YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 12.03.2019 tarihli ve 61-197 sayılı

Başlatan İçtihat, 04 Şubat 2021, 20:55:20

« önceki - sonraki »
avatar_İçtihat

-2
ÖZET: Sanık hakkında TCK’nın 157. maddesi uyarınca hapis cezası yanında adli para cezasına da
hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi ile uygulama maddesinin TCK’nın 57/1. maddesi olarak
gösterilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu, ortaya çıkan hükmün Cumhuriyet savcısı tarafından
aynı zamanda aleyhe de olmak üzere temyiz edildiği dikkate alındığında, her iki hususun da bozma
nedeni yapılması gerektiği kabul edilmelidir.
...
Cumhuriyet savcısı tarafından aleyhe temyiz isteminde bulunulduğunun kabul edilmesinden
sonra bir kısım Ceza Genel Kurulu üyelerince, sanık hakkında TCK’nın 157/1. maddesi uyarınca hüküm
kurulurken hapis cezasının yanında ayrıca adli para cezasına da hükmedilmesi gerekip gerekmediğinin
ve uygulama maddesinin 'TCK’nın 157/1. maddesi' yerine 'TCK’nın 57/1. maddesi' olarak gösterilmesinin
eleştiri mi yoksa bozma nedeni mi yapılması gerektiğinin ileri sürülmesi üzerine bu hususların da
değerlendirilmesi gerekmiştir,
TCK’nın 'Dolandırıcılık' başlıklı 157. maddesinde, 'Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya
başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis
ve beş bin güne kadar adlî para cezası verilir.' şeklinde dolandırıcılık suçunun temel şekli düzenlenmiş olup,
158. maddesinde ise suçun nitelikli hâlleri sayılmıştır.
Dolandırıcılık suçunun işlenmesi suretiyle elde edilen yararın miktarı çoğu zaman tam olarak
belirlenememektedir. Bu gibi durumlar göz önünde bulundurularak, dolandırıcılık suçundan dolayı hapis
cezasının yanı sıra ayrıca adli para cezası öngörülmüştür.
Diğer taraftan 1412 sayılı CMUK’un 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca bu aşamada
uygulanması gereken 320. maddesinin birinci fıkrasında 'Yargıtay, temyiz dilekçesi ile layihasında irad
olunan hususlar ile temyiz talebi usule ait noksanlardan dolayı olmuş ise temyiz dilekçesinde bu cihete dair
beyan edilecek vakıalar hakkında tetkikler yapabileceği gibi hükme tesiri olacak derecede kanuna muhalefet
edilmiş olduğunu görürse talepte mevcut olmasa dahi bu hususu tetkik eder.',
Aynı Kanun’un 321. maddesinde, 'Yargıtay, aleyhine itiraz olunan hükmü hangi cihetten kanuna
muhalif görmüşse o cihetten bozar.
Hükmün bozulmasına sebep olan kanuna muhalefet keyfiyeti, bu hükme esas olarak tespit edilen
vakıalarda olmuş ise bu muameleler dahi aynı zamanda bozulur.',
Anılan Kanun’un 322. maddesinde ise, 'Hükme esas olarak tespit edilen vakıalara tatbikinde kanuna
muhalefet edilmesinden dolayı o hüküm bozulmuş ise Yargıtay aşağıda yazılı olan hallerde kendisi davasının
esasına hükmeder.
1. Vakıanın daha ziyade aydınlanması gerekmeden beraete veya davanın düşmesine yahut aşağı -
yukarı haddi olmayan sabit bir cezaya hükmolunması icabederse,
2. Yargıtay Başsavcılığının iddiasına uygun olarak suçluya kanunda yazılı cezanın en aşağı derecesini
uygulamayı uygun görürse,
3. Mahkemece sabit görülen suçun unsurları ve vasfı ve cezası hükümde doğru gösterilmiş olduğu
halde sadece kanunun madde numarası yanlış yazılmış ise,
4. Hükümden sonra yürürlüğe giren kanun suçun cezasını azaltmış ve mahkemece suçluya ceza
tayininde artırma sebebi kabul edilmemiş veya yeni bir kanun ile fiil suç sayılmamış olmaktan dolayı
birinci halde daha az bir cezanın hükmü ve ikinci halde hiç ceza hükmolunmaması gerekirse,
5. Açıkca tespit edilmiş olan suçlunun doğum ve suç tarihlerine göre ceza tayininde gerekli indirme
yapılmamış veya yanlış olarak indirme yapılmış ise,
6. Arttırma veya indirme sonu ceza müddeti veya miktarını tayinde maddi hata yapılmış ise,
7. Hükmedilmiş olan ceza yerine Ceza Kanununun 29 uncu maddesince adli tevbih kararı verilmesi
icabederse,
8. Ceza Kanununun 29 uncu maddesindeki tertibin gözetilmemesi yüzünden eksik veya fazla ceza
verilmiş ise,
9. Harçlar Kanunu ile yargılama giderlerine ilişkin hükümlere ve Avukatlık Kanununa göre düzenlenen
ücret tarifesine aykırılık yapılmışsa.
Sair hallerde Temyiz Mahkemesi işi yeniden tetkik ve hükmolunmak üzere hükmü bozulan mahkemeye
veya o derecede diğer civar bir mahkemeye gönderir.' hükümleri yer almaktadır.
