YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 07.03.2017 tarihli ve 1175-132 sayılı

Başlatan İçtihat, 04 Şubat 2021, 20:58:45

« önceki - sonraki »
avatar_İçtihat

-2
ÖZET: U. ilçesinde meydana gelen ve 35 kişinin ölümü ile sonuçlanan olayı protesto etmek için
bir araya gelen grubun içinde yer alan sanıkların, kamera görüntülerine göre silahlı terör örgütü
lehine slogan atmalarının veya grup tarafından atılan sloganlara eşlik etmelerinin söz konusu
olmadığı, yüzlerini kapatmalarının ise tanınmamalarını sağlayacak dereceye ulaşmaması nedeniyle
kimliklerinin gizlenmesi amacı taşımadığı anlaşıldığından 3713 sayılı Kanun’un 7/2. maddesinde
düzenlenen suçun unsurlarının oluşmadığı kabul edilmelidir.
İtirazın kapsamına göre inceleme sanıklar S.T. ve H.V. hakkında 31.12.2011 tarihli 'silahlı terör örgütü
propagandası yapma' suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daireyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi
gereken uyuşmazlık, sanıklar S.T. ve H.V.’nin üzerlerine atılı silahlı terör örgütü propagandası yapma
suçunun unsurları itibariyle oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
28.12.2011 günü Ş. ili U. kırsalında meydana gelen ve 35 kişinin ölümü ile sonuçlanan hava
harekâtından bir gün sonra, örgütün amaçları doğrultusunda yayın yaptığı belirtilen www…..com
isimli internet sitesinde, 'KCK: katliam tamamen planlı' ve 30.12.2011 tarihinde 'Komalen Cıwan: gençlik
katliamın hesabını soracak!' başlıklı eylem çağrıları yapıldığı,
Suç tarihi olan 31.12.2011 tarihinde saat:12.30’da yaklaşık 450 kişilik grubun Barış ve Demokrasi
Partisi İl Binası önünde söz konusu olayı protesto etmek için toplandığı, buradan hareket ederek G.
Caddesi ve A. Caddesini takiben Demokrasi Parkına geldikleri, basın açıklaması metninin okunduğu, iki
dakikalık oturma eylemi ve akabinde saygı duruşundan sonra, yaklaşık 75 kişilik grubun tekrar G. Caddesi
üzerinden Barış ve Demokrasi Partisi önüne geldiği,
Basın açıklaması ve yürüyüş esnasında ‘’kürdistan faşizme mezar olacak','faşist AKP toplu katliamın
hesabını verecek', 'direneceğiz hesabını soracağız', 'İmralı tecritine son', '35 F16 vakası' şeklinde dövizler
açıldığı, terör örgütü ve terörist başı lehine 'biji serok apo' (Yaşasın başkanımız apo), 'baskılar bizi
yıldıramaz','kahrolsun AKP faşizmi','gençlik aponun fedaisidir','şehid namırın' (şehitler ölmez),'PKK halktır
halk burada','kürdistan TC’ye mezar olacak','vur vur gerilla adam olsunlar','disa disa serhildan serokeme
Öcalan' (Yine yine başkaldırı başkanımız Öcalan), 'selam selam İmralıya bin selam' gibi sloganların
atıldığının belirlendiği,
Kolluk tarafından tanzim edilen 03.04.2012 tarihli tespit tutanağında, 31.12.2011 günü sanıklar H.V.
ve S.T.’nin terör örgütünün propagandasına dönüştürülen toplantı ve gösteri yürüyüşünde kimliklerini
gizleme amacıyla yüzlerini tamamen veya kısmen kapattıklarının belirtildiği,
31.12.2011 tarihli fiziki takip tutanağında, olay günü saat 13.05 sıralarında sanık H.V.’nin yüzünü
puşi ile kapatarak zafer işareti yaptığı, saat 13.09 sıralarında sanık S.T.’nin oturma eyleminden sonra
dağılırlarken yere çökerek puşi ile yüzünü montunun şapkasıyla da başını örttüğü, saat 13.13 sıralarında
sanık S.T.’ün kol kola girdiği şahıslarla BDP ve A. Demokratik Ö. Öğrenci Derneğine doğru yürürken slogan
attıkları tespitlerine yer verildiği,
Üç polis memurunca, tanzim edilen, bilirkişi raporunda, 7 numaralı DVD’nin 14 ile 17. saniyelerinde
sanık H.V.’ın tanınmamak için yüzünü kısmen, sanık S.T.’nin ise 20.49 ile 21.46 saniyelerinde yüzünü
kapattığı ve «biji serok apo (yaşasın başkanımız apo), şehit namırın (şehitler ölmez), PKK halktır halk burada,
kürdistan TC’ye mezar olacak, vur vur gerilla adam olsunlar, disa disa serhildan serokme Öcalan (yine yine
başkaldırı başkanımız Öcalan)' gibi sloganlar atan grup içerisinde sanık H.V.’ın yer aldığı, sanık S.T.’ün ise
slogan atan bu grup ile birlikte hareket etiği kanaatinin bildirildiği, ancak bilirkişi raporunda sanıklar H.V.
