YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 20.11.2018 tarihli ve 598-553 sayılı

Başlatan İçtihat, 04 Şubat 2021, 20:55:10

« önceki - sonraki »
avatar_İçtihat

-2
ÖZET: Tebliğnamenin Özel Dairece sanık müdafisine tebliğe çıkartıldığı ancak müdafinin
avukatlık mesleğini terk etmesi nedeni ile tebliğin yapılamadığı, Özel Dairece bu kez, söz konusu
tebliğnamenin sanığa tebliğe çıkartıldığı ancak bu tebligatın da usulüne uygun şekilde yapıldığına
ilişkin mazbatanın dosya içerisinde bulunmadığı, buna rağmen Özel Dairece sanığın nitelikli yağma
suçundan mahûmiyetine ilişkin hükmün temyiz incelemesi yapılıp onanmasına karar verildiği,
dolayısıyla tebliğnamenin tebliği ile amaçlanan tebliğnamedeki görüşlerden haberdar edilme ve
karşı görüşlerini bildirme olanağının sanığa tanınmayarak adil yargılanma hakkının ihlal edilip,
savunma hakkının kısıtlandığının kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.
İtirazın kapsamına göre inceleme sanık H. B. hakkında nitelikli yağma suçundan verilen mahkûmiyet
kararı ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi
gereken uyuşmazlık, sanığın eyleminin TCK’nın 149. maddesinde düzenlenen nitelikli yağma suçunu mu,
yoksa TCK’nın 150/1. maddesi delaletiyle 106/2-c maddesinde düzenlenen birden fazla kişi tarafından
birlikte tehdit suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27.
maddesi uyarınca öncelikle, tebliğnamenin kararı temyiz eden fakat avukatlık mesleğini bıraktığı için
adresini terk eden müdafiye tebliğ edilememesi üzerine sanığa tebliği sağlanılmadan temyiz incelemesi
yapılmasının isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından,
Yargıtay 6. Ceza Dairesi tarafından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24.04.2012 tarihli ve 19755
sayılı tebliğnamesinin sanık müdafisine tebliğe çıkartıldığı, ancak iş hanının görevlisinin beyanına göre,
müdafinin iki yıl önce adres bırakmadan taşındığı, Denizli Barosunun verdiği bilgiye göre de avukatlık
mesleğini bıraktığı gerekçeleri ile 16.07.2012 tarihinde tebligatın mercisine iade edildiği, söz konusu
tebligatın sanığa tebliğ edildiğine dair tebligat parçasının dosya içerisinde bulunmaması üzerine UYAP
kayıtlarında yapılan incelemede sanık için tebligatın düzenlendiği anlaşılmış ise de PTT kargo takip
sisteminden tebligatın akıbetinin tespit edilemediği, bunun üzerine Özel Daire kalemi tarafından PTT
Yargıtay Şubesinden alınan ekran çıktısında tebligatın sanık ile aynı konutta yaşayan oda arkadaşı E. B.’ye
06.03.2013 tarihinde tebliğ edildiğinin anlaşıldığı fakat tebliğin usulüne uygun yapılıp yapılmadığına
ilişkin tebliğ mazbatasının gönderilmediği,
Anlaşılmaktadır.
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 8. maddesi
uyarınca yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK’un 316. maddesine 4778 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile eklenip,
4829 Kanun’un 20. maddesi ile değiştirilen 3. fıkrasında 'Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen
tebliğname, hükmü temyiz etmeleri veya aleyhlerine sonuç doğurabilecek görüş içermesi halinde sanık veya
müdafisi ile müdahil, şahsi davacı veya vekillerine dairesince tebliğ olunur. İlgili taraf tebliğden itibaren yedi
gün içinde yazılı olarak cevap verebilir' hükmüne yer verilmiştir.
CMUK’un 316/3. maddesindeki hüküm adil yargılama hakkı ve savunma hakkı ile ilgili ve buyurucu
nitelikte olup uyulması zorunludur.
Anılan düzenleme, Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca bir iç hukuk normu hâline gelen, AİHS’nin 6.
maddesi ile de ilgilidir. AİHM’nin 09.11.2000 tarihli ve 36590-97 sayılı Göç/Türkiye kararında,Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı tebliğnamesinin tebliğ edilerek buna karşı görüş bildirme olanağının
tanınmaması nedeniyle silahların eşitliği sağlanmadığından adil yargılama hakkına aykırı davranıldığı
kabul edilerek, Sözleşme’nin 6/1. maddesinin ihlâl edildiği sonucuna varılması üzerine, 2003 yılında
kanun koyucu tarafından bu düzenleme Yargılama Kanunumuza eklenmiştir. Nitekim 5271 sayılı CMK’nın
297. maddesinde de aynı hükme yer verilmiştir.
Öte yandan bir tebliğin usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığının tespiti bakımından tebliğ
mazbatasında bulunması gereken hususlar 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 23. maddesinde,
'1. Tebliği çıkaran merciin adını,
2. Tebliği istiyen tarafın adını, soyadını ve adresini,
3. Tebliğ olunacak şahsın adını, soyadını ve adresini,
4. Tebliğin mevzuunu,
5. Tebliğin kime yapıldığını ve tebliğ muhatabından başkasına yapılmış ise o kimsenin adını, soyadını,
adresini ve 22 nci madde gereğince tebellüğe ehil olduğunu,
6. Tebliğin nerede ve ne zaman yapıldığını,
7. 21 inci maddedeki durumun tahaddüsü halinde bu hususlara mütaallik muamelenin yapıldığını,
adreste bulunmama ve imtina için gösterilen sebebi,
8. Tebligatın adres kayıt sistemindeki adrese yapılması durumunda buna ilişkin kaydı,
9. Tebliğ evrakı kime verilmiş ise onun imzası ile tebliğ memurunun adı, soyadı ve imzasını,
İhtiva etmesi lazımdır.» şeklinde düzenlenmiştir.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde,
Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan adil yargılanma ve savunma
hakkının sağlanması amacına uygun olarak, karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 1412 sayılı
CMUK’un 316. maddesinin 3. fıkrası uyarınca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen
tebliğnamenin hükmü temyiz eden sanık veya müdafisine tebliğ edilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
Somut olayda tebliğnamenin Özel Dairece sanık müdafisine tebliğe çıkartıldığı ancak müdafinin
avukatlık mesleğini terk etmesi nedeni ile tebliğin yapılamadığı, Özel Dairece bu kez, söz konusu
tebliğnamenin sanığa tebliğe çıkartıldığı ancak bu tebligatın da usulüne uygun şekilde yapıldığına ilişkin
mazbatanın dosya içerisinde bulunmadığı, buna rağmen Özel Dairece sanığın nitelikli yağma suçundan
mahûmiyetine ilişkin hükmün temyiz incelemesi yapılıp 19.11.2014 tarihinde onanmasına karar verildiği,
dolayısıyla tebliğnamenin tebliği ile amaçlanan tebliğnamedeki görüşlerden haberdar edilme ve karşı
görüşlerini bildirme olanağının sanığa tanınmayarak adil yargılanma hakkının ihlal edilip, savunma
hakkının kısıtlandığının kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.
Bu nedenle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle kabulüne karar verilmelidir.
...
   YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 20.11.2018 tarihli ve 598-553 sayılı
Mesele yorum yapmakta değil, Mesele o yorumu gerekçelendirmekte. ÖKC (Özgür KOCA)

Benzer Konular (10)