Temyiz yargılama makamı olan Yargıtay’ın görevi, kural olarak, denetimini yaptığı hükümde hukuka
aykırılık bulunup bulunmamasına göre hükmü bozmak veya onamaktır. Temyiz incelemesi sırasında
Yargıtay, temyiz nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığı çözecek nitelikte bir karar verecektir. Temyiz edilen
hükümde hukuka aykırılık bulunmaması hâlinde hüküm onanacak, hukuka aykırılık bulunması hâlinde
ise CMUK’un 321. maddesine göre hüküm bozulacak ya da bozulan hüküm yerine aynı Kanun’un 322.
maddesine göre Yargıtay’ca davanın esasına hükmedilecektir. Buna göre, Yargıtay temyiz dilekçesinde
ileri sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın son karara etkili olan tüm kanuna aykırılıkları inceleyip,
aykırılık saptaması hâlinde de bozma kararı verme hak ve yetkisine sahiptir. Bu konuyla ilgili olarak
getirilen sınırlamalar, 1412 sayılı CMUK’un 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla
uygulanması gereken 326. maddesinin son fıkrasında yer alan, 'Hüküm yalnız sanık tarafından veya
onun lehine Cumhuriyet savcısı veya 291. maddede gösterilen kimseler tarafından temyiz edilmişse yeniden
verilen hüküm, evvelki hükümle tayin edilmiş olan cezadan daha ağır olamaz.' kuralı ile 05.03.1941 tarihli
ve 50-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, katılanın münhasıran kendi şahsi haklarına hasrettiği
temyiz istemi üzerine, sanık lehine bozma yapılamamasıdır. Bu iki istisna dışında, Yargıtay’ca incelenen
ve kanuna aykırılık taşıdığı belirlenen bir hükmün, temyiz edenin sıfatı nazara alınarak, sanık lehine veya
aleyhine bozulmasına bir engel bulunmamaktadır.
Temyiz nedenini oluşturacak hukuka aykırılıklar CMUK’un 307 ve 308. maddelerinde gösterilmiştir.
CMUK’un 307. maddesinin birinci fıkrasında, 'Temyiz ancak hükmün kanuna muhalif olması sebebine
müstenit olur.' denildikten sonra ikinci fıkrasında, 'Hukuki bir kaidenin tatbik edilmemesi yahut yanlış
tatbik edilmesi' kanuna muhalefet olarak belirtilmiş, 308. maddesinde ise sekiz bent hâlinde gösterilen
hususlarda kanuna 'mutlak muhalefet' edilmiş sayılacağı kabul edilmiştir.
Bu maddelere göre, Yargıtay temyiz nedenleriyle bağlı olmaksızın, temyiz dilekçesinde ileri
sürülsün veya sürülmesin son karara etkili olan tüm hukuka aykırılıkları kendiliğinden inceleyip
hükmü bozabilecektir. Yargıtay’ca yapılacak denetimde, mevcut delillerin Yerel Mahkemece yanlış
değerlendirildiği ve bu nedenle somut olaya ilişkin hukuki nitelemenin yanlış yapıldığı sonucuna varılırsa,
karar esastan bozulmakla birlikte, uygulanması gereken hukuki kurallar da gösterilmelidir. Lehe temyiz
davasında ise, suç niteliğinin belirlenmesinde yanılgıya düşüldüğü belirlenirse, cezanın tür ve miktarı
yönünden önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamayacağı şartı ile kanuna aykırı olan
hükmün bozulmasına karar verilmeli, suç niteliği dışındaki sair hâllerde ise, yol göstermek ve uygulamada
birliği sağlamak amacıyla eleştiri ile yetinilerek, aleyhe temyiz olmadığı vurgulanmak suretiyle hüküm
onanmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konuları değerlendirildiğinde,
Yerel Mahkemece sanık hakkında dolandırıcılık suçundan hüküm kurulurken temel hapis cezasının 1
yıl olarak belirlendiği, takdiri indirim maddesi uygulandıktan sonra neticeten sanığın 10 ay hapis cezası
ile cezalandırılmasına karar verildiği, sanığın cezalandırılmasına esas kanun maddesinin hapis ve adli para
cezasını öngören TCK’nın 157/1. maddesi olduğu hâlde TCK’nın 57/1. maddesi olarak gösterildiği olayda,
Sanık hakkında TCK’nın 157. maddesi uyarınca hapis cezası yanında adli para cezasına da hükmedilmesi
gerektiğinin gözetilmemesi ile uygulama maddesinin TCK’nın 57/1. maddesi olarak gösterilmesinin usul
ve kanuna aykırı olduğu, ortaya çıkan hükmün Cumhuriyet savcısı tarafından aynı zamanda aleyhe de
olmak üzere temyiz edildiği dikkate alındığında, her iki hususun da bozma nedeni yapılması gerektiği
kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile kabulüne karar verilmelidir.
...
   YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 12.03.2019 tarihli ve 61-197 sayılı
Mesele yorum yapmakta değil, Mesele o yorumu gerekçelendirmekte. ÖKC (Özgür KOCA)

Benzer Konular (10)