ve S.T.’nin fotoğraflarına yer verilmediği,
Naip hakim tarafından 30.05.2013 tarihinde düzenlenen Dvd İzleme Tutanağında, izlenen
görüntülerin, 24.04.2012 tarihli bilirkişi raporu, olay sırasında çekilen ve fotoğraf haline getirilen
görüntüler ve sanıklara ait teşhise elverişli, fotoğraflar ile uyumlu olduğunun belirtildiği,
Ceza Genel Kurulu tarafından denetlenen, CD ve DVD’lerde bulunan kamera görüntülerinde ise,
sanıklar S.T. ve H.V.’nin silahlı terör örgütü lehine slogan attıklarına veya grup tarafından atılan sloganlara
eşlik ettiklerine dair bir kaydın bulunmadığı, görüntülerin kesitlerinde yüzlerinin kısmen dahi kapalı
olmadığı ve yüzlerini kapatmalarının kimliklerini gizleyecek dereceye ulaşmadığı,
Anlaşılmaktadır.
Suç tarihinde 20 yaşında olup, A. Üniversitesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği bölümünde öğrenim gören
sanık H.V.,
Savcılıkta, 31.12.2011 tarihinde Ş.U. olayları ile ilgili A.’da D. Parkı Önünde yapılan basın açıklamasına
katıldığını, herhangi bir slogan atmadığını,
Sorguda, yüklenen suçlamaları kabul etmediğini, bir üniversite öğrencisi olarak U.’de meydana gelen
olayı vicdanı kabul etmediğinden katıldığını,
Duruşmada, Roboski için yapılan basın açıklamalarına herhangi bir yerden talimat almadan insani
duyarlılıktan ötürü katıldığını, ancak yüzünü kapatmadığını, hava soğuk olduğundan boğazını kapattığını,
fakat yüzünün görünecek şekilde açık olduğunu,
Suç tarihinde 20 yaşında olup, A. Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Matematik bölümünde öğrenim
gören sanık S.T.,
Kollukta müdafii eşliğinde alınan ifadesinde, belirtilen basın açıklamasına fıratnewsde yayınlanan
bildiri üzerine değil, insanlık namına katıldığını, basın açıklamasının organizesinin …DER tarafından
yapıldığını, olay günü evinin karşısında kalabalığı görüp konuyu öğrenince dahil olduğunu, basın
açıklamasında yasadışı slogan atan şahısları tanımadığını,
Benzer anlatımlarda bulunduğu savcılık ve sorgu ifadesinde, toplantı sırasında yağmurun atıştırdığını,
montunun şapkası ile kafasını kapatmış olabileceğini, ancak kendisinin slogan atmadığını, puşi ile yüzünü
kapatmadığını, puşiyi boynuna bağladığını, yürüyüş esnasında yüzünün kapalı olduğuna ilişkin fotoğrafı
ilk kez sorguda gördüğünü,
Kovuşturma evresinde, dosya içerisindeki tutanak, rapor ve belgelerdeki aleyhine olan hususları
kabul etmediğini,
Savunmuşlardır.
Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre 'propaganda', 'Bir öğreti, düşünce veya inancı başkalarına tanıtmak,
benimsetmek ve yaymak amacıyla söz, yazı vb. yollarla gerçekleştirilen çalışma, yaymaca' şeklinde
tanımlanmış,
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10.12.1990 tarih ve 1990/9-263 E., 1990/336 K. sayılı kararında ise
propaganda, 'bir bütün olarak toplumun ya da belirli bir kesimin inanç, tutum ve davranışlarını yönlendirmek
amacıyla bilinçli olarak seçilmiş bilgi, olgu ve savları sistemli bir çaba ve çeşitli araçları kullanarak yayma
etkinlikleridir. Propaganda, geniş bir kitleyi, belirli hedefler doğrultusunda ikna etme çabasıdır. Bu yolla kitle
desteği sağlamak istenmektedir.' şeklinde ifade edilmiştir.
3713 sayılı Kanunun suç tarihinde yürürlükte olan 7/2. maddesi,
'Terör örgütünün propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu
suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca, basın ve yayın
organlarının suçun işlenişine iştirak etmemiş olan (…)(1) yayın sorumluları hakkında da bin günden onbin
güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, yayın sorumluları hakkında, bu cezanın üst sınırı beşbin
gündür. Aşağıdaki fiil ve davranışlar da bu fıkra hükümlerine göre cezalandırılır:
a)Terör örgütünün propagandasına dönüştürülen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde, kimliklerin
gizlenmesi amacıyla yüzün tamamen veya kısmen kapatılması.
b)Terör örgütünün üyesi veya destekçisi olduğunu belli edecek şekilde, örgüte ait amblem ve işaretlerin
taşınması, slogan atılması veya ses cihazları ile yayın yapılması ya da terör örgütüne ait amblem ve işaretlerin
üzerinde bulunduğu üniformanın giyilmesi.' şeklindedir.
Diğer taraftan, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı
Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla
İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 'Dava ve cezaların ertelenmesi'
başlıklı geçici 1. maddesinde,
'1) 31.12.2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama
yöntemleriyle işlenmiş olup, temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla
olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı,
a) Soruşturma evresinde, 04.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171’inci
maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine,
b) Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine,
c) Kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükmünün infazının ertelenmesine,
Karar verilir.' hükmü yer almaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.07.2014 gün ve 386-353 sayılı kararında ise, toplantı ve gösteri
yürüyüşünün bir düşünce ve kanaat açıklaması yöntemi olması nedeniyle 2911 sayılı Kanunun 32/1 ve
33/1. maddelerinde yaptırıma bağlanan eylemlerinin 6352 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesi kapsamında
kabul edilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16.09.2014 gün ve '96375'
ve '147-376' sayılı kararlarında da aynı sonuca ulaşılmıştır.
Suç tarihi nazara alınarak, 3713 sayılı Kanunun 7/2. maddesinde düzenlenen propaganda suçunun
da, 2911 sayılı Kanunun 32/1 ve 33/1. maddelerinde yaptırıma bağlanan eylemler gibi 6352 sayılı
Kanunun Geçici 1. maddesi maddesi kapsamında düşünce ve kanaat açıklama yöntemiyle işlendiği
Özel Dairelerce kabul edilmektedir. Ancak 'terör örgütünün propagandasına dönüştürülen gösteri
yürüyüşünde, kimliğin gizlenmesi amacıyla yüzün kapatılması' bakımından bir ayrım bulunmakta olup,
kimliğin gizlenmesi amacıyla yüzün tamamen veya kısmen kapatılması suretiyle işlenen propaganda
fiileri 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi kapsamında bir düşünce ve kanaat açıklaması yöntemi olarak
değerlendirilmemektedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde,
U. ilçesinde meydana gelen ve 35 kişinin ölümü ile sonuçlanan olayı protesto etmek için bir araya gelen
grubun içinde yer alan sanıklar H.V. ve S.T.’nin, kamera görüntülerinde silahlı terör örgütü lehine slogan
atmaları veya grup tarafından atılan sloganlara eşlik etmeleri söz konusu olmayıp, yüzlerini kapatmalarının
kimliklerinin gizlenmesi ve tanınmamalarını sağlayacak derecede olmaması nedeniyle müsnet suçun
unsurlarının oluşmadığına ilişkin Özel Daire bozma ilamında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Bu itibarla, haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar
verilmelidir.
   YARGITAY CEZA GENEL KURULU, 07.03.2017 tarihli ve 1175-132 sayılı
Mesele yorum yapmakta değil, Mesele o yorumu gerekçelendirmekte. ÖKC (Özgür KOCA)

Benzer Konular (10)