biteceğinin belirtilmesi karşısında, sanık
ve müdafisinin yokluğunda tefhim edilen hükme ilişkin gerekçeli kararın sanık müdafisine 01.08.2016
tarihinde tebliğ edilmesi üzerine, sanık müdafisince 1412 sayılı CMUK’un 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi
uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 310. maddesinde öngörülen bir haftalık yasal süre
içerisinde ve gün sonu gelmeden 08.08.2016 tarihinde saat 19.22’de temyiz dilekçesinin oluşturulup
elektronik imza ile imzalandıktan sonra sistem üzerinden Yerel Mahkemeye gönderildiği anlaşıldığından
temyiz istemlerinin süresinde olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile kabulüne, Özel Dairenin
temyiz isteminin reddi kararının kaldırılmasına ve hükmün esasının incelenmesi için dosyanın Özel
Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
   YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 12.03.2019 tarihli ve 314-201 sayılı
Mesele yorum yapmakta değil, Mesele o yorumu gerekçelendirmekte. ÖKC (Özgür KOCA)

Benzer Konular (10)